FİLİSTİN davasının mücahit lideri ve şehit Şeyh Ahmet Yasin’e, “Yarabbi! ümmetin suskunluğunu sana şikâyet ediyorum” dedirten sebebi hiç düşündünüz mü Kutsal mekânlara ve Müslümanlara kuduz köpek misali saldırılırken yeterli tepki gösterilmeyişinin sebebi nedir, dersiniz

Şu özellikleri kavrayamayanlar İslâm’ın sosyal hayatı da kuşatan bir din olduğunun şuuruna varamıyorlar:

1. İslâm’ın bütün insanlığı kuşatan evrenselliği;

2. Dünya tarihinin hak-bâtıl mücadelesi üzerine kurulmuş olduğu;

3. Müslümanların tek ümmet ve kardeşler topluluğu oluşu.

Bu hakikati kavrayamayanlar fotoğrafın tamamını göremediği için, olaya tek yönlü yaklaşıyor ve sağlıklı çözüme ulaşamıyorlar. İşte, suskunluk göstererek üzerine düşen asıl görevlerinin şuuruna sahip olamayışlarının sebebi bu.

Terör devleti İsrail, 30. 10. 2014 günü Mescîd-i Aksâ’yı kapatarak Müslümanların buraya girişini yasakladı. Olay üzerine Müslümanlardan büyük tepkiler yağdı. Türkiye Müslümanları Anadolu Gençlik Derneği öncülüğünde İsrail büyükelçilikleri önünde gösteri ve basın açıklamaları yaparak bu menfur olaya karşı tepkilerini ortaya koydular.

Aynı gece, Siyonistler geri adım atarak Mescîd-i Aksâ’yı ibadete açmak zorunda kaldı. Önce 55, sonra 35 yaş ve üzeri Müslümanların Mescîd-i Aksâ’ya girebileceğini ilân ettiler.

Siyonistler, 5. 11. 2014 günü Mescîd-i Aksâ’ya yeniden saldırdı. Camiye postallarıyla girerek Kur’an-ı Kerim’leri yerlere attılar. Kadın ve erkek demeden Filistinlileri tartakladılar. Mukaddes mekânlar savaş alanına döndü. İşte, onların “huy” haline getirdikleri karakterleri…

İSRAİL NABIZ YOKLUYOR

Siyonistler hedeflerine ulaşmak için nabız yokluyorlar. Arz-ı Mev’ud’un bulunduğu topraklara bir an önce ulaşmak için acele ediyorlar. Çünkü onlar, 1897’de plânladıkları 4 önemli hedeften 3’ünü ilk 50 senede ulaşmışlar; bugün, 100 sene sonraki 4. ve son hedefleri olan Arz-ı Mev’ud’a ulaşmaları 17 sene geciktiği için çılgınlaşıyor, deliye dönüyorlar.

Saldırılar ve hak ihlâllerine karşı gösterilen tepkiler Siyonistleri şaşkına çeviriyor. Eğer bunu hakkıyla anlayabilseydik, AGD öncülüğünde yapılan gösteri ve basın açıklamalarını fırsat bilir, her işimizi bırakır, bütün gücümüzle destek olmaya çalışırdık.

En son Mescîd-i Aksâ’nın kapatılması olayı karşısında İstanbul’da AGD öncülüğünde gösterilen tepki TV’den Filistinlilere izletilmiş ve mücahitlere tam bir moral kaynağı olmuştur. Olay da İsrail’in geri adım atması ile sonuçlanmıştır.

Aynı gece AGD Genel Merkezi’ni arayan Filistinliler, “Allah sizden razı olsun. Abdülhamit’in torunları olduğunuzu gösterdiniz” diyerek teşekkürlerini ilettiler.

AGD yöneticileri de, “Size ancak basın açıklamaları ile destek veriyor, fiilen yardımcı olamıyoruz” diyerek üzüntülerini ifade etti.

Filistinli mücahitlerin cevabı şu: “Hayır kardeşler! Siz orada üzerinize düşeni yapıyor, burada yapmamız gereken görevler konusunda bize güç veriyorsunuz. Biz sizden memnunuz.”

Bu gerçek Türkiye ve bütün dünyada Millî Görüş’e duyulan ihtiyacı açıkça ortaya koymaktadır. Bir yıllık Erbakan hükümeti döneminde Türkiye’de tek bir şehit cenazesi gelmediği gibi; o dönem, Filistinlilerin de en rahat yaşadığı bir dönem oldu. Bu gerçeği, Filistin liderlerinden Halid Meşâl, İsmail Heniye defalarca ifade etti. Ülkemizde öğrenim gören Filistinli öğrenciler de aynı şeyi söylüyorlar.

MESCİD-İ AKSA ÇAĞRISI

Müslümanların ilk kıblesi, miraç şehri ve Rabbimizin, “Etrafını mübarek kıldık” (İsrâ, 1) buyurduğu Kudüs’ün Müslümanlar için vazgeçilmez bir ehemmiyeti var.

Mescîd-i Aksâ’ya yapılan saldırı ve hak ihlâlleri karşısında Dünya Müslüman Âlimler Birliği Başkanı Yusuf el-Karadavî birkaç kez Müslümanları uyardı. Mescîd-i Aksâ’nın korunması için “genel bir seferberlik” çağrısında bulundu. Kutsal mescidimize karşı görevimizi yapmaya davet etti: “Ümmetin kutsal değerlerini korumak için bir araya gelin. Her türlü tedbiri alarak Mescîd-i Aksâ’yı kurtarın.”

Filistinli bakan Mahmut el-Habbaş da, İsrail’in bölge ve dünyayı savaş ortamına sürüklemekte olduğunu söylüyor: “İsrail’in hak ihlâlleri bölgeyi kan gölüne çevirebilir.”

Müslümanların ümmet şuuruna ulaşıp “Hep birlikte İslâm’a sımsıkı sarılın” (Al-i İmrân, 103) emrinin gereği olarak bütün kurumlarıyla İslâm Birliği’ni oluşturamamış olmaları Siyonistleri cesaretlendirmektedir.

Siyonistler için söylenecek söz kalmadı. Onlar ancak güçten korkuyorlar. Müslümanlar birlikte hareket ederek güçlerini ortaya koymak zorundadırlar. Bu konuda İslâm dünyası ciddi bir imtihandan geçmektedir. Saadet Partisi’nin teklif ettiği üzere, ilk iş olarak Müslüman ülkeler işbirliği ile “Filistin Barış Gücü” oluşturulmalı, zulmü önlemek için İsrail’e müdahale de dâhil ciddi yaptırımlar geliştirilmelidir.

Filistin, Kudüs ve Mescîd-i Aksâ Siyonistlerin insafına terk edilemez. İslâm dünyası meselelerine sahip çıkarak İslâm’ın onurunu korumak zorundadır.

Gelişmeler, Siyonistlerin İslâm ve Müslümanlara tahammülü olmadığını ortaya koymuştur. En önemli inanç ve idealleri olan Arz-ı Mev’ud’a ulaşmak için her yolu mubah görmektedirler.