Bu uzun ve ilginç başlık anlatacaklarımızı özetliyor aslında. Bu da nereden çıktı demeyin. Bir nedeni var elbette. Bu kalem sahibinin uzun zamandır üzerinde ısrarla durduğu, imlediği, altını çizdiği önemli konular var. Bu da bunlardan biri. Nedenine gelince doğrudan bizi ilgilendirdiği için.
1970 li yılların başında sosyal demokrasinin merhum Bülent Ecevit ile birlikte nasıl şaha kalktığı. Dağ taş her tarafın "Karaoğlan" efsanesiyle şaha kalktığı biliniyor. Bir kentten bir kente gidildiğinde yol boyunca bu efsane adın kayalara, yol işaret levhalarına yazıldığı. Aynı dönemde kutuplaşma ve gerilimin oluştuğu. Zaman içinde araştırmacıların önemli notları kayıtlara düştü. Bunlardan biri de Merhum Ecevit ile ilgiliydi. Dikkatli okurlarımız anımsayacaklar, biz de bir anekdotu burada birkaç kez dile getirmiştik. Abede de yayım yapan CNBC televizyonunda Alexander Haig in de katıldığı bir oturumda şöyle bir konu geçmişti. Bülent Ecevit de oturuma telefon ile davet edilerek katılmıştı. Konu şu, Ecevit e hitaben [özet olarak]: "Sayın başkan doğuda bir ada ülkemiz var. Bu ülkenin kralını biz getirdik. Kendisinden çok da memnunuz. Halkın gözünde yıprandı. Onun yerine, sosyal demokrat, geçmişi temiz, genç birini getirmek istiyoruz." Bülent Ecevit konuyu kavrıyor: "Biz demokratik bir ülkeyiz. Kendi olanaklarımızla çalışır iktidara geliriz" diyor. Bunun üzerine Alexander Haig bıyık altında gülerek [bilirsiniz ki Haig ın bıyıkları yoktur. Batılılar pek de bıyık sevmezler. Bu arada büyük bir otobüs şirketimiz de şoförlerine bıyık yasağı getirdi!]: "Sayın başkan sizin bir şey yapmanıza gerek yok biz koşulları hazırlarız siz de kendinizi orada bulursunuz".
Bunları yeniden niçin gündeme getirdim dersiniz.12 Ağustos 2008 tarihli Hürriyet gazetesinde bu konu içerik bakımından aynı, ama yer ve zaman konusunda farklı yer aldı. Bir düşüncenin ve bakışın doğrulanması yönüyle de ilginç.
"1975 de İngiltere de Stanford da davet edildiğim toplantıda Amerikalılar en üst düzeyde temsil ediliyor. CIA ve FBI, Alman yetkililer ve biz varız. Demokrasi üzerine yapılan görüşmelerde genç bir Amerikalının raporu görüşülüyor, üç seans üzerinden. Üçüncü seansta biz de görüşlerimizi bildireceğiz. Görüşmeler sırasında bana bir komünist politikacının defterini nasıl dürdüklerini anlattılar. Bir başka ülkede yine bir komünist lider var, onu da değiştireceğiz. Yerine çok dürüst ve temiz bir sosyal demokrat lider var, onu getireceğiz. Ne dersiniz dediler. Ben: Biz ancak kendi oylarımızla seçilmiş liderlere evet deriz" karşılığını verdim. O zamana kadar Alexander Haig (NATO Başkomutanı) bana büyük bir ilgi gösteriyordu." [Hürriyet gazetesi, 12 Ağustos 2008, s. 22.]. bundan sonra Ecevit in anılarına göre Alexander Haig in kendisinden uzaklaştığı. Fakat ilginç olan durum her iki olay arasındaki benzerlik. Dahası Abede nin krallarına yaklaşım tarzı. Kendilerine göre demokrasi getirdikleri ülke yöneticilerini kral olarak tanımlamaları. Komünist kral, Sosyal Demokrat kral ve doğrudan kral. Anlaşılıyor ki, Süleyman Demirel. Ya da Saddam gibi kimseler doğrudan kraldırlar. Bülent Ecevit gibi çok dürüst ve temiz çiçeği burnunda sosyal demokrat kral tercihleri gibi.
İşi biten krallarının defterini dürme olayına da en iyi örnek Saddam Hüseyin olmalı. Çok acı ve çok kanlı. Daha da ilginci, merhum Ecevit e değiştirecekleri, sözde bir başka ulusa ait komünist kralı değiştirme soru biçimi Bu bir başka ülke ise Ecevit i ne ilgilendirir. Neden "Ne dersiniz" diye sorulur. Ecevit in de verdiği karşılık, doğrudan kendisini ilgilendirdiğini anladığı biçimiyle karşılık vermesi. Konunun kendisini ilgilendirdiği çok açık. Bundandır ki hemen bir karşılık veriyor.
Türkiye nin garip ve tuhaf bir ruh hali var. 1990 lı yılların ortalarında Kadıköy de Sahaf Ahmet in düzenlediği bir panele katılmıştım. 1960 Anayasası ve demokratik süreci de konuşuldu. Ben de o zaman, tam o sıralarda gene Hürriyet gazetesinde Abede nin 1960 darbesiyle ilgili arşiv bilgileri yayımlanmıştı. Darbeye nasıl destek verdikleri konusunda açıklamalar vardı. Ben bunu gündeme getirince sol panelistler tepki verdi. İlk tepkileri Erbakan da Amerikancıdır demeye getirdiler. Güldüm geçtim. 28 Şubat sürecinin Abede post darbesinin nasıl işlediği bir kanıt. Ayrıca Abedeli yetkililerin Türkiye de kullanamadıkları tek lider Erbakan olduğu itirafı ve gerçeği.