27 Ekim 1914’te Amiral Souchon komutasındaki Goben ve Breslau (Yavuz ve Midilli) ve 9 Osmanlı savaş gemisi Karadeniz’e açıldı. Bu savaş gemileri Alman kumandanın kumandası altındaydı. Talimat da Almanya’dan geliyordu. Bu sözde Osmanlı’nın kumandanı, Almanya’dan gelen talimatı uyguladı. 29/30 Ekim 1914 gecesi; Odessa, Sivastopol, Novorossiysk ve Kefe (Feodosya) limanlarını bombaladı. 1 mayın gemisi ve 15 askerî nakliye gemisi batırıldı. Bir torpido botuna ağır hasar verildi. Bir kömür gemisi 21 subay ve 75 personeliyle esir alındı. Novorossiysk’te buğday silolarıyla elli petrol deposu tahrip edildi.
Bu baskın, bir dönüm noktası oldu. 2 Kasım 1914’te Rusya, 5 Kasım’da Birleşik Krallık (İngiltere) Osmanlı Devleti’ne savaş ilan etti. Böylece Osmanlı Devleti de Birinci Dünya Savaşı’na fiilen girmiş oldu. Osmanlı’nın savaşa girmesiyle yeni cepheler açıldı. Bu bombardımanın tesirlerini değerlendiren Amirallik Birinci Lordu (Daha sonra başbakan) Winston Churchill, hatıralarında şöyle demektedir: “Doğu ve Orta Doğu için bir geminin daha önce hiç getirmediği kadar fazla katliam, sefalet ve yıkım getirmiştir.”
Osmanlı Devleti’nin de savaşa dahil olmasıyla iki kutuplu bir dünya savaşının tarafları şu şekilde oluştu:
İtilaf Devletleri: İngiltere, Fransa, Sırbistan, Rusya (daha sonra İtalya, Yunanistan, Portekiz, Romanya ve ABD)
İttifak Devletleri: Almanya, Avusturya-Macaristan, Osmanlı Devleti ve Bulgaristan.
Bu devletlerin her birinin kendine göre bir hesabı vardı. İngiltere ve Fransa Almanya’nın hızla büyümesinden korkuyor, Almanya’nın Osmanlı toprakları ve Asya kıtası üzerinde bulunan zengin ham madde kaynaklarını ele geçirmesinden endişe ediyordu. Rusya ise asırlık hayali olan İstanbul ve Boğazların peşindeydi.
Aslında savaşa katılan bütün ülkelerin gözü Osmanlı topraklarındaydı. Savaş ateşini yakan Yahudi komitelerinin gözü Filistin toprakları üzerindeydi. Buraya yerleşmek, bilahare bu topraklar üzerinde bir devlet kurmak istiyorlardı. Yahudiler Osmanlı Padişahı Sultan Abdülhamid’e Filistin’de kendilerine bir parça toprak verilmesini, bunun karşılığında Osmanlı Devleti’nin bütün borçlarını ödeyeceklerini söylemiş, Sultan Abdülhamid de gelen heyeti; “Şehit kanıyla alınan topraklar para ile satılmaz, defolun!” diyerek onları huzurundan kovmuştu. Bunun üzerine Yahudiler İngiltere’nin kapısını çalmış ve bu devletle anlaşarak, Filistin’i işgal ettikleri takdirde orada yerleşme ve devlet kurma sözü almışlardı. Aynı komite Amerika’nın da desteğini almıştı.
Osmanlı Devleti, Birinci Dünya Savaşı’na girince ilk iş olarak 11 Kasım 1914’te Cihad-ı Ekber fetvası yayınlayarak İslam dünyasını cihada davet etti.