Duyguların baskın olduğu bir zamanda olay ve durumlara
sağlıklı bakmak mümkün olmuyor. Duygu düşüncenin önüne geçer. Daha çok çevrenin,
medya ve reklâmın baskın olduğu bir ortamın ruh halidir.
Hayatın karmaşasında olaylar üzerinde düşünmek ve
yorumlamak artık entelektüellerin işi değil. Bir ortamın nasıl olması
gerektiğini düşünenlerin yaptığı bir iş. Reklâmcılar yabancı bir ifadeyle
PR cıların pazarlama yöntemi. Kitleleri düşündürtmeden, sadece istenilen
düzlemde tutulması için, ya da belli çevrelere bağımlı tutulması için yapılır.
Son yıllarda bu yoğun yaşanıyor. Aklı başında gibi
görünenlerin de kapıldığı bir duygudur hamaset. Emperyalizm coğrafyamızda bir
dalga başlatır, yeni bir sürecin hamlesinde bulunur, bunu o bölge insanının
zararına, çıkarcıların yararına olduğundan reklâm ve medya aracılığıyla adına
Arap Baharı denir. Yüz milyonlarca insan bu dalgaya kapılır. Gazetecileri,
siyasetçileri, hatta kendini entelektüel bilenler buna kapılır. Bölgeyi şeriat
gelecek dalgası kaplar. Sonra ne olur Ne şeriat gelir, ne de o ülkelerin
insanları özgürlüklerine kavuşur. Eli kolu bağlı özgürler olarak emperyalizmin
tuzağına düşer ve artık bir daha oradan çıkamaz. Kurtuluş umudu da olmaz. Bir
dünyayı karabasanlar sarar.
Hamaset öyle bir duygudur ki Beşar Esad ı iki saatte
tahtından indirtir, Suriye ye şeriat getirtir, Emeviye Camii nde Cuma namazı
kıldırtır.
Hamaset öyle bir duygudur ki zalimleri âdil, adil
olanları zalim yapar bir çırpıda.
Hamaset öyle bir duygudur ki İsrail in artık işinin
bittiğini, Amerika nın bile artık onu gözden çıkardığını, işinin bittiğini
söyletir. Aradan on yıllar geçer İsrail güçlendikçe güçlenir, zalimleştikçe
zalimleşir, soykırım yapar insanları yerlerinden yurtlarından eder, durmadan
açılır ama hamaset asla bunları görmez. İsrail demek Amerika demek olduğunu
unutturur.
Hamaset öyle bir duygudur ki seni bir emperyalizm deviyle
karşı karşıya getirir sonra da nutuk attırır.
Hamaset öyle bir duygudur ki Moskova da bir camiin
açılışı yapılırken seni dev aynasında büyük bir güç olarak gösterir, onunla eş
değer kılar ama Suriye de karşı karşıya kalınınca bambaşka bir şey olunur.
Hamaset pireyi deve deveyi pire yapar.
Hamaset duyguları köreltir, düşüncenin önünü tıkar.
Hamaset asla sağlıklı düşünmeye fırsat vermez. Olması
gerekeni olduğu gibi değil olması mümkün olmayanı farklı gösterir.
Hamaset duyguları köpürtür, insanları sokaklara döker bir
zaman sonra hiçbir şey olmamış gibi geri adım attırır. Onun da üstünü örter
unutturur. Sanki önceden olanları kendisi yaptırmamış, olmamış gibi yan çizer.
Hamaset dün söylediklerinin üstünü bir sonraki gün farklı
söyletir ve üstünü örttürür.
Hamasette doğrunun, iyinin sağlıklı olanın yeri yoktur.
Hamaset zaten sağlıklı bir yol ve yöntem değildir.
Abartmadır, köpürtmedir, şımartmadır, gizli bir yanılsatma ve yalandır.
Emperyalizm insanlık ile oynuyor. Özelde de Müslümanlar
üzerinde büyük oyun oynuyor. Müslümanlar ise emperyalizm ahtapotunun içinde
kendine bir çıkış yolu arıyor. Oysa emperyalizm onu dört bir yandan sarıp
sarmalayarak hareketsiz bırakıyor ve sömürüyor.
Müslümanları kendi gerçekleri içinde olmaya fırsat
vermiyor.
Emperyalizm yeri ve zamanı geldiğinde kuklalarını yüceltir
en tepeye çıkarır. İşi bittiği anda en yüksekten yere bırakır, darmadağın un
ufak eder.
Emperyalizmin ideolojisi ırkçılıktır, haçlılıktır.
Çıkarına bakar. İdeolojisi çıkarıdır. Kendine kukla bulmakta asla zorlanmaz.
Bu hayat anlayışında iyi doğru, güzel ve sağlıklı olan
yoktur. Sadece çıkarları vardır.