“.... rejimde Cuma namazı kılınması caiz değildir” diyerek başlayan cümlesine kırk dereden kırk deliller getiren kardeşlerimiz vardı.
Cuma vaazına giderken arkamdan, “Demokrasi tapınağına mı gidiyorsun hocam” diyerek saygıyla karışık kendi durumunu bana anlatmaya çalışan değerli insanlarımız vardı.
“Partiler, demokrasinin payandasıdır” diyerek siyasetle uğraşan kardeşlerimizi aşağılayan mücahitlerimiz vardı.
“Hâkimiyet kayıtsız şartsız Allah’ındır” ayetini dillerinden düşürmeyen samimi Müslümanlarımız vardı.
“Biz, her gün beş vakitte kırk defa İyyakena’büdü ve iyyakenesteıyn/Ancak sana kulluk yaparız ve ancak senden yardım isteriz’ deriz” deyip Batı’ya ve Amerika’ya kul olmayacağımızı ve onlardan yardım da istemeyeceğimizi söyleyen siyasi kardeşlerimiz vardı.
“Ne oldu bize ” dedim bunlardan birine; “Geldiğim makamın tadı birçok şeyi unutturdu” dedi ve İslam dışı attığı imzalardan örnekler verdi.
“Ne oldu size” dediğimde; “Bulunduğum makam şu anda yeterli değil, şu makama geldiğimde o dediklerimi yapacağım” diye cevap verdi ve o makama gelebilmek için yaptığı yanlışları anlattı.
“Ne oldu size” dediğimde; “Hasan el Benna ile başlayan Hâkimiyet kayıtsız şartsız Allah’ındır’ şiarından, Hâkimiyet kayıtsız şartsız Amerika’nındır’ sloganına geldik” deyiverdi.
Tahrir Meydanı’yla Rabia Meydanı’nın tek isteği var o da demokrasi.
Aralarındaki fark bu isteklerini yerine getirecek insanların değişik olması.
Türkiye’dekilerin doksan yıl önce geldiği yere İhvan yeni getirildi.
Biz, birileri tarafından eğriltiliyoruz.
Daha önceki bir makalemde “Avcı Güvercinler” dediğim ve yeni taşındıkları mahallede hizmete devam ettiklerini yazdığım kardeşlerimize “Dönek” diyerek kendi eğikliklerini, yamukluklarını, dönekliklerini gizlemeye çalışanlar şunu bilsinler ki sizin dediğiniz doğru bile olsa onların yanlışı bireyseldir ve etkisi sınırlıdır.
Takva elbisesiyle Batı’nın bütün değersiz kurallarını yerleştiren, İslam’ın adını yaygınlaştırıp tadını tattırmayan, tadan mücahitleri de “Terörist” diyerek onlarla mücadele edeceğine söz veren insanlarımızın dönekliğinin zararı daha fazladır.
Benim bu dediklerimi test etme imkânınız vardır.
Önce Batı’ya yaranmaya çalışan politikacılarımızın yaptıkları tutuklamaları öven bir dil kullanın ve “Kimsenin yapamadığını yaptınız” deyin ve sözü kesin. Kesmeseniz de o kesecek ve daha başka şecaatlerini arz edecektir.
“Ağabey, bir zamanlar, Hâkimiyet kayıtsız şartsız Allah’ındır’ diyordunuz ne oldu ” deyin test sonuçlarını görün.