Bugün dördüncüsünü gerçekleştirdiğimiz Türk Dili Konuşan Ülkeler ve Topluluklar Medya Forumu’nun kurulması fikri 2008 yılında oluşmaya başlamış, kuruluş çalışmaları da 2007 yılında başlamıştır.

2007 yılında, özelikle benim fiilen içinde var olduğum ve gözlemlediğim siyasi bir olayın farklı bir yorumla ve kendi işlerine geldiği şekilde Batı dünyasında etkili olan bir haber ajansı tarafından dünya medyasına servis edilmesi, bende bu olayı doğru olduğu şekliyle nasıl Türk dünyası kamuoyuna duyurabilirim soru işaretinin oluşmasına neden olmuştur.

2007 yılında Yalova Folklor Eğitim Merkezi’nin Yalova’da düzenlediği 1. Türk Dünyası Gazeteciler Buluşması’na Batı Trakya, Azerbaycan, Afganistan, Irak, Suriye, Kazakistan, Kırgızistan, Yakutistan, Gagauzya ve Çuvaşistan’dan gazeteci arkadaşlar da katılmışlardı.

Kendi aramızda yaptığımızda sohbetlerde, dış ülkelerde yaşayan Türklerle ilgili konularda, o ülkenin devlet ajanslarından gelen haberlerle, Türk meslektaşlardan gelen haberler arasında farklılıklar olduğu konusunu ben açınca sohbet derinleşmiş ve sonucunda “Türk Dünyası Gazeteciler Birliği” kurulması fikri oluşmuştu beyinlerde, özellikle de bende.

2008 yılında Yalova’da yapılan 2. Türk Dünyası Gazeteciler Buluşması’nda benim önerimle, “Türk Dünyası Gazeteciler Birliğini” kurmak için bir Tüzük hazırlanması ve çalışmalar yapılması gündeme gelmişti. İçinde “Türk” kelimesi geçen Birlik veya Derneklerin Türkiye Cumhuriyeti’nde hemen kurulabilmesine olanak olmadığı için derneği Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde (KKTC) kurarak hayata geçirme görevini ben üstlenmiştim.

2009 yılında Yalova’da yapılan 3. Türk Dünyası Gazeteciler Buluşması’nda KKTC’de yabancıların Dernek veya Birlik kurmaları veya üye olmaları yasak olduğundan “Türk Dünyası Gazeteciler Birliği”nin “Kulüp” olarak kaydının yapılması konusunu katılımcıların bilgisine getirdim.

Bu birliğin Türkiye Cumhuriyeti Devleti bilgisi dâhilinde ve Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı bünyesinde veya desteğinde kurmanın çok daha sağlam bir yapı oluşturacağı önerim oybirliği ile kabul edilince, TC Dışişleri Bakanlığı ile görüşme görevi bana verildi. 

Dönemin TC Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı, kıymetli dostum ve ağabey gibi sevdiğim Sayın Büyükelçi Ertuğrul Apakan Bey’i telefon ile aradım ve görüşmek için randevu aldım. 2 hafta sonra Ankara’ya giderek Ertuğrul Bey’le bir görüşme yaparak konuyu kendisine açtım.  “Dışişleri Bakanlığı olarak konuyu çok ciddi buluyoruz. 1 ay sonra hazırlığını yap ve gel” demesi üzerine de tüm hazırlıklarımı tamamlayıp 1 ay sonra tekrar kendisini ziyarete gittim. Sayın Apakan beni, Türk dili konuşan ülkeler ile ilgili dairelerin tüm başkan ve yardımcılarından oluşan büyük bir ekip ile karşıladı. Verdiğim brifingden sonra Sayın Apakan’a son şeklini verdiğim “Amaç Bildirgesi” ile “Tüzük Taslağı”nı sundum. Böylesi bir düşünce ve girişimden çok memnun olduklarını dile getirerek, konuyu inceledikten sonra benimle tekrar temas kuracaklarını belirttiler.

Kısa bir müddet sonra, önce beni TC Başbakanlık’tan sonra da Basın, Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü’nden (BYEGM) aradılar...