Gelinim Olur musun Evinin getirdiği sanal şöhretin altında ezilen ve sahici hayata bir türlü adapte olamayan Ata Türk ün, Adana da bir otel odasında ölü bulunması, tek programla insanlara şöhret kapılarını aralayıp işi bittikten sonra da çöpe atan reyting avcısı medyanın bu olaydaki rolünün detaylı şekilde sorgulanmasına yol açtı. Dikkatimizi çekiyor, televizyon ekranlarına içeriksiz, sığ, bayağı, insan ilişkilerinin yozluğu üzerine kurgulanan bu tür programları pazarlayan yapım ajansının yetkilileri, sorumluluğu kesinlikle üzerlerine almadan bildiklerini okumaya devam ediyorlar. Zira, bugünlerde Kanal D ekranlarında Ebru Akel in sunacağı, "Hayaller Gerçek Oluyor" adında bir gelin kaynana programının hazırlıkları tam gaz sürdürülüyor. Ata gibi yarışmacıların üzerinden reyting devşirmeye niyetli programcılar, ürettikleri sanal kahramanların sonunun nereye varacağını hesap etmeksizin, sadece ticari kaygılarla yeni facialara zemin hazırlamaya devam ediyorlar.
Kanal D nin ana haber bülteninde izlediğimiz Gelin Kaynana programlarının yapımcılarından Pelin Akat, Ata nın çok neşeli ve hayat dolu bir insan olduğunu, sırtına yüklenen şöhretin ağırlığını kaldıramadığı için öldüğü tezine katılmadığını ifade ederek, "Bu tür programlarda yarışma sonrasında hiç kimseye psikolojik destek sağlanmıyor. Biz de bu yarışma bittikten sonra hiçbir yarışmacımız için böyle bir yönteme başvurmadık. Sadece, yarışma öncesinde yaptığımız seçimlerde, katılımcılara program bittikten sonra tekrar eski hayatlarına dönmelerini tavsiye ettik" şeklinde bir açıklama yaptı.
Otel odasında ölü bulunan Ata Türk ün sadece alkol komasına bağlı bir nedenden ölmediği, yapılan otopsi sonucunda kanında uyuşturucu da bulunduğu saptandı. Yani, bunalıma giren, alkol ve uyuşturucu batağına saplanan Ata Türk e, program sonrasında psikolojik destekte bulunmayan, "Hiç kimseye psikolojik destek sağlamadık" diyerek ürettikleri kahramanlarla işleri bittikten sonra kenara koyduklarını söyleyen yapımcı firma, bir anlamda bu trajediye nasıl zemin hazırladıklarını da itiraf ediyor.
Dünkü yazımızın başında ifade ettiğimiz gibi, televizyon dünyasına program üreten, ekranlara gelecek yapımları belirleyen yapımcıların izledikleri yöntem çok açıktır: Kahramanı üret, tepe tepe kullan ve işi bittikten sonra çöpe at. Gelinim Olur musun, Kaynanam Olmaz mısın türündeki sığ, çapsız, kişisel çekişmeleri ön plana çıkararak reyting sağlamaya çalışan programların amacının, sanal kahramanların kör döğüşü üzerinden çıkar sağlamak, insanların fikir aykırılıklarını körükleyip kısa mesaj bilançoları üretmek olduğunu hepimiz biliyoruz. Yazılı medya ile desteklenen bu kısır çekişmeler, Çaçaron Kaynana Semra gibi sivri dilli yarışmacılarla daha da ilgi çekici hale getirilip zorla hayatımıza sokuluyor. Pelin Akat ın itiraf ettiği gibi, bu yarışmaların ne başında ne sonunda kahramanlara psikolojik destek sağlanmıyor Yani, programın getirdiği sanal şöhreti, kahraman tek başına kaldırmak zorunda Program, kahramanın kendisine sağlayacağı reytingi tepe tepe kullanıyor, iş bittikten sonra da onu bir mendil gibi çöpe atıyor Okuyucularımızdan Yusuf bey, "Alkol ve uyuşturucu komasında oğlu öldükten sonra "bizim de bir şehit vermemiz gerekiyordu" diyen Semra Hanım ı da eleştirmemizi istiyor Gelinim Olur musun evinde kelimenin tam anlamıyla terör estiren, belli bir yaşa gelmiş oğlunu, "Haddini bil, kendine gel" diye çocuk gibi azarlayan Çaçaron kaynana Semra Hanım ın Ata üzerinde kurduğu "anne tahakkümünün" bu trajedide elbette etkisi var