Hiçbir şey demedi, önüne bakarak yine sakin bir vaziyette sehpaya doğru yürüdü. Menderes çok rahattı. İnançlı adam tabii, Allah’a kavuşacak.

Menderes, adaya iner inmez komutanın odasına götürüldü. İdam hükmü okundu. Menderes; “Allah milletimize zeval vermesin” dedi. İdama gitmeden önce hoca ile görüşmek ister misiniz dediler o odada. “Hemen beş dakika görüşeyim” dedi. Orada beş dakika görüştü. İmamla görüştükten sonra beyaz gömleğini giydirdiler. İdam sehpasına doğru yürümeye başladık. Sıralama böyle. Sehpada bir resim var. Hoca; “Şehâdet getirelim” dedi, Kelime-i Şehâdet getirdiler. Orada boynunla iple sakin bir vaziyette durduğu bir resim var. Menderes’in yan tarafa doğru bakan resmi. Kime bakıyordu diye epey tartışıldı. Hocaya bakıyordu, beraber Kelime-i Şehadet getiriyorlardı.

Menderes, asıldığı andan itibaren dönmeye başladı. İdamlarda yarım saat içinde ölüm tahakkuk edermiş. Hep beraber daha fazla orada beklemeden yan tarafa gazinoya geçtik. Mini parti gibi bir şey hazırlamışlar. Adanın üzümünden ikram ettiler. Herkesle beraber yedik. Herkes mutlu herkes sevinçli. “Kuyrukların başı gitti.” Diye herkes neşe içindeydi.

Yarım saat sonra biz doktorla beraber sehpanın yanına gittik; ölüm tahakkuk etmiş mi etmemiş mi diye. Doktor muayene etti. Öldüğünü söyledi. Helikopterle ayrıldık oradan…

Gelelim bizim söyleyeceklerimize:

Merhum Şehid Adnan Menderes ile ilgili düşüncelerim uzun müddet gelgit yaptı. Öğrencilik yıllarımda “Son Havadis” adlı bir gazete çıkıyordu.

O gazetede A. Menderes tefrikası çıkıyordu. Sabahleyin ilk işim kalkınca bayiden bu gazeteyi alır merhum Menderes ile ilgili bölümü ağlayarak okurdum. Çok büyük işkenceler yapılmış. Ben o işkenceleri okudukça işkence çekerdim. Vücudunda sigara izmaritlerinin söndürüldüğü hususu beni çok etkilemişti.

Daha sonra onun zamanında çıkarılan kanunlardan biri vardı ki; ondan dolayı da sevgim kırılma gösterdi.

Bir gün bir hocam evini ziyaretimde şu olayı anlattı:

Amcam Demokrat Parti’den milletvekili idi. Yüksek İslam Enstitüsü’nün açılmasıyla ilgili bir heyet halinde TBMM’ye Menderes’i ziyarete gittik. Konu döndü dolaştı. Malum kanunun çıkarılmasıyla ile ilgili gerekçeye geldi. Merhum Menderes büyük büyük bir üzüntüyle ağlayarak ”gücüm yetmedi.” diye sızlandı, dedi.

Bundan dolayı Merhumun o hali bana başka bir sıkıntı oldu. O günden beri merhuma ve evlatlarının ruhuna dua ederim. Allah gani gani rahmet eylesin.

O’nu şehid eden mel’unlara lanet ederim.

Bu işin başı Cemal Gürsel’e ve diğerlerine ibretle nazar ederim.

Sizler de merhum A. Menderes’e ve evlad-ı iyaline dualarınızda yer vermenizi istirham ederim.