Suriye de ölenler Müslüman olmasaydı ne olurdu

Cenevre 2 toplantısının başladığı günde toplantıdan nasıl

bir sonuç çıkacağı yönündeki tahminden çok bir başka soruyu gündeme getirmek ve

bu sorunun cevabının bulunması gerektiğini düşünüyorum. Sorum; Suriye de

ölenler Müslüman olmasaydı ne olurdu Bu soruya vereceğimiz cevap dünyayı

nasıl algılamak ve değerlendirmek gerektiğini ortaya koyacaktır. Sorunlar

karşısında küresel güçlerin sergilediği tavrı doğru okumadan sağlıklı sonuçlara

ulaşmak mümkün olmayacaktır   Konumuz

Suriye olduğuna göre Cenevre toplantısından soruna çözüm beklemek ne kadar

gerçekçi olur Sorusunun cevabını kendi kendimize vermemiz gerekiyor. Bunu

söylerken Cenevre toplantılarına karşı çıkıyor değilim. Suriye sorununda çok az

da olsa bir çözüm ümidi var ise elbette bu tür toplantıların yapılmasında fayda

vardır. Ancak, iki yılı aşkın süreden beri sorunu kenardan seyretmek suretiyle

150 bin insanın hayatını kaybetmesine destek veren, bunun yanında milyonlarca

insanın ülkelerini terk etmek zorunda kalışının sorumluları sorun çözücü

olabilirler mi Çözseler bile ortaya kalıcı bir çözüm çıkabilir mi Irak ı

özgürleştirmek adına işgal ettiler de ne oldu Suriye de 150 bin insanın

hayatının kaybetmesine kayıtsız kalanların Cenevre toplantısı öncesi gündeme

gelen işkence ve katliam fotoğraflarından etkilenmesini beklemek ne kadar

gerçekçi olabilir Fotoğrafların ardından gazetelere yansıyan, Dünyadan

vahşete ses çıkmadı , Daha ne bekliyorsunuz , Savaş Suçları Mahkemesi ne

gönderilmeli gibi başlıkların zalimlerin destekçilerini ne ölçüde harekete

geçirebilecek onu da göreceğiz. Bir hususu tespit etmeden Suriye de yaşananları

doğru değerlendirmek mümkün olmayacaktır. Bu gerçek ise, küresel güçlerin

Suriye deki cinayetler karşısındaki sessizliğinin, hatta Esad a destek

oluşlarının sebebi bu ülkede hayatını kaybedenlerin Müslüman oluşudur. Başlığa

aldığım, Suriye de ölenler Müslüman olmasaydı ne olurdu sorumun cevabı

küresel güçlerin tavrını ve niyetini göstermektedir. Dünya üzerinde

Müslümanlara karşı gayrimüslim bir cephe oluşturulmuştur. Dikkat edilirse,

nerede bir çatışma var ve bu çatışmada hayatını kaybedenler Müslüman ise dünya

izlemeyi tercih ediyor. Asya, Afrika ya da dünyanın bir başka köşesinde olsun

öldürülenler Müslümanlar. Buna karşılık eğer bir yerde çatışma var da

Müslümanlar kendilerini korumak adına bile olsa saldıranlar karşısında üstünlük

sağlamışlarsa oraya hemen gayrimüslim cepheden müdahale geliyor. Bunun son

örneği Orta Afrika da yaşananlar.

Kısacası, Suriye de, Irak ya da bir başka ülkede yaşanan

olaylarda hayatını kaybedenler Müslüman olmasaydı bilinmelidir ki, bu

çatışmalara müdahale edilirdi ve gayrimüslimlerin can kaybı engellenirdi. Ama

ölenler Müslüman olunca bırakın çatışmaları önlemek için ortak bir hareket

oluşturmayı, akan kanı seyretmekle sadistçe bir zevk aldıklarını söylemek

yanlış olmaz. Diyebiliriz ki, geçmişte Haçlıların İslam dünyasına yönelik

saldırılarını hatırlatan bir olaylar zinciri yaşanıyor. Bugünün geçmişten farkı

geçmişte kilisenin öncülüğünde Hıristiyanlar Müslümanlara karşı harekete

geçirilmişti, günümüzde daha geniş bir cephe oluşturulmuş durumda. Diyebiliriz

ki, İslam dünyasına karşı gayrimüslimlerin oluşturduğu ortak bir cephe söz

konusu. Kısacası yeryüzünde bir hak-batıl mücadelesinin sürdüğünü görmek ve

adımlarımızı buna göre atmak durumundayız. Bu ortak cephenin zaman zaman

Müslümanları da memnun edecek adımlar atıyor olması kimseyi aldatmamalıdır.

Eğer, batıl cephesinden Müslümanların lehinde görülebilecek bir adım söz konusu

olacaksa bilinmelidir ki, çıkarları böyle gerektirdiği içindir. Çünkü onlar

cephelerini net bir şekilde belirlemişlerdir ama bazı Müslüman ülkelerdeki bir

takım yöneticileri içine yuvarlandıkları azat kabul etmez Batı köleliği

sebebiyle Müslümanlara Batı ya benzemeyi hedef olarak gösteriyor. Bu ise çıkmaz

yoldur ve bunun bir an evvel farkına varmak gerekiyor.