Avrupa da serbest ticari taksicilik yapan bir

vatandaşımız anlatmıştı, Yol kenarında bekleyen bayan yolcunun işaretiyle

durdum, arabama aldım ve yola devam ettim. Biraz gittikten sonra, Türk müsün

dedi.

-Evet, deyince;

-Terörist misin dedi.

-Neden bu soruyu sordunuz Dediğimde;

-Pazar günü kilisede papaz, 11 Eylül de ikiz kuleleri

çökerten ve üç bin insanın ölümüne sebep olanların Müslüman olduğunu, Türklerin

de Müslüman olduğunu söyledi, dedi.

-Ben de ona, Sen Üniversite mezunusun, üç bin mi fazla

bir buçuk milyon mu fazla diye sordum.

-Bir buçuk milyonla üç bin kıyaslanmaz bile, dedi.

-Bush oğlu Bush, Irak ta bir buçuk milyon insan öldürdü,

neden papaz, ona karşı bir şey söylemedi dedim. Parasını verip arabadan

inerken, Bu Pazar o papazdan ben bunun hesabını sorarım dedi.

Geçen hafta Birleşmiş Milletler de devlet başkanları

toplantısında Putin, Ben, uluslararası terörle mücadeleye hazırım dediğinde

Avrupa ve Amerika başkanları göz göze gelip söz söylemeden anlaşmışlardı.

Çünkü bizim oyumuzla da seçilen NATO Genel Sekreteri W.

Cleas 1995 yılında, Komünizmin çöküşünden sonra yeni düşman İslâm dır

demişti.

Bush oğlu Bush, 11 Eylül 2001 günü, Haçlı Seferleri

başladı demişti.

Amerika da bir kaç tane papaz, merasimle kilisenin önünde

Kur an-ı Kerim yaktı.

Amerikalı, Fransız ve Danimarkalı karikatüristler

kendilerine de rahmet peygamberi olan Sevgili Peygamberimizi terörist gibi

gösterdiler.

O günlerde Danimarkalı karikatüristi sonuna kadar

destekleyen Danimarka Başbakanı Anders Fogh Rasmussen in NATO ya genel sekreter

seçilmesini itiraz etmemize rağmen engelleyemedik.

Rasmussen, Özür dileyeceğim dedi, hep kanmaya hazır

bizimkileri kandırdı ama seçildikten sonra özür dilemedi.

Dikkat edin, adamlar açık kart oynuyorlar. Alenen ve

resmen Kur an a, İslam a  ve Sevgili

Peygamberimize harp ilan etmişler.

Irkımızın, rengimizin, dilimizin farklı olmasının önemi

yok, örgüt olmamız veya devlet olmamızın da önemi yok.

Müslümansın, teröristsin.

Afrika daki bütün Müslümanların hamisi, bizim Kıbrıs

çıkartmamızda Amerika, 6 ıncı filosunu Kıbrıs açığında demirleyip bizi tehdit

ettiğinde, silah ambargosu uyguladığında kendi depolarındaki silahlarını kendi

uçağıyla bize gönderen Kaddafi nin öldürülmesinde, Batı nın yanında yer aldık,

Kaddafi nin yerine getirilenler zamanında Libya da avucumuzu yaladık.

Amerikalı mevkidaşlarımıza kanarak Suriye ile savaşa

başladık.

Üç ay sonra Şam ı Şerif te Cuma namazı kılacaktık ama

şimdi Rusya ve Amerika yı karşımızda bulduk.

İkisi de her füze atışında yanlışlıkla Özgür Suriye Ordusu nu

vuruyor.

Sakın NATO ya güvenerek bir şey yapmaya kalkmayalım.

NATO yetkilileri, Türkiye ye saldırı, bize yapılmış

saldırıdır derler.

Harp devam derken bir ay sonra genelkurmay başkanlarının

Roma da toplanmasına karar verirler.

Geliyoruz gidiyoruz derken iki ay sonrasına Brüksel de

başbakanlar toplantısı düzenlerler, canlar gider.

Beş ay sonrasına Paris konferansı tertip ederler.

Bosna da biz bu kanlı senaryoyu gördük.

Öldürecek Müslüman kalmayınca, mezar kazmaya gelen Avrupa

güçlerinin denetimi ve gözetiminde üç bin Bosnalı daha şehit edildikten sonra

barış imzalandı.

PKK nın baronları, Avrupa nın başkentlerinde kalırlarken,

Kandil deki PKK lıları da Amerika nın besleyip büyüttüğünü emekli

generallerimiz söylemişlerdi.

Önce Allah a sonra yetmiş sekiz milyona güvenelim ama

dinimize düşman olanlara güvenmeyelim.