Türkiye-Rusya arasında yaşanan uçak krizine bakıldığında görünen
sadece iki aktör. Olay da Türk hava sahasını ihlal eden bir Rus savaş uçağının
düşürülmesi gibi gözüküyor. Oysa sorun çok daha derin bir anlam ve boyuta
sahip. Ve aynı zamanda yüz yıllık bir geçmişe...
Adım adım gitmek gerekirse... Olayın geçtiği yer neresi
Suriye. Düşürülen de, Suriye den kalkan
bir Rus Su24 tipi savaş uçağı. Peki, bu Rus savaş uçağının Suriye de ne işi
var Kimleri, kimin adına öldürüyor Gerçek hedefleri ne
Rusya içinde ve dışında birçok sorun ile uğraşırken niçin
savaş gemilerini ve uçaklarını Suriye ye gönderme gereği duyuyor Üstelik
gönderdikleri sadece bunlarla da sınırlı değil. Kendi askerlerinin yanında bir
takım milisleri de buraya taşıyor. Kadirov un açıklamalarını dikkatle takip
etmekte fayda var.
Rusya IŞİD ile savaşıyorum diyor. O zaman bölgede
terörist diye öldürülen bebekleri, kadınları, yaşlıları nasıl izah etmek
gerekir Niçin Türkmenleri hedef alıyor Bizzat IŞİD tarafından hedef haline
getirilen, katledilen ve yurtlarından çıkartılmaya çalışılan Türkmenler ne zamandan
beri IŞİD oldu
Peki, bu savaşın tarafları kimler Bir tarafta Suriye,
İran, Rusya, Hizbullah, PYD/YPG. Diğer tarafta ise başını ABD nin çektiği Batı
dünyası, onların bölgedeki taşeron örgütü IŞİD, Körfez ülkeleri vb. Çok ilginç
bir kompozisyon değil mi sizce de
Hedef halindeki İslam dünyasındaki Müslümanlar,
Hıristiyan ülkelerin kendi coğrafyaları üzerinde yürüttüğü paylaşım savaşında
farklı saflarda karşı karşıyalar. Peki,
Müslüman ülkeler niçin karşı karşıya Kimi kimden, kimin adına ve hangi kimlikle
korumaya çalışıyorlar O zaman işlerine geldiklerinde hatırlattıkları İslam
kardeşliği ne anlama geliyor
Sorularımıza devam edelim. Öldürülenler kim Müslümanlar.
Öldürenler kim Müslümanlar ve Hıristiyanlar. Bu nasıl oluyor Eğer ortada
Bush un bahsettiği bir Haçlı Seferi ve Batı yı tek-üstün bir medeniyet olarak
kabul eden ve ötekilere yönelik bir dayatma, medeniyetler savaşı söz konusu
ise, o zaman bu tabloyu nasıl izah etmek gerekiyor Daha da önemlisi, peki
Türkiye nerede
Cevaplayalım. Süreçte büyük bir hayal kırıklığı yaşayan
Türkiye yalnız. Ve istemediği kötü bir tercihe zorlanıyor. Aynen Birinci Dünya
Savaşı sürecinde olduğu gibi. Nitekim Rusya ile yaşanan kriz de bunun bir
sonucu. Dolayısıyla, değerli yalnızlık olarak adlandırdığı pasif tarafsızlık
politikası nın hiç bir karşılığı yok. Ve bundan dolayı da hedef konumunda ve
etrafındaki çember her geçen gün daraltılmaya çalışılıyor.
Diyarbakır da gerçekleştirilen provokasyon, bu çemberin
içeriden de daraltılmaya başlandığının en temel göstergelerinden birisi olarak
karşımıza çıkıyor. Hem de Rusya nın Türkiye ye karşı intikam naraları attığı
bir dönemde...
Oysa bu çember sadece Türkiye ye yönelik değil. Türkiye
hedefte aysbergin görünen yüzü. Aslı hedef Ortadoğu-Kuzey Afrika merkezli İslam
dünyası. Eğer Türkiye kalesi düşerse, İslam dünyası en az bir yüz yıl daha
kendine gelemez. Nitekim Osmanlı sonrası başta Ortadoğu coğrafyası olmak üzere
İslam dünyasının durumu ortada. Türkiye Cumhuriyeti sonrasını eminim pek çok
kimse düşünmek bile istemez...
Bilindiği üzere, aynı zamanda İslam Birliği nin adresi
olan İstanbul, İstanbul olmaktan çıkartılıp, bu coğrafyada farklı adlarda
ulus-devletçikler kurulmaya başlanınca coğrafyanın çöküşü de kaçınılmaz oldu.
İslam jeopolitiği üzerinde yürütülen çatıştır-böl-yönet
mantığı varlığını devam ettirdiği sürece de, bu coğrafyanın kendine gelmesi
mümkün değil. Bu mantığın genel adı emperyalizmdir. Özel ismi ise
Sykes-Picot-Sazanov dur. Yüzyıl önce İstanbul un doğusunu hedef alan Şark
Sorunu nun bir diğer adıdır. Sykes-Picot-Sazanov antlaşmasını anlamadan
bugünü, bugün uygulamaya konulmuş olan Büyük Ortadoğu Projesi ni ve
dolayısıyla yarını anlamak mümkün değildir.
Rusya nın Suriye ye dönüşü de, bugüne kadar Sykes-Picot
olarak anılan düzende eksik olan Sazanov ayağının tamamlanması ya da
tamamlatılması girişimidir. Gürcistan sonrası Kırım ve şimdilerde Suriye de
elde ettiği kazanımlar bunun birer sonucudur. ABD, Rusya yı Kontrollü Çok
Kutuplu Dünya Projesi noktasında gaz vermektedir. İkinci dünya Savaşı
sürecinde olduğu gibi Rusları yine kullanmaktadır.
Ruslar bir kez daha oyuna gelmiştir. Rusya açısından bu
Avrasya Birliği Projesi nin ve Yakın Çevre Politikası nın sonudur. Çünkü
Türkiye sigortasını kaybetmiştir. Dolayısıyla, sonu gelen sadece bu proje
değildir. Brzeiznski nin Büyük Satranç Kitabı nı Kremlindekilerin bir kez daha
okumasında fayda var. Anlaşılan o ki, bu kitapta yazılanları çok çabuk
unutmuşlar!