1990’lı yılların başları…

1989 yılında yapılan mahalli seçimlerde hiç ummadık bir şekilde bir çıkış yakalayan Sosyal Demokrat Halkçı Parti (SHP) Bingöl Belediyesi’ni de kazandı.

O gün belediyede müthiş bir hareketlilik başladı.

Zira DİSK’e bağlı belediye işçileri kazan kaldırdı.

“Solcu” belediye yönetimi ile “solcu” sendika bir türlü masaya oturup uzlaşamadı, anlaşamadı.

Belediye yetkilileri de, sendika yönetimi de “Nuh diyor, peygamber demiyor”du…

İpler tamamen koptu!

***

Tam da o esnada akıllara “aracılar” geldi.

Her iki tarafın anlaşmazlığı durumunda araya giren ve iki taraf arasında konsensüs sağlayan arabulucular…

Hemen bir isim üzerinde anlaştılar.

Belirlenen o isme haber salındı.

O isim, alanında uzman bir “hukuk profesörü” idi.

O hukuk profesörü şehre gelerek önce şöyle bir “yoklama” çekti.

Daha sonra da haftalardır bir araya gelemeyen SHP’li Bingöl Belediyesi ile DİSK yönetimini aynı masa etrafında topladı.

Haftalardır bir türlü çözülemeyen sorun birkaç dakika içinde halledildi.

O ismin gözü önünde her iki solcu yönetim kucaklaştı ve işçiler bayram etti.

Her iki “solcu” yönetim, bu hukuk profesörüne teşekkürlerini iletti ve üniversitesine uğurladı.

***

Peki, “Bu kadar anlattın da kim bu hukuk profesörü ” dediğinizi duyar gibiyim.

Hemen söyleyeyim; Prof. Dr. Mustafa Kamalak.

Anılan dönemde Erzurum Atatürk Üniversitesi’nde öğretim üyesi olan Mustafa Kamalak, Bingöl Belediyesi ile DİSK arasında baş gösteren “halli zor” meseleyi bir çırpıda halletti.

***

Mustafa Kamalak’ın “sorun çözme” yeteneğinden söz açılmışken…

Bir hatırlatma daha…

Mustafa Bey, Mesut Yılmaz’ın Başbakanlığı’ndaki DSP’nin “çekinser” oy verdiği, ANAYOL diye nitelenen ANAP-DYP koalisyon hükümetinin güven oylamasını Anayasa Mahkemesi’ne iptal ettiren isim olarak da tarihe geçti…

***

Bugün Cuma…

Pazar, sandık günü.

Milli İttifak, Saadet Partisi çatısı altında bu seçimlere gitti.

Mustafa Kamalak, Mustafa Destici ile birlikte çok sayıda mitingde konuştu. Bütün bir teşkilat koşturdu…

Türkiye’yi karış karış tarama, halkla birebir ev sohbetleri, yazılı, görsel ve internet medyasında olabilen en iyi propaganda… Bütün bunlar yapıldı…

Takdir Allah’tan…

Haydi hayırlısı…

DUA…

* Sabah namazından sonra yatmayıp sana yönelen elleri boş çevirme Allah’ım!

* Bu kutlu yolculukta azığı bir kuru ekmek, silahı besmele olanlara cesaret ver Allah’ım...

* Düşmanlık beslemeden hataları gidermeye ve örtmeye çalışanların gayret ve çabalarına yardımcı ol Allah’ım...

* Karanlık odalara girmeyen aydınlık yüreklerin işlerini kolaylaştır Allah’ım...

* Çocuğunun süt parasını bayrak ve flama için ayıranların tertemiz duygularını hedefine ulaştır ya Rabbim...

* Ülkede bir baca tüttürmek, kurulacak fabrikalara bir tuğla koymak isteyenlerin emeklerini zayi etme Allah’ım...

* Gizli gizli gözyaşı döken anaların dualarını kabul eyle Allah’ım...

Tansu Çiller Ve Selin Sayek Böke Arasındaki Benzerlikler…

Tansu Çiller eski başbakanlardan.

Demirel’in çağrısıyla 1991 seçimleri öncesinde DYP’ye davet edilen ve seçimlerden sonra Bakan, Demirel’in Cumhurbaşkanı seçilmesinden sonra da DYP Genel Başkanı ve Başbakan olan isim.

2002 seçimlerinde partisi barajın altında kalınca Genel Başkanlıktan istifa etti. O gün bugündür de siyasette yok. Şimdilerde yalısında dinlenmede.

***

Selin Sayek Böke, CHP’nin ekonomi politikalarından sorumlu Genel Başkan Yardımcısı. Böke, 7 Haziran seçimlerinde CHP’den milletvekili adayı oldu.

***

Çiller’i başından beri izliyorum. Selin hanımı da geçenlerde bir TV programında izleme şansım oldu. İlk izlenimim şu oldu; her iki isim birbirine bu kadar mı benzer Bakalım mı ne kadar benzediklerine;

* Her ikisi de İngilizce biliyor.

* Her ikisinin de iki çocuğu var.

* Her ikisi de iyi derecede İngilizce biliyor.

* Her ikisi de bir şekilde ABD bağlantılı.

* Her ikisinin de göz hareketleri neredeyse aynı. Bakışları benzer. Hatta göz renkleri bile aynı.

* Her ikisinin de kol hareketleri benzer.

* “Renkli” giyme özelliği her iki isimde de mevcut.

* Kelime ve cümle vurguları neredeyse tıpatıp.

* Her ikisi de rakamlarla konuşmayı seviyor. Her iki isim için de rakamlar “olmazsa olmaz!”.

* İkisi de akademisyen.

* Her iki isim de saçlarını küt kestiriyor.

*Her ikisi de iktisatçı.

***

Peki, bu kadar benzer yanlarının yanında “farklı” yanları da yok mu Var. Hadi bir de o farklı yanlara bakalım;

* Çiller’in politikada yıldızının parlaması o meşhur susuz havuzdaki fotoğrafları ile başladı. Hatırlayacaksınız, “iri” bir gazete, o fotoğrafları nal gibi basmıştı. Selin hanımın o şekilde yayınlanan fotoğrafları yok.

* Tansu Hanım profesör, Selin hanım üniversitede ders verdi ama böyle bir akademik kariyere sahip değil. 

* Çiller “yalı”da oturuyor. Selin hanımın “yalı”da oturup oturmadığını henüz bilmiyoruz.

* Çiller’in arkasında Süleyman Demirel vardı. Böke’nin arkasında Kemal Kılıçdaroğlu var.

* Çilller’e “içgüveysi” geldi, Çiller’le evlenen Özer Uçuran, “Çiller” soyadını aldı. Oysa Selin hanımın böyle bir özelliği yok.

* Selin hanım Türkçeye daha bir vakıf gibi gözüküyor. En azından Çiller’in, “Kol kırılır yeni içinde kalır...” gibi gaflarını Selin hanımdan henüz duymadık.

NOT: Bugün, 05 Haziran 2015, Cuma. 1) Emekliler yılda 15–20 TL zamla, hâlâ sürünmeye devam ediyor. 2) An itibariyle asgari ücretli “nasıl geçineceğim ” diye feryat ediyor. 3) Bu parlamento ve mevcut AKP iktidarı, 2011’den bu yana verdiği yeni ve sivil anayasa sözünü yerine getiremedi. 4) 28 Şubat darbesi döneminde kapatılan, yoksul-zeki Anadolu çocuklarının barındığı Başbakanlığa bağlı Vakıf Öğrenci Yurtları hâlen kilitli. Otur, sıfır!