TÜRKİYE Müslümanlarının hallerini, medeni durumlarını,

kültürel seviyelerini gösteren bazı alametler vardır.

Müslüman kadınların tesettür kıyafeti bunlardan biridir.

Eskinin tesettürü terkedilmiş, onun yerini büyük ölçüde alaca bulaca,

rengârenk, sanat ve estetikten uzak kalitesiz, kitsch=rüküş bir tesettür modası

almıştır.

Müslümanların meskenleri, yazlıkları, otomobilleri, cep

telefonları, evlerindeki mobilyalar, bütün bunlar da birer göstergedir.

Sanattan uzak bir şatafat, israf, lüks, gösteriş Bunlara bakarak da İslami

kesimin halini anlayabiliriz.

Çok küçük fakat çok düşündürücü göstergeler de vardır,

mesela: Cebinde bin dolarlık bilgisayarlı bir cep telefonu var, kalemi ya hiç

yok, varsa 1 TL lik bir tükenmez kalem. Ne büyük tezat, ne büyük fakirlik!

İslam kâğıt, kalem, kitap medeniyetidir.

Türkiye Müslümanları bilgisayarlı cep telefonu

üretemezler ama kalkınma hamlesine kendilerinden çok geç başlamış olan Kore nin

ürettiği aletlere avuç avuç para verirler. Biz Koreliler gibi niçin böyle

aletler üretemiyoruz diye düşünmezler bile.

Türkiye nin egemen azınlıkları yüzde yüz yerli ve milli

bir Türk otomobili üretilmesini istemezler. Onlar yabancı markaların montaj

otomobillerinden büyük paralar vurmayı tercih etmişlerdir. Müslümanlar ise çok

zenginleşmiş olmalarına rağmen, yerli Türkiye otomobilleri üretme niyet ve

iradesine sahip değillerdir. Kaç Müslüman Güney Kore devlet büyükleri, milli

Kore otomobillerine biniyor da benim ülkemin büyükleri niçin yüzde yüz Türkiye

ürünü olan otomobillere binmiyor sorusunu hatırına getirir

Türkiye Müslümanlarının çok büyük kısmı, İslam-Kur an

alfabesi ve yazısıyla Osmanlıca okuma yazma bilmez. Müslüman halk öyle câhil

bırakılmış, kalmıştır ki, atalarının Türkçe mezar taşlarını okumaktan âcizdir.

Anadili Türkçe olan nice Müslümanın eline 1927 de yayınlanmış Türkçe bir roman

verseler, sanki Çinceymiş gibi bakar okuyamaz.

1750 de yaşamış İstanbullu bir Müslüman mezarından kalkıp

şehrin bugünkü halini görse, Avrupaî kıyafetli Müslümanları, Latince yazıları,

çıplak kadınları, hafta tatilinin Pazar günü olduğunu görünce, vah vah şehri

kefere geri almış diye hayıflanır. Hele Ayasofya nın ibadete kapatılmış

olduğunu öğrenince hemen mezarına geri girer.

Müslüman erkekler, (nadir istisnalar dışında) kıyafet

konusunda da İslam dan kopmuş ve yabancılaşmıştır. Namaz kılanların çoğunluğu

baş açık kılar. Ne fes, ne imame, ne arakiye, ne takke

Müslümanların büyük kısmı Ümmet birliği ve teşkilatı,

İmam-ı Kebire biat ve itaat kavramlarını yitirmiştir.

Şehrin artık çok bozulmuş olduğunun delillerinden biri de

cuma ezanından sonraki durumdur. Ezanlar okunur fakat ticaret, alış veriş

durmaz. Halkın bir kısmı namaza gider ama ötede, milyonlarca Müslüman

çarşılarda pazarlarda, nakil vasıtalarında boy gösterir. Hâlbuki Kur an, Sünnet

ve Şeriat cuma ezanı okununca ticareti, alış verişi bırakın ve camilere Allah ı

anmaya gidin demektedir.

(İkinci yazı)

Heyecan ve İlgi Cihazı

BİZİMKİNİ ibreli heyecan ve ilgi cihazına bağlamışlar.

Deprem aleti gibi bir şey. Deneme yapılan kimseyi alete bağlıyorsunuz, ona

sorular soruyorsunuz, tepkilerini ölçüyorsunuz.

Soru: Zengin Türkçe ve Osmanlıca konusunda ne

düşünüyorsunuz İbre kıpırdamamış

Soru: Bütün Müslümanlar tek bir Ümmet yapısı ve teşkilatı

içinde yer alıp, tek bir İmam-ı Kebire biat etsinler mi İbre kıpırdamamış.

Soru: Namaz kılanların ve oruç tutanların nispeti çok

azalmış ne dersiniz İbrede bir hareket yok.

Soru: Bir kadın müftü yardımcısı camilerin kadınlara ait

bölümlerindeki perde ve kafesleri kaldırtmış Cihazın ekranında denek uyuyor,

uyandırın yazısı belirmiş.

Soru: Her Müslüman ilmihalini öğrenmeli değil mi ... İbre

kıpırdamamış.

Soru: Bu Ramazan İstanbul da cayır cayır gündüzün oruç

yeniyor, buna ne dersiniz ... Hiçbir tepki yok.

Bu minval üzere hayli soru yöneltmişler, adamda müspet

menfi tepki yok.

Nihayet Öteki sorulara geçmişler.

Soru: Ramazan pideleri susamlı mı olmalı, çörek otlu

mu ... İbre kıpır kıpır.

Soru: Filan Partisinin (FİP) başkanı Falan Partisi (FAP)

başkanına vermiş veriştirmiş, sövmüş saymış İbre hızla gelmiş gitmiş. Adam

anlat anlat ne gibi küfürler edilmiş demiş.

Soru: İki Müslüman yazar dehşetli bir polemiğe

girişmişler, birbirlerine çok ağır lâflar etmişler İbre hızla oynamış, son

limitine dayanmış. Adam yüksek sesle ben bunları kaçırmamalıyım, içer gibi

okumalıyım demiş.

Soru: Umreye gitsen hangi otelde kalmak istersin Zam Zam

Towerde mi, Muntazam Towerde mi .. İbre çok kıpırdamış, adam Muhteşem Towerde

kalmak isterim, kral dairesi olsun demiş.

Soru: Sizin tarikat (veya cemaat) denilmeye başlanınca,

henüz cümle bitmeden ibre deliler gibi oynamış, cihaz ve adam sarsılmaya

başlamış, içinden yanık kablo kokusu ve dumanları gelmiş, fişi çekmek zorunda

kalmışlar

Yeni seans:

Soru: Denek in Baronundan bahs etmişler Tepki: Cihazdan

alarm, çan ve zil sesleri gelmiş. İbre öyle oynamış ki, gösterge kırılmış.

Heyecan ve ilgi dorukta Tansiyonu 20 ye yükselmiş. Gözleri fal taşı gibi

açılmış, ter dökmeye, zangır zangır titremeye başlamış Sağlık sebepleri ve

cihazın bozulması dolayısıyla test çalışmalarına ara verilmiş.

29.07.2013