İSLAM dini Müslümanları tehlikelerden korunmaya çağırır

ve korunma çarelerini ve yollarını bildirir. Bu tehlikelerden otuz üçünün

listesini aşağıda sunuyorum. Mufassal=ayrıntılı bilgi edinmek isteyenler İHYAU

ULÛMİ D-DİN gibi muteber kitaplara müracaat edebilir.

BİRİNCİ tehlike itikadın bozulmasıdır. Her Müslümanın

inançla ilgili bilgilerinin Kur ana, Sünnete, Büyük Cemaate=Sevad-ı Âzam uygun

olması lazımdır. İnancında Tevhid ve Tenzihe aykırı bid atler, sapıklıklar,

bozukluklar olan kimsenin imanı ve ebedî saadeti tehlikeye düşer. Her Müslüman

tashih-i itikad etmelidir. Ehl-i Sünnet Müslümanlarının iki imamı=din önderi vardır.

Bunlar İmamı Eş arî ve İmamı Mâturidî dir.

İKİNCİ tehlike, beş vakit namazın zayi

edilme=yitirilmesidir. Beş vakit namaz kılmamak, kılıyorken terk etmek, bir

Müslümanın kendine yapacağı büyük kötülüklerdendir.

ÜÇÜNCÜ tehlike, verilmesi farz-ı ayn olan zekatı ya hiç

vermemek, yahut Kur ana, Sünnete ve Şeriata uygun şekilde vermeyip zekat

borcundan kurtulmamaktır. (Zekat dernek, vakıf, cemaat, tarikat, cami derneği

gibi tüzel kişilere verilmez. Kur anda açıkça zikr edilen sekiz sınıf Müslümana

temlik suretiyle verilir.) Kur ana, Sünnete, Şeriata, fıkha aykırı olarak zekat

toplayanlar kendilerini ateşli bir tehlikeye atmış olurlar. Bunlara zekat

kaptıranlar da zekatlarını doğru dürüst ve yerli yerinde vermemiş olur.

DÖRDÜNCÜSÜ: Hür ve mukim Müslüman erkeklerin farz

namazlarını devamlı olarak tek başına kılmaları ve cemaati terk etmeleri de

helak edici büyük tehlikelerdendir.

BEŞİNCİSİ: Bütün ibadetlerde ve Allah ile olan işlerde

ihlası bozmak en büyük tehlikedir. Çünkü Hak Teala hazretleri ihlassız ibadetleri

kabul etmez.

ALTINCISI: Adaleti terk etmek çok büyük bir tehlikedir.

Allah adaleti emr etmiş, zulmü yasaklamıştır. Kendisinin, babasaının,

kardeşinin, aşiretinin aleyhinde de olsa adaletten şaşmayacaksın. Böyle

yapmazsan kendini ateşe atar yakarsın.

YEDİNCİSİ: Bir Müslümanın Ümmet birliğinden ayrılması,

tefrika yollarına sapması, cemaat ve parça militanlığı, holiganlığı ve

fanatizmi sergilemesi kendisine yapabileceği büyük kötülüklerdendir.

SEKİZİNCİSİ: Ehliyetli ve liyakatli bir İmam-ı Kebire

biat etmiş olmamak büyük bir tehlikedir.

DOKUZUNCUSU: Tağutları, Deccalları, Kezzabları, din

yıkıcılarını sevmek çok büyük bir tehlikedir. Kafirleri ve müşrikleri sevmek,

hubb-i fillah ve buğz-i fillah prensibine aykırıdır. Bunların sevgisi insanı

yakar.

ONUNCUSU: Nefs-i emmâresinin isteklerini yerine getirmek

büyük bir tehlikedir. Çünkü o günahlar, fuhşiyyat, azgınlıklar ve çeşitli

şehvetlere uymak konusunda çok emr edicidir. Nefs-i emmâresine muhalefet etmek,

onu dizginlemeye çalışmak farzdır. Bu farzı yerine getirmeyenler dünyada ve

âhirete büyük felaketlere uğrar.

ON BİRİNCİSİ: Müslümanın dil afetlerin korunmaması,

diline hakim olmaması onun için çok büyük bir tehlikedir. Gıybet, yalan,

iftira, nemime, tecessüs (gizli günah ve ayıpları araştırma) hep birer büyük

tehlikedir.

ON İKİNCİSİ: İmana, İslama, mukaddesata, kutsal değerlere

yapılan saldırılara karşı savunma yapmamak, azgın ve agresif kafirleri yasal

sınırlar içinde red, cerh, protesto ve tekzib etmemek büyük bir tehlikedir.

ON ÜÇÜNCÜSÜ: Allahın kendilerine ihsan ve nasip ettiği

nimetleri, gelirleri, imkanları israf edenler kendilerini büyük bir tehlikeye

atmış olurlar. Kur an müsrifler için onlar şeytanın kardeşleridir buyuruyor.

Şeytanın kardeşi olmaktan büyük tehlike olur mu

ON DÖRDÜNCÜSÜ: Nefsiyle büyük cihad, küffar ile küçük

cihad yapmamak da kendini tehlikeye atmaktır.

ON BEŞİNCİSİ: Öğrenilmesi erkek kadın her Müslümana farz

olan ilmihalini öğrenmemek kendini tehlikeye atmaktır.

ON ALTINCISI: Haram gelirler etmek, bunlarla

zenginleşmek, haram yemek de büyük tehlikedir.

ON YEDİNCİSİ: Şüpheli şeylerden uzak durmayanlar da

kendilerini tehlikeye atmış olur.

ON SEKİZİNCİSİ: İslam düşmanı kâfirleri, müşrikleri,

münafıkları dost ve velî edinmek çok büyük bir tehlikedir.

ON DOKUZUNCUSU: Riba Kur anla, Sünnetle, icmâ ile kesin

olarak haramdır ve Müslümanların kendi aralarında riba muameleleri yapmaları

açık bir büyük günah, isyan ve tuğyandır. Ribanın yetmiş çeşidi vardır. En

hafifi anasıyla zina etmek kadar günahtır. Faizli kredi almak ribadır.

Ribaya=faize bulaşanlar kendilerini çok büyük bir tehlikeye atmış olurlar.

YİRMİNCİSİ: Saçı bitmedik yetimlerin, fakir halkın

haklarını yemektir. Devletin ve belediyelerin bütçelerinde yetimlerin,

fakirlerin, ezilenlerin hakları vardır. Bu bütçeleri israf edenler, zimmetlerine

geçirenler, yerli yerinde dikkatle harcamayanlar, ihalelere fesat

karıştıranlar, haram rantlara ve komisyonlara bulaşanlar kendilerini büyük

tehlikeye ateşe atmış olur.

YİRMİ BİRİNCİSİ: Müslüman bir anne babanın çocuklarına

İslamı, İmanı, ilmihalini öğretmemesi veya öğrettirmemesi çok büyük bir

tehlikedir. Dinini doğru öğrenememiş evlatları ileride kendilerinden davacı

olacaktır.

YİRMİ İKİNCİSİ: İslama, Kur ana, Şeriata aykırı zalim

düzen ve sistemleri beğenmek, onları iyi görmek de büyük bir tehlikedir.

YİRMİ ÜÇÜNCÜSÜ: Gerçek ulema, gerçek fukaha, gerçek

şeyhler ve mürşidler elbette saygıya ve sevgiye layık muhterem kimselerdir ama

onları erbab haline getirmek ve putlaştırmak büyük ve yakıcı bir tehlikedir.

YİRMİ DÖRDÜNCÜSÜ: Mü minler birbirlerini sevmek ve

desteklemekle emr olunmuşlardır. Mü minin mü min kardeşine düşmanlık etmesi,

onun kuyusunu kazması, gıybetini yapması büyük tehlikedir.

YİRMİ BEŞİNCİSİ: Dalkavukluk, yağcılık, yalakalık,

meddahlık yapmak, zalim ve fasıkları övmek de büyük tehlikelerdendir.

YİRMİ ALTINCISI: Hanımlarının, çoluk çocuğunun, velisi

olduğu kimselerin iffetlerini ve namuslarını korumamak, onlara şeytanî bir

hürriyet vermek de büyük tehlikelerdendir.

YİRMİ YEDİNCİSİ: Cuma ezanı okununca alış verişe,

ticarete son vermemek; dükkanını, bürosunu, işyerini kapatmamak da büyük

tehlikedir.

YİRMİ SEKİZİNCİSİ: İslama, Kur ana, Sünnete, Şeriata

aykırı olarak ırkçılık yapmak büyük ve yakıcı bir tehlikedir.

YİRMİ DOKUZUNCUSU: Cahillik büyük tehlikedir. Müslümanın

her yeni günü ilim, irfan, bilgi, kültür, hayır hasenat bakımından bir

öncekinden daha ileri olmalıdır. Peygamber Efendimiz (Salat ve selam olsun ona)

İki günü birbirine eşit olan zarardadır buyurmuşlardır.

OTUZUNCUSU: Bilhassa dinî konularda gaflet çok büyük bir

tehlikedir ve helake yol açar.

OTUZ BİRİNCİSİ: Müslümanın düyvevileşmesi, laikleşmesi,

sekülerleşmesi çok ama çok büyük bir tehlike olup imanın sönmesine ve ebedî

hasarete yol açabilir.

OTUZ İKİNCİSİ: İnsanların gizli ayıp, günah ve

noksanlarını araştırmak ve onları teşhir etmek de büyük günahtır.

OTUZ ÜÇÜNCÜSÜ: Emr-i maruf ve nehy-i münker farzını

(fiilen, lisanen ve kalben yapılır) terk ve tatil etmek büyük bir günah ve

tehlikedir.

(İkinci yazı)

Vazifelerini Yapmayan          Ehl-i

Sünnet Hocaları

İLMİ, irfanı, kalemi olduğu halde Ehl-i Sünnet ve Cemaati

savunmayan; bid atdçilerin yanlış ve sapık inanç, görüş ve fikirlerini

çürütmeyen; yeterli din eğitimi ve kültürü almamış Sünnî halkı ve gençliği

aydınlatmayan, uyarmayan, bilgilendirmeyen; tek kelime ile üzerlerine vâcib

olan irşad ve tenvir vazifesini eda etmeyen bütün kalbur üstü şahsiyetleri,

hocaları kınıyorum. Bu kınamam kesinlikle bir saygısızlık ve küstahlık olarak

algılanmamalıdır. Böyle bir kınamayı yapmak benim için bir vecibe ve vazifedir.

İlimlerine hürmet ederim ama olumlu olarak da (isim vermemek şartıyla) tenkit

ederim.

Sünnî hocaların bir kısmı susarken şu bazı azgın

bid atçilere bakınız. Geee gündüz büyük bir hırsla, dehşet verici bir azimle

Ehl-i Sünneti yıkmak için nasıl gayret gösteriyorlar. Kur anı kendi re y ve

hevalarıyla yorumlamaya kalkışarak İslamın temelini dinamitliyorlar Sünneti ya

inkar ederek yahut hafife alarak dinimizin ikinci ana kaynağını gözden

düşürmeye çalışıyorlar. Kimisi, taqiyye ve kitman yaparak sinsince Mutezile

mezhebini yaymaya çalışıyor. Kimisi kaderi inkar ediyor, kimisi şefaati

İslamda başörtülü tesettür yoktur diyecek kadar çıldırmışları var. Saçma sapan

bâtıl ictihadlar yapıyor, abuk sabuk fetvalar veriyorlar. Bunların kimisinin

imamı Pakistanlı merdut=reddedilmiş ve matrud=kovulmuş Fazlurrahman, kimisinin

önderi Farmason Afganîdir.

Ülkemizde bunca icazetli ulema ve fukaha, Sünnî

ilahiyatçı varken, bunların yüzde kaçı gerektiği gibi Ehl-i Sünnet müdafaası

yapmaktadır

Vazifelerini yapan hocalara ve düzgün ilahiyatçılara elbette

teşekkür eder, ellerinden öperim ama vazifelerini yapmayanlara de teessüf

ediyorum.

Ehl-i Sünnet düşmanı bid atçilerin, reformcuların,

modernistlerin bir kısmı Ümmet birliğini yıktılar, Ehl-i Tevhidi bin çeşit

fırkaya, hizbe, cemaate, parçaya ayırdılar ve ortaya korkunç bir İslam

Protestanlığı manzarası ve mozaiği çıkardılar.

Diyanet bünyesindeki Ehl-i Sünnet hocaları ve yine Ehl-i

Sünnet hademe-i hayratı tenzih ederim ama Türkiyede din işlerini idare ve

tanzim eden bu dairenin kadrolarının bir kısmının da bid atçilerin ve Ehl-i

Sünnet düşmanlarının eline geçtiği gerçeğini de göz ardı edemem.

Ümmet birliği ve teşkilatı elden gidince camiler bilhassa

sabah namazlarında boş kaldı. Milyonlarca Sünnî Müslümanın Sünnîliği lafta

kaldı. Özet olarak da olsa ilmihalini doğru dürüst bilen kaç Müslüman çıkar

Ehl-i Sünnet düşmanı bid atçiler, cuma ezanı okununca

dükkanların, işyerlerin, atölyelerin ve büroların kapatılıp herkesin camiye

gitmesi gerektiğini halka söylemiyor. Peki, Ehl-i Sünnet hocaları niçin bu konuda

ehl-i bid at gibi sessiz kalıyor. Eskiden belki suç olurdu ama bugün

elhamdülillah oldukça hürriyet var. Öyleyse niçin susuyoruz Ehl-i bid at

tahribatını, sapıklık propagandasını, genellikle para ve maddî menfaat

mukabilinde yapıyor Ehl-i Sünnet hocalarının aydınlatma, uyarma,

bilgilendirme, red ve cerh, müdafaa hizmetlerini rızaen lillah parasız, telif

ücreti istemeksizin yapmaları gerekmez mi

Üç aylar başladı. Kısa bir müddet sonra Ramazan gelecek.

Bu mübarek ve feyizli ayda on milyonlarca Müslüman kardeşimizi dinî konularda

doğru bilgilendirmek için ne gibi faydalı ve lüzumlu risaleler hazırlayıp,

bedava dağıtılmak üzere milyonlarca nüsha bastırdık

Şeriatî isimli İranlı bir yazar, İslam Şinasi unvanlı

kitabında (Türkçeye çevrilmiştir) Allah gerçek bir Janustur diyerek, kemal

sıfatlarla sıfatlı ve noksan sıfatlardan münezzeh Hak Teala hazretlerini iki

çehreli bir Roma putuna benzetti (teşbih etti). Nice Şiî hocanın bile

reddettiği bu çok bozuk, çok bâtıl inancı bizim Ehl-i Sünnet hocalarımız niçin tenkit

etmiyor, bu konuda niçin makaleler ve risaleler kaleme almıyor

Müslümanlara çok önemli bir gerçeği hatırlatmak

istiyorum: Türkiyede Ehl-i Sünnet İslamlığı dominant=hâkim kültürdür. Bu

topraklarda Ehl-i Sünnet darbelenip zayıflatılırsa ne İslam kalır, ne devlet,

ne millet.

Bendenizi mezhepçilikle suçlayan Ehl-i Sünnet düşmanları,

Türkiyede dini çökerttiklerini biliyorlar mı Biliyorlarsa haindirler,

bilmiyorlarsa gafil.

01.06.2013