Sadece savaşların, seferlerin, zaferlerin konuşulduğu tarih, büyük ihanetlerle de günümüzü etkilemeye devam etmektedir.
Avusturya üzerine olan bu tarihi sefer başarılsa idi dengeler değişecekti.
4.Mehmed ve etrafındakiler fazla da istekli değildir bu sefere.
Değerli devlet adamı Kara Mustafa paşa ise bir hayalperest olarak ortaya atılmıyor, büyük Cermen ittifakının kurulmasını istemeyen Fransa’dan da bu sefer için yeşil ışık yakıldığını görüyordu.
Şartlar bir daha bu kadar müsait olamazdı.
Fakat her zaman ülke menfaati önüne kendi çıkarlarını koyan devletlûlar vardı.
Ya bu zafer kazanılır da Kara Mustafa Paşa nın karizmasının önlenemez yükselişi tavan yaparsa.
Kızlar Ağası Yusuf Ağa’yı ve Başimrahor Süleyman Ağa’yı, tarihçi Silahdar Fındıklılı Mehmed Ağa’yı almıştı bir tasa. Hiç haz etmedikleri Merzifonlu, zafere, şöhrete, ikbale gidiyordu.
Bu tuzu kuru, kibar, bir elleri yağda ötekisi balda, romantik ağalara göre barış dururken savaşa ne gerek vardı.
Sefer kararı çıktığında, Osmanlıya bağlı beş devlet daha orduları ile bu savaşa katıldılar. Kırım Hanı, Erdel prensi, Orta Macaristan kralı, Eflak ve Boğdan voyvodaları.
1683 Temmuzunda ordu Viyana’ya geldiğinde, imparator saray halkını alıp şehri terk etti. Şehrin savunması bir konta bırakılmıştı. Köklü aileler de kasırgayı görüp kaçmışlardı. Yoksul halk, saray ve konakları yağmalamışlardı. Fakat kont yaşanan kaosa hâkim oldu. Eli silah tutanları derhal orduya aldı. Şehrin kale dışındaki varoşlarını ateşe vererek yaktı.
Osmanlı ordusu Viyana önlerine vardığında durum vahimdi, şehir kusursuz bir strateji ile kuşatıldı, dışarıdan yardımlar gelmemesi için yollar kesildi. Tuna üzerindeki Taşköprü’nün korunması Kırım hanı Murad Giray’a verilmişti. Bir düşman gözükse güçlü Kırım ordusu anında durduracaktı.
Kara Mustafa Paşa; şehri savaşsız, kan dökülmeden teslim etmeleri teklifinde bulundu fakat derhal reddedildi. Savaş başladı fakat Viyana umulanın aksine büyük bir direnç gösterdi. Kuşatma iki ay sürmüş, ancak sonuç alınamamıştı. Kara Mustafa paşa bu uzak sefere ağır toplar getirmemişti. Onun planı şehri muhasaraya alıp dışarı ile irtibatını kesip yiyecek stoklarının bitmesi ile teslim olmasını sağlamaktı. Fakat Kara Mustafa Paşa, tarihçilerin aktardığına göre yine ölümcül vuruşu yapmıyor, şehrin kendiliğinden teslimini bekliyordu zira sanat eserlerinin harap olmasını, masum halkın can kaybını istemiyordu.
Papanın çağrısı ile krallıklar, prenslikler ordularını yola çıkardılar. Devasa bir ordu Viyana’ nın yardımına yetişmek üzere yola çıktı ancak şehrin düşmek üzere olduğunu, bu çabaların beyhude olduğunu kendileri de bilmekte idiler. Ümitlerin bittiği yerde Tuna üzerindeki Taşköprü son bir umut olarak denenmeye karar verildi.
Fakat talih haçlı ordusuna gülmüş, Osmanlıya hiç ummadıkları ihanet Kırım hanından gelmişti. Taşköprü’yü tutup düşmanı geçirmeyecek Kırım hanı Osmanlıya kızgındı. Yeni bir zafer ile nerede duracağı belli olmayan Osmanlıdan nefret ediyordu. Onun o andaki tarihi hatası Kırımlıların ebediyen belini kırmış hala ayağa kalkıp onurla devlet kuramamalarına, Rusya’ya kul köle olmalarına yol açmıştır.
Murad Giray, bir tepeye çıkar ve düşmana kırbacıyla köprüden geçmesini işaret eder. Yanındaki imamı kendisine itiraz edince, Osmanlıya olan hıncından böyle yaptığını anlatır.
Osmanlı ordusu ne olduğunu anlayamadan şehrin düşmesini beklerken arkasından devasa bir ordu tarafından kuşatılır. Yaşanan bozgundur.
Silah, cephane, her şey, Kara Mustafa Paşa’nın otağı bile düşman eline geçer. Ordu komutanı karısına yazdığı mektupta, bu çadırdaki ihtişamı anlatır; hamamlar, küçük bahçeler, fıskiyeler, yedek av etleri, papağan. Savaşa giden bir milletin estetiği, batılıların bir kez daha başını döndürür.
Dağılan kuvvetleri ile Belgrad’a çekilen Merzifonlu, kışı geçirip baharda yeniden hücum planları yapmakta idi. Padişahta kendisine mücevherlerle süslü bir kılıç ve teselli mektubu göndermişti. Fakat paşanın düşmanları, sevinç çığlıkları atmakta idiler. Merzifonlunun düşmesi uğruna her türlü bozgunu düğün bayram bildiklerinden, devletin uğradığı felaketten rant devşireceklerdi. Padişahı kandırıp idam hükmünü çıkaracaklardı.
1683 ün son aralık günlerinde Kara Mustafa Paşa, Belgrad’ da idam edildi.
Kırım bugün hala perişan.
O gün o köprüyü tutsa idi belki de bugün Kırım, tarihte daha başı dik duracak halkının başına bu kadar ağır acılar gelmeyecekti.
*Geniş bilgi için bkz. Mithat Sertoğlu, Tarihten Sohbetler, Ankara 1994.s.48–60.