Son günlerde yazılı ve görsel medyada yer alan haberler etrafımızdaki pek çok kişinin büyük bir hayal kırıklığı yaşadığını duyuruyor.

Onların hayal kırıklığını “ne umuluyordu, ne bullundu” diye özetlemek mümkün!

Hepsinin yola iyi niyetle çıktıklarını biliyoruz.

Çoluk çocuklarını dinine bağlı bir şekilde yetiştirmeyi amaçlıyorlardı.

Ama bu amaçla yola çıkmışken kendilerine yapılan bazı uyarıları pek ciddiye almadılar.

Mesela onlara istikamet üzere yola çıkanların göstereceği milim sapmaların kendilerini bambaşka yerlere götüreceği söylendiği zaman bu uyarıyı hafife aldılar.

Hatta “aman dikkat edin, milim sapmalar sizi bambaşka yerlere götürür” uyarısında bulunanları sığ düşünmekle suçladılar.

Kendilerine aşırı güvenleri vardı.

Kendi fikirlerini mutlak doğrular olarak kabul ediyorlar ve herkesin de öyle kabul etmesini bekliyorlardı.

Aradan geçen uzun süre, bu tartışmada kimin haklı kimin haksız olduğunu gözler önüne serdi.

Kafalarına estiği gibi hareket edenleri “istikamet üzere gitmek istiyorsanız aman dikkat edin, milim sapmayın” diye uyaranlar haklı çıktı!

Onları sığ düşünmekle suçlayanlar ise haksız çıktılar!

Şimdi büyük bir hayal kırıklığı içindeler!

Dinine bağlı bir şekilde yetiştirmeyi umdukları çoluk çocukları mahkeme kapılarında ifade vermek için sıra bekliyor.

Her birine yakıştırılan bir sürü suçlama var.

Bunların hiçbirini burada zikretmiyoruz.

Zira onlar adına biz üzülüyoruz.

Evet, bizimle yollarını ayırdılar ve kendi düşüncelerinin daha doğru olduğunu iddia ettiler ama netice itibarıyla geçmişin hatırı var.

Keşke “milim sapmayın” uyarısını ciddiye almış olsalardı!