İnsanın iki yaşı vardır. Biri kronolojik takvim yaşıdır.

Doğum tarihi bellidir Bunu değiştiremezsin. İkincisi gönül yaşıdır, derunî

yaş Bunda genç kalabilirsin. Takvim yaşın elli, gönül yaşın yirmi olabilir.

Tabiî ki, genç kalmasını bilirsen, o hikmete sahipsen.

***

Metrobüs kalabalık. Arkada ayakta duran genç biri feryat

ediyor: Ayıptır yahu!.. Yetmiş yaşındaki ihtiyar ayakta zor duruyor, taş gibi

gençler oturuyor, yer veren yok mu ... Vah vah Türkiyem

***

Bir gence: Senin keresten sağlam, kumaşın kıymetli olsa

bile, yontacak bir marangoza, biçip dikecek bir terziye ihtiyacın olduğunu hiç

unutma. İşlenmezsen, kütük veya yontulmamış taş olarak kalırsın.

***

Bela gelmeden önce, onu önleyecek bütün sebeplere

tevessül etmek gerekir. Gelirse, bir daha gitmesi, geri gönderilmesi mümkün

olmaz.

***

Tarikat mensubu sufîde veya gerçek Nurcuda gurur ve kibir

olmaz, onlar mütevazı ve alçak gönüllüdür. Onlar kesinlikle gıybet ve iftira

etmezler, yalan söylemezler. Onlar Şeriata aykırı işler etmezler. Onlar yüksek

İslam ahlakı ile süslü, faziletli, nice meziyetlere sahip kimseler, örnek

insanlardır. Böyle olmayanlar sahte tarikatçıdır, sahte Nurcudur. Şerlerinden

el-iyazü billah

***

Çok fakir olmayan orta halli bir Müslüman, aylık

bütçesinin onda birini kültüre, sanata harcamalı, sanat ürünleri satın almalı,

evini ve bürosunu bunlarla tezyin etmelidir.

***

Büyük deprem hakkında çok alametler varmış İdareciler,

ilgililer, sorumlular, halk, hepimiz bu konuda tedbir alıyor muyuz Heyhat ki,

heyhat!..

***

Yeni bir haber: Adam şüphelenmiş, bir yere saklanmış,

karısı eve yabancı bir adam almış. Adam eve dönmüş, kapıyı tekmelemiş,

karısının aşığını dolapta yakalamış. Âşık baskın çıkmış, kocayı fena

hırpalamış. Polise haber verilmiş. Zina suç olmadığı için polis ancak mesken

masuniyeti ihlali konusunda takibat yapabilmiş Eyvah ki eyvah!..

***

Yargıda neler oluyor .. Anayasa Mahkemesinde neler

oluyor Kaç hakim ve savcı ( .) mensubu .. Bu işin sonu nereye varacak

***

Ateistler ahirete inanmadıkları için haram yiyebiliyor.

Peki, Müslüman geçinen, dindarlık taslayan şu sahtekarlar; helale harama

ahirete hesaba kitaba Cennete Cehenneme inanıyoruz dedikleri halde bunca

kötülüğü nasıl yapabiliyor

***

Bir Müslümana: Size teessüflerimi bildiriyorum. İçinde

içki satılan, fuhuş yapılan, domuz eti yenilen o lüks ve israflı otelde, bir

Müslüman olarak nasıl konakladınız

***

Büyük AVM lerde, hipermarketlerde, havaalanlarında yoğun

elektro manyetik akımlar varmış. Bunlar insanları sersemletiyor, sarhoş gibi

yapıyor, hasta ediyormuş.

***

Birine: henüz genç sayılırsınız. Geleneksel islamî ve

millî sanatlarımızdan birini öğrenmeye başlayın. Huzur bulursunuz, mutlu

olursunuz, sıkıntılarınız azalır. Bir miktar para da kazanabilirsiniz.

***

Kendisine yetecek ve kendisini kurtaracak miktarda

ilmihal öğrenmek farzdır. İlmihal bilgilerini öğrenmek keyfe ve tercihe kalmış

bir şey değildir. Hem öğrenilecek, hem de öğrenilen bilgiler hayata

geçirilecektir. Ümmetin bilenlerinin, bilmeyenlere, farz olan bu bilgileri

öğretmeleri gerekir. Öğretmezlerse sorumlu ve günahkar olurlar.

***

İradesi Osmanlıca okuma yazma öğrenmeye, ilmihal

öğrenmeye, Ehl-i Sünnet akaidi okumaya, mantık okumaya, bir sanat öğrenmeye,

âdâb-ı muaşeret (görgü) öğrenmeye yeterli olmayan o Müslüman genç nasıl

yetişecek ve adam olacaktır

***

Bir zata: Bendeniz sizden iyilik ve ihsan beklemiyorum.

Kötülük etmemeniz fakir için büyük lütuf olacaktır.

***

Gurur ve kibir küpü birine: Senin bu gururun ve kibrin

yok mu, işte bunlar felaketine sebep olacak, zamanı gelince burnun feci şekilde

yere sürtülecektir. İnşaallah başına belalar ve musibetler gelmeden önce uyanır

ve ayılırsın da, tevazu tacını ve hırkasını giyersin.

***

İyi, sâlih, yüksek ahlaklı, muhsin, muhlis, muslih,

mürüvvetli, kerim, cömert, musalli bir kimse ile konuştum. İçim açıldı, mutlu

oldum. Böyle kimseler ilaç gibidir. Cenab-ı Hak sayılarını arttırsın.