Ayda bir eğitim verdiğim ana okulunda, Özbek asıllı bir
annenin, çocuğu ile kurduğu iletişim dikkatimi çekti ve onların bu sıcak
diyalogunu sessizce izledim. Çocuk büyükannesi vefat eden arkadaşının bir hafta
aradan sonra okula geldiğinde sürekli ağladığını anlattı ve sordu. Ölenlerin
arkasından neden ağlarız Anne çocuğun gözlerine baktı, sonra ellerinden tuttu
ve ölen yakınlarımız Cennetteki bahçelerine gidiyorlar ama biz bu dünyadan
gittikleri için onları bir daha göremiyor ve çok özlüyoruz. Arkadaşın da
büyükannesini özleyeceği için ağlıyor Çocuk başını eğdi, bir süre düşündü ve
tekrar sordu: Ölenler toprağın altında üşümezler mi Anne cevap verdi, Allah
iyilere güzel bahçeler veriyor, onlar orada bahçelerinde mutlu oluyorlar, fakat
biz göremiyoruz Çocuk ikna olmuştu, annenin elinden sımsıkı tuttu ve gün
içinde okulda neler yaptığını anlatmaya devam etti. Anne ise uzun yıllardan
beri görmediği bir yakınıyla karşılaşmışçasına heyecanlıydı, onun hiçbir
cümlesini kaçırmadan dinliyor ve ikna edici cevaplar veriyordu. Anaokulu
öğretmeni, çocuğun merhamet ve paylaşım duygusunun gelişmiş olduğunu ve
kendisini rahatça ifade edebildiğini söylüyordu. Çocuk anneden aldığı temel
besinle dışarıya açılıyor ve arkadaşları ile sağlıklı ilişkiler kurabiliyordu.
Anneler çocukları ile ilgili şikâyetlerini ifade ederken,
nerede hata yaptıklarını ya da neleri ihmal ettiklerini pek düşünmezler. Bu
onlar için bir yenilgidir. Oysa çocuklar ellerimize verilmiş bir hamur gibidir,
onlara istediğimiz şekilleri veriyor ve dünyaya açılan gözleri oluyoruz. Çocukla yapılan sohbet onun sosyal duygusal
ve zihinsel gelişimine büyük katkılar sağlar. Fakat karşılaştığım annelere,
çocuğunuzla sohbet edebiliyor musunuz diye sorduğumda, çocuk zaten okulda
bütün gün oynuyor bizler onlar için çalışıyor ve iyi bir gelecek elde etmek
için gayret gösteriyoruz. Odalarında hiçbir eksik yok, daha ne yapabiliriz
dediler. Çocuğun kişilik gelişimine katkıda bulunmak anne babanın görevidir
fakat aileler çocuklarına elektronik oyuncaklar almakla bu sorumluluklarını
yerine getirdiklerini düşünüyorlar.
Kültürümüzde sofra sohbetlerinin önemli bir yeri vardır.
Fakat günümüz anneleri çocuğa konuşma fırsatı vermeyip, yemelisin, tabağını
bitirmelisin gibi ifadelerle yemek saatini çekilmek hale getiriyorlar. Oysa
yemek saatlerinde bir araya gelen aile sohbet ederek hoşça vakit
geçirebilirler. Bu, çocuğun kendini ifade etmesi, akıl yürütmesi ve çözüm
üzerine odaklanması bakımından da önemlidir. Anne babalar, hiç olmazsa yemek
saatlerinde televizyonu kapatıp çocukları ile sohbet etmeli, onların
duygularını ifade etmesine fırsat vermeli ve desteklemelidirler. Sohbet
ortamları çocukla ebeveyn arasındaki bağların güçlenmesine ve çocuğun kendine
olan güveninin gelişmesine yardımcı olur. Televizyon başında geçen saatler ise,
hem anne baba için hem de çocuk için telafisi mümkün olmayan bir kayıptır.