Birçok nedenden dolayı aslında pek de hazzetmediğim Habertürkten Murat Bardakçı diyor ki; "TBMMye bağlı olan Millî Saraylar Dairesinin bütçesi diğer devlet kuruluşlarına göre geniş, kadroları da özel kanuna tâbi idi ve burada görev yapanların maaşları, sıradan devlet memurunun aylığının üzerindeydi. İşin içine yüksek aylığın yanısıra lojman kolaylığı da girince, Millî Saraylar Dairesi bazı milletvekillerinin seçmenlerine, yöneticilerin de akraba ve taallûkatına iş temin merkezi oldu.

Seçim kazanamayan, yani halk tarafından bir daha Meclise girmelerine izin verilmeyen bazı sabık milletvekilleri, Dolmabahçe Sarayının denize nâzır mükellef odalarında bir ara "danışman" olarak tarih, sanat tarihi ve saray hayatı konularındaki geniş mâlûmatları ile memleketi irşâd buyurdular! Derken, onların yerini emekliliklerini bekleyen Millî Sarayların eski bürokratları aldı; aynı odalar bu defa onlara verildi, şimdi haftada bir veya iki gün tenezzül buyurup sarayı şereflendiriyorlar. Ama, yılların bürokratı olan bu zevâta Ankarada, yani Mecliste her nedense faal vazifeler verilmiyor ve Dolmabahçede emeklilikleri için gün dolduruyorlar!"

Gerçekten böyle mi

Örneğin bir devlet memuru 1.500 lira alırken TBMMye bağlı Milli Saraylar Daire Başkanlığına tayin edildiğinde maaşı otomatik olarak 4.500 liraya yükseliyor mu Üstüne üstlük bir ay tek bir ay çift maaş alıyor mu

Bilemiyorum..

Eğer böyleyse devlette üst makamlarda tanıdığı olmayan ama gerçekte o makamın ehli olan memurların ne suçu kabahati var

Milli Saraylar Dairesinde memur olmak için kimlerin referans olması gerekiyor

Milli Saraylarla alakalı bana gelen bir duyumu da burada aktarmak isterim;

Bir Başbakan Yardımcısının ilgili olduğu Genel Müdürün çok yakın akrabası Milli Saraylar Dairesinde işe başladı mı Ne zaman kimin tavassutu ile işe alındı Bu kişi şu anda ne kadar maaş alıyor

Bu haberlerin basında yankılanmasının ardından bir zamanlar devlette çalışmış bir dostum aradı. Diyor ki, "Hakkaten bunun sorumlusu kim acaba Yaklaşık 10 yıldır Ak Partinin belirlediği Meclis Başkanları (Bülent Arınç, M. Ali Şahin, Köksal Toptan, Cemil Çiçek) dönemine mi ait bu kepazelik, yoksa önceki süreçlerden beri gelen bir süreç mi Yazık günah... Memleket çocukları, Osmanlıcayı ana dili gibi bilip okusa bile buralarda iş kotaramazken, bunlar nasıl böyle vicdansızca iş buluyorlar ve adamlık  satıyorlar Hangi milletvekilleri ve akrabaları bunlar acaba Nepotizm ne zaman son bulacak acaba "

Vallahi ben de bilmiyorum..

Ama şunu biliyorum; ANAP başta olmak üzere DYP, SHP ve CHPyi haritadan silen işte bu kayırmacılık zihniyeti idi..

Yalovadaki rezalete ise hiç girmek istemem...

Nokta...

Millî Gazetemiz gün geçtikçe göz dolduruyor

Selamünaleyküm muhterem Adnan bey; Ben yıllardır Millî Görüş davasında nefer olabilmeyi başarmış bir ailenin ferdi olmaktan şeref duyuyorum. Ayrıca son seçimde Saadete verilen 554 bin oyun içinde olmanın bahtiyarlığını yaşıyorum. Yıllar yılı hep benim gazetem dediğim Millî Gazetemle hemhal olduk. Ve bununla da Rabbime hamd ediyorum. Hele sizin de makalenizde duyurduğunuz gibi gazetemizin son zamanlarda ivme kazanması bizlerin gözünü dolduruyor. Bundan dolayı öncelikle başta Mustafa Kurdaş ve ekibine teşekkürlerimi bir borç biliyorum. Hiç şüphe yok ki, en gür seda İslamın olacaktır. Bundan en ufak bir şüphemiz yoktur. Sizlere çalışma hayatınızda başarılar diliyorum. Rabbim kaleminizin tesirini yüreklerde halketsin inşallah. Saygı ve hürmetlerimle... Rabbim sizlere iki cihan saadeti versin inşallah. (ŞAMİL AYHAN)

Ak Parti milletvekili hangi bürokratı fırçaladı

Son yazımda, "Gelecek yazımda (çarşambaya) iki farklı ilden iki farklı yerel habere yer vereceğim.

Haberin birini üzücü diğerini tuhaf karşılayacaksınız.." demiştim.

Sözüm söz...

İlk haber, Eskişehirin Anadolu Gazetesinden.. Ömer Duru kaleme almış;

"Ülker Can kime kızdı

Bir yandan 30 Ağustos... Bir yandan  Ramazan Bayramı ve bir yandan da  2 Eylül derken, Eskişehirde kutlamalar ardı ardına gelip geçti. Bir okurumuz anlattı. Yanılmıyorsak, 2 Eylül Eskişehirin kurtuluş günü törenlerinde  yaşanmış. Kutlamalar sırasında AKPnin milletvekili Ülker Can bir bürokratı yanına çağırarak,  "Ben seni telefonla iki kez aradığım halde geri dönmedin. Unutma karşında bir milletvekili var. Törenden sonra derhal beni arayacak ve söylediğim konularda bilgi vereceksin." diye sert biçimde konuşmuş. Bu konuşmayı dinleyen okurumuz ve aynı zamanda bir dairenin müdürü olan kişi şöyle dedi:

"Ülker Canla tanışmışlığım yok. Ama bu davranışını kendisine yakıştıramadım. Azarladığı bürokrata baktım kıpkırmızı oldu. Ne söyleyeceğini şaşırdı... Bir bürokratı tören sırasında azarlamak yanlış değil mi "

Elbette yanlış. Konu neydi bilemiyoruz. Okurumuz Ülker Canın azarlayarak  konuştuğu bürokratın adını da verdi. Ama yazmaya gerek duymuyoruz.  Gördüğünüz gibi, en küçük konular bile vatandaşın gözünden kaçmıyor...  Onun için de vekillerimiz dikkatli olup, özel işlerle, resmi işleri ayırırlarsa iyi olur değil mi ."

Diğer yerel haber ise Erzincandan...

İlk aşkım diyebileceğim Erzincanın günlük gazetesi Doğuyu ziyarete gittim, Ramazan Bayramında...

Ne kadar üzüldüğümü anlatamam...

Gazete ortadan ikiye ayrılmış...

Gazetenin ortaklarından eski belediye Başkanı Mehmet Buyruk Doğudan ayrılarak ayrı bir yapılanmaya gitmiş, bir günlük gazete de o çıkarıyor...

Birleşerek büyüyeceğimize, ayrılarak neden güç kaybediyoruz acaba