A Milli Takımımız, 2016 Avrupa Şampiyonası Elemeleri A Grubu’nda İzlanda’yı 1-0 yenerek “en iyi üçüncü” kontenjanından Fransa’daki finallere direkt katılma hakkını elde etti. Bu vizeyi almamızda Kazakistan ve Çek Cumhuriyeti’nin galibiyetleri büyük etken oldu. İyi başlamadığımız Avrupa Şampiyonası grup elemelerinde, adeta bir mucize gerçekleştirdik. Hemen hemen herkeste, play-off turunda rakibimiz kim olsun düşüncesi hâkimken birden kendimizi Fransa Euro 2016’da bulduk. Tabi bunun sevinci, mutluluğu anlatılmaz yaşanır. Allah sevdiği kuluna önce eşeğini kaybettirip sonra buldururmuş ya; işte bizimkisi de o misal. Fakat her zaman olduğu gibi, Türk insanına özgü bir şey olsa gerek, kazandığımız en ufak bir başarıdan sonra ortaya “para” mevzusu çıkıyor. Milli Takım’da yine prim krizi baş gösterdi.
Geçmişe şöyle göz atarsak; 2000 Avrupa Şampiyonası öncesi, finallere katılmaları halinde ay yıldızlılara jeep sözü vermiş, sözler yerine getirilmeyince de huzursuzluk başlamıştı. Fatih Terim’in Hakan Şükür’e jeep sözü vermesiyle başlayan tartışmalar gündemi epey işgal etmişti.
2003’te İngiltere maçı öncesi, Portekiz primini, “1 trilyon” olarak belirlemiş, milli takım futbolcuları, “Letonya’yı elersek bu primi alacak mıyız ” diyerek Hakan Şükür’ü, Teknik Direktör Şenol Güneş’e göndermişti. Hakan Şükür kadro dışı kalarak yine ortalık toz duman olmuştu.
Alman spor ajansı Sport İnformations Dienst (SİD) 2008 yılında Türk Milli Takımı futbolcularının kişi başına 450’şer bin Euro ile Avrupa’da en fazla prim kazanan futbolcular olduğunu duyurmuştu.
Ersun Yanal zamanında “Gürcistan galibiyetine 20, Yunanistan galibiyetine 120 milyar lira”, “maça göre prim” verileceği ülke gündemimizi işgal etmiş başarı gelmeden parayı düşünür olmuştuk. Günümüzde ise yine şaşırmadığımız bir “prim krizi” patlak verdi. Euro 2016’ya gitme hakkı kazanan A Milli Futbol Takımı oyuncularına 500.000’er Euro verilecek. Biz sadece Euro 2016’ya gitme hakkı elde ettiğimiz zaman aldığımız bu primi Alman Milli Takımı şampiyon olduğunda almış olacak.
6 Eylül’de oynan Türkiye – Hollanda maçında dağıtılan primler şöyle;
– Teknik direktör Fatih Terim: 1 milyon 340 bin lira (400 bin euro).
– Terim’in yardımcıları: 670’er bin lira (200’er bin euro).
– İlk 11’de oynayanlar: 670’er bin lira (200’er bin euro).
– Sonradan oyuna girenler: 502’şer bin lira (150’şer bin euro).
– Yedek / kadro dışı kalanlar: 335’er bin lira (100’er bin euro).
Bu para adı üstünde prim. Maaş değil. Sadece bu maçı oynadıkları için bu insanlar bir günde (90 dakikada) bu kadar para kazandı. Hiçbir ülke yoktur ki, kendi içerisinde bizim kadar başarı gelmeden “para mevzusu” konuşulsun. Milli Takım’da futbolculara ödenen yüksek primler dikkat çekerken Beşiktaş Teknik Direktörü Şenol Güneş, “Oyuncunun ücretini veren kulübe para ödenmeli” demesi doğruluğunu bir kez daha ortaya koyuyor. Güneş’i destekleyen sistemi FIFA uyguluyor. Son Dünya Kupası’nda futbolcular adına kulüplere verilen 2800 dolar, 2018 için 8400 dolara çıkarıldı.
Ülkemizde alt yapıdan neden futbolcu yetişmiyor tartışmaları yaşanırken en ufak bir başarıda futbolcuların bu kadar para alması kabul edilecek bir şey değil. Federasyon yetkilileri millilere dağıtılan bu paraların UEFA’dan geldiğini söylüyor. İyi güzel de UEFA’dan gelen paralar, kulüp takımlarında yeterince kazanan futbolculara dağıtılmak yerine, alt yapılardaki çocukların gelişimine katkı sağlayacak biçimde harcansa daha güzel olmaz mı Sonra da neden Arda’lar, Caner’ler, Hakan’lar, Oğuzhan’lar yetişmiyor diye dövünüp duruyoruz. Çünkü bizler gruplardan çıkmayı bile başarı olarak görüyor ve onunla yetiniyoruz. Ondan sonra gelsin ilk işimiz gelsin paracıklar. Bu zihniyet ile Türk futbolcusu yetişmez, çünkü futbolcu kendini geliştirmek için çaba sarf etmez. Bizler de sürekli Avrupa’da yetişmiş gurbetçi futbolcuların peşinde koşarız.