FETÖ örgütüne mensup “abilerden birinin” teknik takibe alınan konuşmalarında “15 Temmuz şehitleri” hakkında, “Üzüntü duymuyorum öldülerse bana ne” dediği söyleniyor.
Bir başkasının ise tekbir getiren vatandaşlara “davarlar” dediği ileri sürülüyor. Oysa biz bırakın ölenleri, açığa alınan ya da işine son verilenlerin “yakınları” için bile üzülüyoruz.
Elbette “suça bulaşmış olanların” cezalandırılmasından yanayız ama onlar yüzünden “yakınlarının sıkıntı içine düşmesi” bize ağır geliyor.
Şüphesiz ölenler, açığa alınanlar ya da işten atılanlar için üzülmek ya da üzülmemek tamamen insani değerlerimizle ilgili bir durum! Kuşkusuz insani değerler tamamen yitirilmişse hiçbir şey üzüntü duymanıza vesile olmaz. Ama insani değerler tükenip gitmemişse ve hâlâ vicdanlar hayatta ise her şey üzülme vesilesi olur.
Bizim için ölümler de üzülme vesilesidir. Açığa alınmalar da üzülme vesilesidir. İşten atılmalar da üzülme vesilesidir. Konuşmaları teknik takibe alınan FETÖ abilerinden birinin, “Üzüntü duymuyorum öldülerse bana ne” şeklindeki konuşmasına aslında hiç şaşırmadık.
Çünkü bu abiler tarafından yetiştirilen pilotlar o gece hiç acımaksızın vatandaşların üzerine ateş açtılar. Uçaklar ve helikopterler ile yaptıkları saldırılarda vurdukları kişilere hiç acımadılar.
Şehit ettiği kişinin başında su içerken “oturmayı” düşünecek kadar dinden imandan haberli olan(!) darbeci de aynı sakat mantığın esiri değil mi?
Darbecilerin yaptıkları bütün bu konuşmalar “büyük bir şuursuzluğun” söz konusu olduğunu bize göstermiyor mu? Kendileri dışında hiç kimseyi “Müslüman olarak” kabul etmeyen ve onların öldürülmesinin caiz olduğuna inanan bu insanlardan başka türlü bir açıklama sadır olur mu?
Onlar ne kadar böyle açıklamalar yaparsa yapsınlar.
Biz yine onlar hakkında verilen kararlardan dolayı “yakınlarının içine düştüğü” sıkıntı ve zor durumlara üzülmeye ve acımaya devam ediyoruz.
Çünkü biz insani değerlerimizi henüz yitirmedik!