Uluslararası ilişkiler, özelliklede bölgemizdeki terör
örgütlerinin kuruluşu, gelişimi ve varlığını korumasının sebepleri üzerine araştırmalarda
bulunanların sıkça dile getirdiği bir hususa atıf yaparak yazıma başlamak
istiyorum. O da, dış destek almayan terör örgütlerinin uzun süreli varlığını
koruyamayacağı gerçeğidir. Bu bakımdan 30 yılı aşkın bir süreden beri ülkemize
yönelik terör eylemlerini sürdüren PKK nın ortaya çıkışı, varlığını koruması
için hangi ülkelerden destek aldığını sanıyorum bilmeyen kalmadı. Bu arada,
PYD-PKK ilişkisini, PYD ye ABD başta olmak üzere diğer bazı AB ülkeleri ile
Rusya nın özellikle silah olmak üzere maddi ve siyasi destek verdikleri de
kimsenin meçhulü değil. IŞİD, hatta çok önceleri El Kaide ile başta CIA olmak
üzere pek çok ülke istihbarat örgütünün işbirliği yaptığı, terör örgütlerine
akan kara paranın aklanmasında görev aldıkları da düşünüldüğünde gerek
ülkemizde gerek komşu ülkeler, Irak, Suriye-Yemen ve Afganistan da varlığını
sürdüren terör örgütlerinin her türlü eyleminde, akıttığı kanda bu örgütlere
her türlü desteği veren ABD nin ve diğer ülkelerin payı vardır. Böyle olunca
önceki gün Ankara da meydana gelen terör eyleminin ardından özellikle ABD
Başkanı Obama nın, Saldırıyı şiddetle kınıyorum, acınızı paylaşıyorum. Terörle
mücadelede Türkiye nin yanında yer almaya devam edeceğiz mesajının gerçekle ve
ciddiyetle bir alakası olmadığını sanıyorum söylemeye bile gerek yok. Çünkü
bölgemizdeki tüm terör örgütlerinin ya kurucusu ya da destekçisi ABD olduğuna
göre Ankara daki kanlı terör eyleminin ardından yapılmış açıklamanın siyaseten
yapılmış olduğu, gerçekle bir ilgisinin olmadığı ortadadır. Bu bakımdan başta
Obama olmak üzere diğer AB ülkeleri ve Rusya nın terör örgütlerini
destelediğini bile bile yapılan bu tür açıklamaların sahiplerine siyaseten,
Yanımızda olmanızı istemiyoruz. Bizden uzak durun, ülkenize çekilin yeter
denilemese bile millet olarak bu düşünceyi artık yüksek sesle haykırmak
durumundayız. Teröristlerle işbirliği yapıp, bölgemizdeki ülkelere yönelik
hedeflerini gerçekleştirmek hususunda bu örgütleri taşeron olarak kullanan bir
ülkenin başkanının canımızın yandığı, yüreğimizin sızladığı bir dönemde,
Yanınızdayız mesajının ciddiye alınacak bir yanı olamaz.
Bu bakımdan yaşanan acı olayı siyasiler iç politikada
malzeme olarak kullanma sevdasından vazgeçerek hiç olmazsa yüreğimizin
böylesine yandığı bir olayın arkasından bölgemizdeki terör örgütleri ve terör
eylemlerinin arkasındaki uluslararası güçleri doğru tespit edip, onlara karşı
ortak bir tavır belirleyebilmelidirler. Çünkü farklı fikirlere sahip olsak da
bu ülkede birlikte yaşamak durumundayız. Terör örgütlerinin ülkemiz üzerinde
planları olan bir takım devletlerin maşalığını yapması karşısında tüm siyasiler
gerek ülkemiz üzerinde hesapları olan ülkeler gerek bunların maşalarına yönelik
ortak hareket etmek durumundadırlar. Aksi halde mesele siyasi ve ideolojik
farklılıklar için malzeme olarak kullanılmaya kalkıldığında bilinmelidir ki,
ülkemiz hiçbir zaman huzur bulmayacak, ülkemizi parçalama planını uygulamaya
koymak isteyenlere bilmeden de olsa destek verilmiş olunacaktır.
Ortada bir güvenlik zaafı olup olmadığının sorgulanması doğaldır.
Ancak, teröre karşı ortak hareket etmek hususunda bir mutabakat sağlanamıyorsa
ortada ciddi bir sorun var demektir. Çünkü terör örgütlerinin arkasında bir
takım ülkelerin olduğu hususu tespit edildikten sonra bu ülkelere karşı bir
tavır belirlenmesi gerekir. Bu iş ise tüm siyasilerin ortak davranışı ile
başarılı olabilir. Bu noktada ister iktidar ister muhalefet partileri olsun
terör örgütlerinin arkasındaki ülkeleri dost ve müttefik ilan etmeyi
sürdürdükleri müddetçe net bir tavır belirlemek mümkün olmayacaktır.