Osmanlı’nın hanedan ailesine mensup olmaktan başka hiçbir suçu bulunmadığı halde apartopar sürgüne gönderilen aile mensuplarının her birinin hayat hikâyesi filmlere, kitaplara konu olabilecek çapta dramatik, trajik ve hüzünlüdür.

Sultan Vahideddin Han’ın küçük kızı Sabiha Sultan’ın hanedan mensupları arasında çok daha başka bir yeri var; Mustafa Kemal Paşa tarafından evlilik teklifi yapılmış bir sultan olması… Hadiseler başka türlü cereyan etseydi ve Sabiha Sultan genç paşanın teklifine evet demiş olsaydı tarih nasıl yazılırdı, kim bilir

Türkiye’de 1916’lı senelerde, gerçekleşmiş olması halinde tarihi baştanbaşa değiştirecek olan bir evlilik teşebbüsü yaşandı: Birinci Dünya Savaşı’nın muzaffer kumandanı ve Sultan Vahideddin Han’ın askeri yaveri Mustafa Kemal Paşa, Osmanoğulları’nın son hükümdarı Sultan Vahidedin Han’ın kızı Sabiha Sultan’la evlenmek istedi. Hadisenin hikâyesi kısaca şöyledir;

Sultan Vahideddin’in iki kızı vardı. Ulviye ve Sabiha Sultan. Hükümdarın küçük kızı olan Sabiha Sultan 1894’te doğmuş, ablasıyla beraber Batılı bir prenses gibi büyütülmüş ve evlenme çağına geldiğinde birçok talibi çıkmıştı. Bu talipler arasında zamanın İran Şahı Ahmet Kaçar Han da yer almış ama Sultan Vahideddin;

“Sünnî bir padişah kızını Şii bir hükümdara nasıl verir ” diyerek isteği ustalıkla geri çevirmişti.

Sabiha Sultan’a işte o günlerde bir başka talip daha çıktı: Çanakkale’deki kahramanlığı dillerde dolaşmakta olan, dönemin parlayan yıldızı genç bir asker, babasının yaveri Mustafa Kemal Paşa…

Mustafa Kemal Paşa’nın bilinen resmi bir tek eşi vardır birkaç sene evli kaldıktan sonra baskılarına dayanamayarak boşadığı Uşşakizadelerin kızı Lozan’da hukuk tahsili yapmış İzmirli genç Latife Hanım. Ancak etrafında yaşayanların hatıralarında, kısa süreli aşklar yaşadığı, duygusal paylaşımlarda bulunduğu ya da sadece hoşlandığı pek çok hanımdan bahsedilmektedir. Fakat bu çok değişiktir. Bu durum çok farklıdır. Zira ilk defa kendisi ve geleceği için bir şey yapmaya karar vermiştir paşa. Saraya damat olmak istemiştir. Amacına ulaşırsa çok istediği devletteki ikbal yolları, zirveye çıkan basamaklar tıpkı Enver Paşa’ya açıldığı gibi ona da açılacaktır.

Padişahın ilk kızı Ulviye Sultan, babası henüz veliaht iken Sadrazam Ahmet Tevfik Paşa’nın büyük oğlu kurmay subay İsmail Hakkı Bey ile evlenmişti. Ama Ulviye’den iki yaş küçük olan kızı Sabiha Sultan’ın evlenme mevzuları savaşın, ateşkesin, işgalin acı günlerinde bile halkı çok ilgilendiriyordu.

Padişahın, Mustafa Kemal’le kızını evlendirmek istediğini, paşanın damatlığı kabul etmediğini çeşitli kılığa sokularak anlatılıyordu. Sabiha Sultan mı istemedi, Mustafa Kemal mi Yoksa hünkâr mı istemedi Bu öğrenilemedi.1 Ama bilinen tek şey var o da Sabiha Sultan’ın gönlü Mustafa Kemal Paşa’da değil amcası veliaht son halife Abdülmecid Efendi’nin oğlu Ömer Faruk Efendi’de idi…

Mustafa Kemal Paşa, Sabiha Sultan’dan hakikaten hoşlanmış mıydı, yoksa Abdülmecid Han’ın oğlu Şehzade Süleyman Efendi’nin kızı Naciye Sultan’la evlenerek ihtiras ve devlet basamaklarının çok kısa bir zamanda bitirerek üç haftada binbaşılıktan başkomutan vekilliğine yükselen ezeli rakibi Enver Paşa’nın seneler evvel yaptığını yapıp saraya damat mı olmak istemişti. Bunları kimse bilmiyor. Ama evlilik olmadı, olamadı. Her iki taraf da kendi yollarına gittiler.

Sonrası malûm…

Mustafa Kemal Paşa, çok sonraları Latife Hanım’la, Sabiha Sultan ise son halife Abdülmecid Efendi’nin oğlu olan ve seneler öncesinden alâka duyduğu kuzeni Ömer Faruk Efendi ile evleneceklerdir. Sabiha Sultan’ın bu evlilikten üç kızı oldu; Neslişah, Hanzade ve Necla Sultan.

Sabiha Sultan, Mustafa Kemal Paşa’nın evlilik talebinden yakın dostlarına sonraki senelerde bahsederken hadiseyi doğrulayacak;

“… Kendilerini bir defa görmüş ve hoşlanmıştım. Gayet yakışıklı idi. Ateş gibi gözleri vardı, alev alev yanıyorlardı. Ama evlenemezdim, zira Faruk’u seviyordum” diyecektir. Bu evlilik meselesinden geriye tek bir belge kaldı: Sabiha Sultan’ın o günlerden 40 küsur sene sonra, Türkiye Cumhuriyeti’nde başbakanlık yapan ve ortanca kızı Hanzade Sultan’ın dünürü olan Suat Hayri Ürgüplü’ye yazdırdığı kısa hatıratından birkaç satır.

Mülâkat şeklinde kaleme alınan bu hatıratta, Suat Hayri Ürgüplü, Sabiha Sultan’a; “Duyduğumuza göre, Mustafa Kemal Paşa sizi istemiş, pederiniz razı olmamış. Doğru mudur ” diye soruyor ve Sultan şu cevabı veriyor;

“… Evet, istemiş. Benimle konuşmuş değildir ama ben çekindim ve istemedim. Zira önümde hiç iyi olmayan bir Enver Paşa ile Naciye Sultan’ın hayatı vardı. Sonra tanınmış bir kumandanla aile hayatı kurabileceğime inancım yoktu” demiştir. 2

O günün askerî dünyasında ve bilhassa kurmay subaylar arasında tabiri caiz ise tam bir saraydan kız alma yarışı vardır. Bu yarışın en gözde ismi ise Vahideddin Han’ın yeğeni Naciye Sultan’la evlenen Enver Paşa’dır. Bu paşa da hem damatlığını, hem de İttihat ve Terakki Partisi’ndeki konumunu kullanarak çok genç yaşta ve adeta haftalarla ifade edilebilecek kısa zaman dilimleri içerisinde rütbe atlayarak, aynı anda birkaç rütbe atlayarak otuzlu yaşlarda Başkumandan Vekili olmuştur. Zamanla tecrübesizlik ve tez canlılıkla verdiği kararlarla devleti çok ciddî sıkıntılara da soktuğu olmuştur.

Sultan’ın Mustafa Kemal Paşa’yı çok sevmesine rağmen kızını ona vermemesinin sebebi olarak herkes farklı sebepler ortaya atmaktadır. Kimilerine göre hükümdar, paşaya çok içki içtiği için kızını vermemiştir, kimilerine göre ise ikinci bir ‘Enver’ vakası yaşanmasından korktuğu için vermemiştir. Sebep ne olursa olsun Sultan Vahideddin Han, kızını Mustafa Kemal Paşa’ya vermeyerek Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasına bilmeden dahi olsa vesile olmuştur.

DİPNOTLAR

Yılmaz Çetinel, Son Padişah Vahdettin, s. 201-202

18 Ocak 2006 tarihli Hürriyet gazetesi, Murat Bardakçı.