Bismillahirrahmanirrahim
Âlemlerin Rabbi, Rahman ve Rahim olan Allah’a hamt, Peygamberimize, âline ve sahabelerine salât ve selam ederiz.
Müminler ve Müslümanlar, münafık kişi ve kadroları tanımadan, İslam’a sadakatle bağlı olanlar ve adil bir düzen kurmak isteyenlerle beraber olmaları zordur. Kur’an bize bu münafık kişi ve kadroları, şüpheye mahal bırakmadan detaylı bir şekilde tanıtıyor. Bakara 204-206; “İnsanlardan öylesi var ki, bu dünya hayatı hakkındaki görüş ve konuşmaları senin hoşuna gider, hatta bu kimseler, kalbindekilere Allah’ı şahit tutar. Hâlbuki o, düşmanların en yamanıdır. Bu gibiler, iş başına, iktidara geldiklerinde, yeryüzünde, ülkelerde fesadı yaymak, kadına ait değerleri, kazanç ve gelir düzenini bozmak; tabiatı, toprağı tahrip edip ürün veremez hale getirmek; nesillere hayat hakkı tanımamak, tohumları, bitkileri, ürünleri bozmak; gençleri mahvetmek için çalışırlar, koşuştururlar. Allah, bozgunculuğu sevmez. Onlara: ‘Allah’a sığının, emirlerine yapışın, günahlardan arının, azaptan korunun’ denildiği zaman gururları kendilerini bilerek daha fazla günah işlemeye, zarar vermeye sevk eder. Onların hakkından sadece cehennem gelir. Orası ne kötü bir yerdir, ne kötü bir mekândır.” Bu ayetler bize münafık kişi ve kadroların fesada koşan, kadını, toprağı ve nesli bozan katıksız düşmanlar olduğunu bildirir. Zalimlerin, sömürücülerin ve aldatıcıların tahakkümü ve zorbalığı ile cahillerin ifsat ettiği ülkemizde ve dünyada buna dur diyecek etkin bir İslam Birliği kurulabilmiş değildir. Fakat Kur’an’da ve sünnette tanıtılan nifak özelliklerine sahip münafık karakterli kişi ve kadroların oldukça fazla olduğunu bilmek gerekir. Münafıkların, İslam’ın hâkim olmadığı Müslüman ülkelerde etkin konumda olmalarının sebebi, toplumların şeklen de olsa, bir İslami duruşa sahip olmalarıdır. Böylesi toplumları kandırmak ve onları Siyonizm’in kölesi haline getirmek daha kolaydır. İslam’a saygılı ve dini duyguları güçlü olan kitlelerin oylarını alabilmek için seçim dönemlerinde camilere giden, namaz kılan, ezan okunurken konuşmasını kesip dinleyen, konuşmalarında Allah’ın adını sıkça anan işbirlikçi münafık kadrolar, seçildikten sonra faizci kapitalist zulüm düzenini rahatlıkla yürütüyorlarsa, münafıklar yakınlarda aramak gerekir.
İKİYÜZLÜ
Münafıkların karakteristik özelliği, ikiyüzlülüktür. Günümüz tabiriyle çifte standartlıktır. Müslüman toplumu, kendisine bağlamak için İslam’dan yanaymış, Müslümanları koruyormuş gibi gözükmek en iyi becerdikleri şeydir. Ölçü ve tartıda adaleti gözetmeyen, insanları sömürmek için her yolu meşru gören, yalan söyleyen kimseler iktidarda iken, münafıkları uzayda aramak safdillik olur. Müslümanlarla birlikte olduğu zaman Müslüman kesilen, İslam düşmanı Siyonist çevrelerle bir araya gelince, Müslümanların aleyhine iş tutan kimselerin münafık olma ihtimali büyüktür. Müslümanların dikkatle sakınmaları gereken münafıkların başında, ABD ve İsrail ile iş birliği halinde olan, onları stratejik ortak edinenler gelir. Müslüman; münafıklık özelliklerini bilmeli, bu tür özellikleri taşımaktan şiddetle kaçınmalı ve bu tür özellikleri taşıyan kimselerle dostluk ve velayet bağı kurmamalıdır. Yoksa zamanla onun davranışlarında da aynı tür özellikleri görmek kaçınılmazdır. İnsanı nifaka, münafıklığa sevk eden şey, dünyevi menfaatler ve şeytani telkinlerdir. Dünyanın gelip geçici, ahiretin ise kaçınılmaz son olduğunu aklından çıkarmayan Müslümanlar, şeytanın etkisinden kolay sıyrılarak nifaktan uzak durabilirler. Ama dünyayı Allah'tan çok seven, ahireti aklına getirmeyen kimseler, Allah’a ve ahiret gününe iman ettiklerini söyleseler bile, bu onlara bir fayda sağlamaz. Bakara 8-9: “Sözde, ‘Allah’a, Allah’a imanın gerektirdiği esaslara ve ahiret gününe iman ettik’ diyen bazı insanlar var ki, bunlar gerçekte mümin değildirler. Aslında onlar, böylece Allah’ı ve iman etmiş olanları aldatmak isterler. Hâlbuki onlar, kendilerinden başka kimseyi aldatamazlar, bunun da farkına varamazlar.” Yolunu Kur’an’la bulan hiçbir toplum, bu münafık kadroların güdümüne girerek, onlara yönetme hakkı tanımaz. Yolunu Kur’an’la bulan bir toplum Millî Görüş’e yönelir ve şuurlu Müslüman kadrolara yönetim hakkı verir.
HAK-BATIL MÜCADELESİ
Hak ile batıl arasındaki mücadele kıyamete kadar devam edecektir. İnkârcı Siyonistlerin, batıl gayeleri için verdikleri mücadelede kullandıkları en önemli silah nifaktır. İslam inancını zayıflatmak, ahlakını tahrip etmek, ümmeti birbirine düşürüp parçalamak için, kullandığı kadrolar ise işbirlikçi münafıklardır. Bu nifak hareketleri, saadet asrından günümüze kadar devam edegelmiştir. Kur’an ve hadisler, her dönemde görülecek bu fitneci tavırları, komplo ve ifsat hareketlerini uzun uzun üzerinde durarak müminlere haber veriyor. Münafıkların şeytani oyun ve hileleri için müminler uyarılıyor, onlara karşı uyanık olmaya çağrılıyor. Nifak alametlerini sırtında taşıyan kimselere saygı ve sevgi göstermek, onları sırdaş ve veli kabul etmek caiz değildir. Onlara liderlik, yöneticilik gibi görevler vermemiz, kurda kuzuyu teslim etmekten daha az bir tehlike değildir. Onlara toplum içinde şahsi itibar sahibi olmalarına zemin hazırlayacak ilgi ve teveccühten kaçınmak şarttır. İzzet, şeref ve itibar sadece Allah’a, Resul’üne ve müminlere ait olduğu halde; münafıkların kof ve yaldızlı varlıkları önünde küçülüp onları efendi, sayın denilecek saygın mevkie getirenler, onları sevenler, beraber olanlar o zümreye dâhil olanlardır. Kişi sevdiği ile beraberdir. Hakkın kapısını tutan ve milleti hakka çağıran Millî Görüş kadrolarının temel görevlerinden birisi de, ABD ve Siyonizm işbirlikçisi münafık kadroların ipliğini pazara çıkarmaktır. Bu o kadar kolay bir görev de değildir. Bu mücadele için farklı birikimlere ve tarih şuuruna ihtiyaç vardır. Münafıkların tek korkuları, maskelerinin düşmesi ve hileli oyunun iç yüzünün anlaşılmasıdır. Millî Görüşçüler, bu ikiyüzlülük maskesini düşürebildikleri oranda, bu aziz millete karşı sorumluluklarını eda etmiş olacaklardır. Çünkü Yahudi tiyatrosunda İslam piyesi oynayanların maskesinin düşmesi, gerçeğin ortaya çıkmasını sağlayacaktır. Ve Müslümanlar; üç buçuk münafığın oyuncağı olmaya devam eden körler ve avanaklar topluluğu olamazlar. Selam hidayete tabi olanlara…