Elhamdülillahi Rabbil âlemin. Vessalâtü vesselâmü alâ Resûlinâ Muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihî ecmaîn.

İNSANIN ASLI TOPRAKTIR

İnsanın yaratılışına baktığımızda aslımızın toprak olduğunu görürüz. Topraktan yaratıldık, topraktaki madenler, demir, magnezyum gibi unsurlar bizim bedenimizde de vardır.
Çocukken “Demiri eksik diyorlar, ya inşaat mı bu?” diye hayret ederdim. Oysa insan toprağın bir yansımasıdır. Topraktan geldik, bir gün yine toprağa döneceğiz. Rabbim o günü iman selametiyle karşılamayı hepimize nasip etsin.

TOPRAĞIN DOĞALLIĞI VE İNSANA YAKINLIĞI

Psikiyatrik sorunları olan birkaç istisna dışında, insan fıtraten toprağa meyillidir. Çamurlu bir toprak bile insana huzur verir.

Baharda yeşeren otlar, çiçekler, böcekler, yazın canlanan tabiat, sonbaharda dökülen yapraklar hep insana kendini hatırlatır.

Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki:

“Allah, Âdem’i yaratmak murad ettiğinde, dünyanın her tarafından bir avuç toprak aldı.”

İşte o yüzden insanın çocukları da toprak gibidir: Kimi siyah, kimi beyaz, kimi sarıdır. Her birimiz toprağın bir rengi gibiyiz.

BETONLAŞAN HAYAT, TABUTLAŞAN EVLER

Şairin dediği gibi “pusu kurmuş bize hayat.”
İnsanlar tabut gibi beton evlere kasalar dolusu para veriyor. Beton arttıkça güçlü olduğumuzu zannediyoruz.

Oysa betonlar bize güven ve barınak verirken ruhumuzu daraltıyor.

Çağımızın en basit mutluluklarından biri bile doğallıktan geliyor.

Ahşap bir barakanın altında içilen bir bardak çay, insanın bir haftalık yorgunluğunu alıyor.

TOPRAKTAN KOPAN MODERN İNSAN

Bir zamanlar köylerden kaçtık; şehirde güç bulacağımızı, zenginleşeceğimizi sandık.

Şimdi ise yazın köylere akın ediyoruz.

İstanbul’dan bayramlarda adeta kavimler göçü gibi insanlar yola çıkıyor.

Neden? Çünkü toprak çekiyor!

O çağrı vatandan değil, fıtrattan geliyor.

İnsan doğduğu yerden değil, yaratıldığı yerden kopamıyor.

DOĞAL HAYATIN YERİNİ YAPAY HUZUR ALDI

Plastikten yapılmış çiçekleri çiçek diye masaya koymak kadar gülünç bir şey yok.

Bilirsin ki o çiçek hiçbir zaman solmayacak ama hiçbir zaman da kokmayacak.

Bugün insanlık o yapay çiçekler gibi bir hayat yaşıyor.

Ormanda huzur bulmak varken, beton duvarlar arasında huzur arıyoruz.

Çünkü topraktan yaratıldık, huzuru da toprakta buluruz.

STRESİN VE BUHRANIN GÖRÜNMEYEN SEBEBİ

Eşlerimizle, çocuklarımızla yaşadığımız gerginliklerin, stresin, öfkenin ardında bile fıtrattan uzak bir yaşam vardır.

Demir yığınlarının arasında yaşıyor, toprakla temasımızı kaybediyoruz.

Allah’ın yarattığı doğal düzenden kopup yapay bir hayatın içine sıkıştık.

TABİATA DÖNÜŞ BİR LÜKS DEĞİL, İHTİYAÇTIR

Mümin kardeşlerime tavsiyem:

AVM’lerde günaha girmek yerine, köylerde, dağlarda, ormanlarda huzur arayalım.

Lüks otellere vereceğimiz parayla birkaç günlüğüne bir köy evi kiralayabiliriz.

Çocuklarımız toprakla oynasın, çimlere bassın, eline kazma alsın.

Toprak çamur sıçratır ama beton baş yarar.

MÜMİNLER İÇİN YARATILAN GÜZELLİKLER

Kur’an-ı Kerim’de Allah Teâlâ, bu güzellikleri mümin kulları için yarattığını bildirir.

Biz ise sanki tabiat kâfirlerin hakkıymış gibi davranıyoruz.

Oysa Müslümanlar için bu nimetlerden faydalanmak bir şükür vesilesidir.

Çocuklarımızı doğadan uzak büyütürsek, onların gönüllerini reklam panoları ve beton duvarlar doldurur.

KÖYLERİMİZİ TERK ETMEYELİM

Kimse köyündeki yerini satmasın.

Orada bir evimiz, bir bahçemiz olsun. Yazın gidip bir ay hatim indirelim.

Bugün her yerde sağlık hizmeti var, güvenlik var.

Köylerimizi yeniden hayatımıza dahil etmek bir ibadet şuuru taşımalıdır.

TABİAT SEVGİSİYLE YETİŞEN NESİLLER

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem dışarı çıkardı, çocuklar da sokakta oynardı.

Bizim çocuklarımız da doğayı tanısınlar, tabiatı sevsinler.

Ama onlara doğayı baskıyla değil, sevgiyle sevdirelim.

Aksi halde telefon çekmiyor, internet yok diye huzursuz olan bir nesil yetiştiririz.

TOPRAKTAN GELDİK, TOPRAKTA HUZUR BULURUZ

Biz topraktan geldik.

Orman, göl, dağ bizim fıtratımıza uygundur.

Beton duvarlar arasında kısa süreli bir mutluluk bulabiliriz ama o mutluluk sonunda dert getirir.

Rabbim dertsiz bir ömür ve sonunda sonsuz cennet huzuru nasip etsin.

Esselâmü aleyküm ve rahmetullahi ve berekâtüh.