Gazeteci Ruşen Çakır’ın bir değerlendirmesi sırasında Mehmet Akif Ersoy’un eserine atıf yaparken “Mehmet Akif Ersoy’un sefahatı vardı” ifadesini kullanması, edebiyat ve fikir çevrelerinde tepkiyle karşılandı. Söz konusu ifadede geçen kelimenin yanlış kullanımı, anlam bakımından ciddi bir fark doğurması sebebiyle eleştirilerin odağı oldu.
"SAFAHAT" OLDU "SEFAHAT"
Canlı yayında bir konuyu değerlendirirken edebi bir benzetme yapmaya çalışan Çakır, baltayı taşa vurdu. Çakır, cümlesinde Mehmet Akif Ersoy'un Sefahat'ı vardı, onun gibi bir şey mi yaşıyorlardı acaba?" ifadesini kullandı. Oysa Mehmet Akif'in, bir ömrün çilesini, milletin ızdırabını ve İslam davasını ilmek ilmek işlediği o muazzam eserinin adı "Sefahat" değil, "Safahat"tı.
Mehmet Akif Ersoy’un meşhur eserinin adı Safahat olarak biliniyor. Safahat kelimesi, “safhalar”, yani dönemler ve hayat kesitleri anlamına gelirken; “sefahat” kelimesi ise zevk ve eğlenceye düşkünlük anlamı taşıyor. Bu iki kelime anlam bakımından birbirinden tamamen farklı.

YAPILAN HATA TARTIŞMALARA NEDEN OLDU
Çakır’ın canlı yayında kullandığı ifadeler sonrasında çok sayıda akademisyen, yazar ve sosyal medya kullanıcısı, Mehmet Akif Ersoy’un şahsiyeti ve fikri mirasının bu tür bir kelime hatasıyla anılmasının doğru olmadığını dile getirdi. Tepkilerde, Milli Mücadele’nin manevi mimarlarından biri olan Ersoy’un hayatının ve eserlerinin “sefahat” kavramıyla yan yana getirilemeyeceği vurgulandı.
SOSYAL MEDYA'DAN TEPKİLER GELDİ
Görüntülerin yayılmasıyla birlikte sosyal medyada tepkiler çığ gibi büyüdü. Vatandaşlar, ''Milli Şair'in kitabının adını dahi bilmiyor", "Sefahat içinde yaşayanlar, Akif'in Safahat'ını anlayamaz" şeklinde yorumlarla tepkilerini dile getirdi. Tartışmalar sürerken, Ruşen Çakır’dan konuya ilişkin yeni bir açıklama gelmedi.




