Ramazan ayında yani Kur an ayındayız. Ramazan sadece oruç değil, aynı zamanda Kur an ayıdır. Kur an ise insanlığın bütün meselelerini kapsayan yegâne kitaptır.

Gelişmeler sayesinde insanlar ilimde, ekonomide, yönetimde yani devlet yapısında çok farklı anlayışlara ve imkanlara ulaşmışlardır. Yıllar ilerleyip çağlar değiştikçe, her konudaki anlayışlar tamamen değişmektedir. Bugüne kadar yeryüzünde ne kadar büyük keşifler yapılmıştır: Füze ile uzaya gidilmiştir. Uçaklarla dünya bir köye dönüşmüştür. Cep telefonları ile artık herkesle her yerde her zaman görüşebiliyorsunuz. Bilgisayarlar şaşırtıcı işlemler yapmakta, bilgisayar satrancı seninle oynayıp seni yenebilmektedir. Böylesine büyük değişiklikler ve gelişmeler olmuş. Bu ilmî, teknolojik ve ekonomik hamleler karşısında, 14 asır önce yazılmış bir kitabın getirdiği düzen iflas etmeli ve artık uygulanamaz hâl almalı idi. Oysa bunun tam tersi olmuş, çağın keşifleri ve icatları sonunda karşılaşılan sorunları Kur an çözmeğe başlamış; hâlen de çözmeye devam etmektedir...

Kapitalizm sermaye tekelidir, sosyalizm devlet tekelidir. Eski liberalizm ilkel ekonomidir. Bunların hiçbirisi sosyal ve ekonomik dengeyi sağlayamamakta, herkese aş ve herkese iş düzenini getirmemektedir. Kur an ise getirdiği ilkeleri ile sadece geçmiştekileri değil, çağımızın çözülmemiş sorunlarını çözmektedir.

Kur an ekonomide neler getirmiştir  

1) Önce sosyalistlerin dediği gibi insan için emeğinden başka bir şey yoktur . Tekel sermayenin yeryüzüne hakim olup insanların emeklerini sömürmesine izin verilemez, dolayısıyla sosyalistler burada sonuna kadar haklıdırlar.

Ne var ki bu haklılık bir şey ifade etmez.

Sermayeyi kovduğunuz zaman yerine siyaset/yönetim/devlet gelmekte, iktidarda olanlar bu sefer daha acımasız bir şekilde halkı sömürmektedirler. Sosyalizm işte bundan dolayı sonunda yıkılıp gitmiştir.

Kur an bu meselede çözüm getirmektedir: Kredinin halka dağıtılması ve çalışana kredi ilkesi ile devlet tekelini de sektör tekelini de ortadan kaldırmaktadır. Halkın yapacağı işleri devlet yapmıyor, halkın yapamayacağı işleri de şirket vakıfları yapıyor.

2) Kapitalistlerin savundukları serbest rekabetin en verimli çalışma olduğu ilkesini Kur an da kabul etmiş, serbest rekabet içinde girişimciliğe kapitalistler kadar yer vermiştir. Ne var ki kapitalistler bu girişimciliği koruyamamakta, sonunda tekel ekonomisinde girişimcilik kalmamaktadır. Liberalizm de kendi kendini yiyen ve sonunda tekele dönüşen, dolayısıyla sosyalizmleşen bir duruma gelmektedir.

ABD günümüzde kendisini kapitalist bir ülke olarak takdim etmekte ve yalan söylemektedir. Kapitalizmin olması için kamu yerlerinin yarısından fazlası özel sektörün olmalıdır. ABD de vergi yüzdeleri büyük sermaye için yüzde 50 den fazladır. O halde vergi bakımından sosyalist ülkedir. Sonra Merkez Bankası istediği kadar karşılıksız para basabilmekte, dolayısıyla istediği firmaları satın alma gücüne ulaşmaktadır. Bunun dışında vergiyi devlet takdir etmektedir. O halde ABD günümüzde sosyalist bir ülkeye dönüşmüştür.

Kur an ise buna çözüm getirmiştir: Faizi kaldırmış, gelir vergisi yerine sermaye vergisini getirmiş, böylece tekelleşmeyi ekonomik kurallar içinde çözmüştür.

Kur an ne yapmıştır Vergi nisbetlerini kendisi tesbit etmiş, ekseriyetin bu nisbetleri değiştirmesine imkan vermemiştir. Böylece liberalizm korunmuştur. Diğer taraftan kamu hizmetlerini ve genel hizmetleri halka karşılıksız yapmakta, çalışmasa da herkesi aidatsız sigortalamaktadır. Bunun sonunda sermaye tekelleşememektedir. Kur an devletin keyfî tasarruflarını yasakladığı için sosyalizm de önlenmiştir. Demek ki Kur an bugün kapitalistlere de sosyalistlere de cevap verebilmektedir. Yeryüzünde "halk ekonomisi" tüm mütevaziliğine rağmen yaşamaktadır. Günü gelince gelişecek ve hükümran olacaktır.