Leman dergisinin yayınladığı karikatür, ifade özgürlüğü sınırlarını aşarak inançlara yönelik açık bir saldırıya dönüşmüştür.

Leman dergisinin 26 Haziran 2025 tarihli sayısında yayımlanan karikatür, milyonlarca Müslümanın kalbinde derin bir yaraya sebep olmuştur. Bu hadsizliğin “ifade özgürlüğü” kisvesi altında meşrulaştırılmaya çalışılması, yalnızca inanç sahiplerini değil, sağduyulu her bireyi rahatsız etmelidir.

Hiçbir özgürlük; bir inancın kutsalına, özellikle de Peygamber Efendimiz (sav)’e yönelik alaycı, çirkin ve tahrik edici bir dili haklı gösteremez. Zira ifade özgürlüğü, başkalarının temel hak ve özgürlüklerini ihlal etme yetkisi vermez. Hele ki toplumun büyük çoğunluğunun ortak değerlerini hedef alarak yapılan bir yayıncılığın, ne mizahla ne de sanatla açıklanabilir bir yönü yoktur.

Bu tür yayınlar, sadece dini değerlere saldırmakla kalmaz; aynı zamanda toplumsal barışı ve birlikte yaşama iradesini de hedef alır. Herhangi bir dine, inanca ya da etnik gruba yönelik bu tür sistematik ve kışkırtıcı dil, özgürlük değil, düpedüz ayrımcılık ve nefret söylemidir. Bazı Avrupa ülkelerin de yıllar önce başlayan bu tür provokasyonların, Avrupa sokaklarında nasıl derin kutuplaşmalar doğurduğu ortadayken; Türkiye’de benzer bir çizgide yürünmesi asla kabul edilemez.

Bu tür yayınlar, toplumsal barışı tehdit ederken, inançlara yönelik saldırılar karşısında sessiz kalmak da kabul edilemez; herkesin bu saygısızlığa karşı durması şarttır.

Nitekim kamuoyundan gelen tepkiler üzerine Adalet Bakanlığı konuyla ilgili inceleme başlatmış, Leman dergisinde yer alan karikatürle ilgili soruşturma açılmıştır. Bu adım, geç de olsa kamu vicdanının sesine kulak verilmiş olması açısından önemlidir. Ancak bu tür olaylar tekrar etmemeli; mizah kisvesi altında kutsallarımıza uzanan eller cezasız kalmamalıdır.

Peygamber Efendimizin karikatürize edilmesi ya da herhangi bir görsel temsille aşağılanmaya çalışılması, sadece İslam dünyasının değil, insanlık onurunun da ayaklar altına alınmasıdır. İnançlı insanlar olarak tepkimizi elbette hukukun ve aklın çizdiği sınırlar içinde göstermekle yükümlüyüz; ancak susmak, bu aleni saygısızlığa ortak olmak anlamına gelir. Bu nedenle tepkimiz mutlaka meşru zeminlerde ve sağduyulu bir şekilde ortaya konmalıdır.

Leman dergisine ve benzeri yayınlara buradan açıkça sesleniyoruz: İnançlara saldırmak cesaret değil, kolaycılıktır. Sözde özgürlük adına, başkalarının değerlerini hiçe saymak; ancak zayıf akılların ve yetersiz vicdanların işidir.

Son olarak çağrımız, yetkili makamlara ve basın meslek kuruluşlarınadır: İnançlara yönelik hakaretin “eleştiri” ya da “mizah” adı altında meşrulaştırılmasına daha fazla göz yumulmamalıdır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda da açıkça belirtildiği üzere, düşünce özgürlüğü başkalarının haklarına ve kamu düzenine aykırı olamaz. Toplumun büyük kesimini rencide eden bu tür yayınlara karşı yasal adımlar atılmalı, sınırları belli olmayan özgürlüklerin nasıl bir anarşiye dönüştüğü hep birlikte görülmelidir.

Saygı, özgürlüğün teminatıdır.

Ve kimsenin kutsalı, bir başkasının karikatürü olmamalıdır.