Tarım toplumunda ama Modernizim yaşamından uzak
toplumlarda şeytan daha çok gündemdedir. Yani insanlar herhangi bir
olumsuzlukla karşılaştıklarında onu şeytana atfedeler. Kaza ve belalar,
başarısızlıklar, karı-koca anlaşmazlıkları, fitne ve fesat kırsal kesimde
genelde şeytanla yorumlanır.
Modern algıda ise kırsal kesimde olduğu gibi pek şeytana
rol verilmez. Akıl her şeyin üstesinden gelir! Özellikle bilimin, teknolojinin
kutsal inek rolünü üstlendiği yaşam algısında; tanrıda yok, şeytanda yok
sayılır. Bu nedenle bireylerin
karşılaştığı sorunların kaynağında şeytan bulunmaz. Ve sorunlar; psikiyatrik ve
psikolojik seanslar, şiddet ve mahpus ekseninde çözülür.
Ama öyle değil ilk insandan önce şeytan yaratılmıştı ve
vardı. İnsanın yaratılmasıyla birlikte henüz insan (Âdem) yeryüzünde bir rol
üstlenmemişken şeytan ona tavır koydu. Başarısız oldu ama kıyamete kadar
insanla savaşacağına dair yemin etti. Öyleyse şeytanın mücadelesi yalnızca
Müslümanlara karşı değil, o lanetli varlığın savaşı insana karşıdır.
Kırsal kesimde/tarım toplumunda ya da modern toplumlarda
tüm gücüyle şeytan savaşını sürdürmektedir. Ancak insan unsuru bunun ne kadar
farkındadır!
Türkiye gerçeğinden hareketle görünen yüzüyle son aylarda
Müslümanlar arasında ortaya çıkan ve edep, ahlak ve sorumluluk sınırlarını aşan
davranış biçimlerinin nefis/şeytanla olan boyutu değerlendirilmelidir. Kâbe den
üstün yaratılan müminlere karşı İslami olmayan davranışlarda bulunmanın hiç mi
hiç meşru açıklaması olamaz.
Genelde insana özelde ise müminlere karşı vesvese, iğva
ve saldırılarda bulunan şeytanla aynı safta bulunarak Müslümanlara saldırmak:
şeytanla ittifak etmek ve müttefik olmak demektir.
Rasulullah (sav)
buyuruyor ki: Şeytanın üç türlü vesvese vasıtası vardır: Sürme, Dudak boyası
ve Enfiye. Şeytanın sürmesi, insanların gözlerini bürüyen gaflet uykusu;
Şeytanın boyası demek, yalan söylemektir. Yalan söyleyen kimse şeytanın
tuzağına düşmüştür; Şeytanın enfiyesi demek burada mecazi olarak burun dikliği
ve burun büyüklüğü anlamında kullanılmış; kibir, benlik havasına kapılma ve güç
sarhoşluğu manasına kullanılmıştır.
Rasulullah (sav)
buyuruyor ki: Şeytanın yular ve kemendi vardır. Kement ve yular: Allah ın
nimetini günah ve isyanda kullanmak, Allah ın nimeti ile gurura kapılmak,
kullarını üstünlük taslamak. Allah ın kullarını hakir gördüğü gibi, Allah
Teâlâ nın zatından başkasının havasına kapılmak.
Gözlerdeki sürmeye, dudaklardaki çok renkli boyaya ve
küçük dağlar büyüklüğündeki buruna dikkat etmek lazım. Kement ve yular bağına
da