Necmeddin Erbakan bağımsız olarak adaylığını koyduğu Konya'da büyük heyecan vardı. Konya yakını vilâyetlerden, kazalardan ve köylerden insanlar akın akın Konya'ya geliyordu.
Ankara ile Konya yolu arasında tıklım tıklım, mahşeri bir kalabalık vardı. Konya'nın meydanları insan seli olmuştu.
Bir bayram sevinci yaşanıyor, birbirini tanımayan insanlar tanışıyor, kucaklaşırken marşlar, sloganlar yeri göğü inletiyordu. Yeni bir dönemin başlangıcıydı bu.
“İmanlı Türkiye!..”
“Mücahit Erbakan!.. Mücahit Erbakan!..”
Nidâları, binlerce kişinin ağzından dökülüyordu. Konya Erbakan'ı bağrına basmış, sevmiş ve sahip çıkmıştı. Erbakan konuşma alanına 1968 model siyah Cheurolet'le gelince, ay yıldızlı bayraklar dalgalandı, Konya halkı bir kahramanı karşılar gibi ayaklandı.
Erbakan'ın içinde bulunduğu otomobili havaya kaldırıp, sevinçlerinden gözyaşı döküyorlardı.
Ak sakallı ihtiyarlar bile Erbakan'a sarılmak, kucaklaşmak ve elini öpmek için yarışıyordu.
Bu manzara çok etkileyici ve coşturucuydu. Herkes bir ağızdan haykırıyordu.
“Memurların masasına
Solcuların kafasına
Masonların locasına
Hak yol İslâm yazacağız!..”
Erbakan zorla gelebildiği kürsüye çıkıp selâm verdiğinde ağlayanlar, feryat edenler çoktu. Üzerine basa basa, başlarını dik tutarak, göğüslerini kabartarak: “Ve Aleyküm Selâm” diye karşılık verdiler Erbakan'a.
Millet böyle bir manzaranın hasretiyle yanıp tutuşmuştu. Yıllar boyu, kaynak aramış, duygularına hitap edecek bir kahraman beklemişti.
Erbakan o gün Türkiye'nin içinde bulunduğu durumu, inançlı insanlara nasıl baskı yapıldığını, artık bu memleketin gerçek evlâtlarının da bir şeyler yapması gerektiğini anlatarak dört buçuk saat konuştu ama Konyalılara dört buçuk dakika gibi gelmişti.
Seçimde Konyalılar Erbakan'a oylarıyla da sevgilerini fazlasıyla gösterdiler. Üç milletvekiline yetecek kadar oy verdiler. Milletvekili seçilen Erbakan'ı kurbanlar keserek, “Allah yardımcın olsun” diye dua ederek Ankara'ya uğurladılar.
Erbakan’lı siyaset başlıyor
Üç milletvekiline yetecek kadar oy alarak Konya’dan bağımsız milletvekili seçilen Erbakan'la birlikte müstakil adaylar grubu bu seçimde 13 milletvekili kazanmış, Adalet Partisi 256, CHP 143, Cumhuriyetçi Güven Partisi 13, Birlik Partisi 8, Millet Partisi 6, Yeni Türkiye Partisi 6, Milliyetçi Hareket Partisi 1 milletvekili çıkarmıştı.
Necmeddin Erbakan, AP Isparta Milletvekili Hüsamettin Akmumcu ile sıkı fıkı dosttu. Hüseyin Abbas da Erbakan'ın yakın dostuydu. Erbakan pek çok değerli insanlarla dostluk kuruyor ve ilişkilerini geliştiriyordu.
Diyarbakır Bağımsız Milletvekili Hasan Değer, MP İstanbul Milletvekili İbrahim Elmalı, MP Yozgat Milletvekili İsmet Kapısız, Bağımsız Muş Milletvekili Kasım Emre, Yeni Türkiye Partisi Adıyaman Milletvekili Süleyman Arif Emre, MP Genel İdare Kurulu Üyesi Ahmet Reyhanlı, MP Genel Sekreteri Fehmi Cumalıoğlu, MHP eski milletvekillerinden İsmail Hakkı Yılanlıoğlu, Devlet eski Bakanı Mehmet Altınsoy ve Necmettin Erbakan ev toplantılarında buluşup istişare ettiler.
Derken Fehmi Cumalıoğlu MP'den istifa etti. Bu toplantılar sonucunda kamuoyunda Erbakan'ın bir parti kuracağı söylentileri yayıldı. Erbakan'ın kuracağı partinin halk tarafından büyük ilgi görmesinden çekinen Adalet Partisi bir kaç kişiyi görevlendirerek, Erbakan'ın kuracağını tahmin ettiği bir parti ismiyle parti kurdular. Kurdukları bu partiye İmanlı Büyük Türkiye Partisi adını verdiler.
Bu partide Erbakan olmayacaktı ama Erbakan adına oy istenecekti. Ama Erbakan daha kuracağı partinin adını bile bilmediğini söyleyince, bu oyun ortaya çıktı. Erbakan gerçekten de parti kuracaktı ama bunu açıklayacağı basın toplantısına kadar ismini henüz bulmamıştı.
Necip Fazıl Kısakürek, Mehmet Zahit Kotku Efendi, Bayburtlu Paşa Dede Efendi başta olmak üzere birçok kişiyle yeni kurulacak parti konusunda görüşüldü, fikirler alındı. Yeni parti için 150 kişilik istişare listesi çıkarılmıştı. Necip Fazıl Kısakürek, bu sayıyı çok bularak 35'e indirdi. Necmettin Erbakan yapılan oylamada 34 oy alarak Genel Başkan seçildi. Geri kalan bir oy ise Erbakan'ındı. Erbakan oyunu Ahmet Tevfik Paksu'ya vermişti.
Erbakan basın toplantısını yapacağı salona gelmiş olmasına rağmen isim tespit edilmemişti. Sadece yeni bir parti için yola çıktıklarını duyuracaklardı.
Milli Nizam Partisi adını Eşref Edip koyuyor
26 Ocak 1970’de toplantı salonunu dolduran heyecan dolu kalabalık Bediüzzaman Said Nursi ve Mehmet Akif Ersoy’un yakın dostu gazeteci Üstâd Eşref Edip'i bekliyorlardı. O da geç kalmış, bir türlü gelememişti. Geldiğinde Eşref Edip'i, kurulacak partinin basın müşaviri yazar Mustafa Yazgan karşıladı. Mustafa Yazgan, Eşref Edip'in elini öptü.
“Mustafa basın toplantısı başladı mı?..” diye sordu Eşref Edip.
“Yok hocam,” dedi Mustafa Yazgan. “Necmettin Bey içerdeler.”
Eşref Edip Genel Başkanlık odasına gelince herkes ayağa kalktı. “Buyurun üstâdım, hoş geldiniz.”
Erbakan elini öptü. Ahmet Tevfik Paksu yerini verdi.
“Partinin adını koydunuz mu?..” diye sordu Eşref Edip.
Kimse cevap vermeyince sevindi ve heyecanla konuşmaya başladı.
“Millî Nizam Partisi!..” dedi. “Nasıl buldunuz?..” diye sordu. “Uykularımı yitirdim bu yaşta.”
Sağ elini yukarıya kaldırdı. Şehadet parmağını uzattı. “Sembolümüz de işte bu!.. Şehadet parmağı havada, sağ el.”
Herkes hep birlikte Eşref Edip'in heyecanına kapıldı ve partinin ismi ile amblemi o şekilde ortaya çıktı. Artık partinin adı konulmuş, amblemi belirlenmişti.
Erbakan daha sonra, seksenden fazla çeşitli üniversitelere bağlı profesör, doktor, öğretim üyeleri ve teknokratlar tarafından hazırlanan Millî Nizam Partisi'nin programını açıkladı.
Prof. Dr. Necmettin Erbakan, Ahmet Tevfik Paksu, Av. Ali Haydar Aksay, Av. Süleyman Arif Emre, Av. Hasan Tahsin Armutcuoğlu, Ömer Çoktosun, Ekrem Ocaklı, Ömer Faruk Ergin, Prof. Dr. Saffet Solak, Hasan Aksay, Av. İsmail Müftüoğlu, Nail Sürel, Dr. Fehmi Cumalıoğlu, Müh. Hüsameddin Fadıloğlu, Bahaddin Çatıoğlu, Müh. Mehmed Safoğlu, Müh. Rıfat Boynukalın gibi isimlerin kurduğu Milli Nizam Partisi’ni mecliste Necmeddin Erbakan, Hüsamettin Akmumcu, Hüseyin Abbas temsil edecekti.
Yeni kurulan partinin açılışı muhteşem bir kalabalık eşliğinde yapıldı. Yurdun dört bir yanından insanlar Ankara'ya akın akın gelince yepyeni bir heyecan sarıp sarmalamıştı herkesi. Bir bayram sevinci yaşanıyordu. Ağlayanlar, baygınlık geçirenler vardı.
Açılış yapılacak koca salon bu mahşerî kalabalığı almamış, hınca hınç insan seli dışarıda kalmıştı. Ankara caddeleri insan seliydi, trafik durmuştu. Marşlar, ilahîler söyleniyor, Ankara inliyordu.
Necip Fazıl Kısakürek kürsüye çıkınca büyük bir uğultu koptu.
“Aziz gönüldaşlar, sevgili gönüldaşlar!..” diye konuşmaya başladı Necip Fazıl. “Anadolu hizası, üniforması, bölümleri, techizatı, mühimmatı, her şeyi tamam sadece başkomutanı eksik bir ordu halinde beklemekteydi.”
Konuşması sık sık alkışlarla kesiliyordu Necip Fazıl'ın.
“Bu parti size piyango daireleri gibi arazi, apartman, refah, mutluluk vaad etmiyor. Bu parti size çile vaad ediyor. Bize bu çileye katlanabilecekler gelsinler, çalışabilecekler gelsinler.”
Erbakan konuşmaya başlayınca, halk hareketlendi, bayraklar dalgalandı. Partinin kurucuları arasında Osmanlı padişahlarını sayan Erbakan, Fatih Sultan Mehmed’in İstanbul fethindeki şahlanışı, Yavuz Sultan Selim’in Çaldıran seferine gidişi gibi milli ruh ile çalışılması gerektiğini söylediğinde gençler, sakallı ihtiyarlar gözyaşlarını tutamıyorlardı.
Ankara Selim Sırrı Tarcan spor salonunda baştan aşağı yeşil renk hâkimdi. MNP 1. Olağan Kongre’de bambaşka bir dünyaya girmiş gibi hisseden partililer tekbir getirerek, "Yarabbi, Milli Nizam'ı evliyaların duasındaki idarenin bu memlekete gelmesine vesile kıl, amin. Yarabbi sen Milli Nizam'ın bütün milletimizin dünya ve ahiret bütün saadetine vesile kıl. amin" şeklinde Milli Nizam yemini ettiler.
Binlerce insan, memleketleri için, inançları için bir ağızdan söz verdiler. Ve karınca gibi herkes kendi bölgesinde çalıştı. Köy köy, dağ dağ dolaşıldı, çobanlara bile tebliğ yapıldı. Yepyeni bir hava esiyordu Türkiye'de. Bu parti öyle sahiplenildi ki, birden ülkenin her yerinde teşkilâtlar kurulup, tabelalar binalara asıldı. Anadolu insanı fevc fevc koşuyordu.
1950'lerde Demokrat Parti, 1960'larda da Adalet Partisi'nde örgütlenerek merkez sağ partiler içinde yer almayı tercih eden muhafazakârlar yeni parti kurarak siyaset arenasına giriş yapmışlardı.
Said Nursi ve Süleyman Efendi’nin talebeleri
Bu durum bazı çevreleri olduğu gibi, Nurcu ve Süleymancı gibi Adalet Partisi’ni destekleyen cemaatleri de ürkütmüştü. Süleymancıların lideri Kemal Kaçar, aynı zamanda 1969 seçimlerinde AP milletvekili olmuştu. Gerçi Süleymancıların, Nurcular gibi CHP’ye karşı DP ve devamı AP’yi bölmemek gibi bir misyonu yoktu. Çünkü cemaatin kurucusu Süleyman Efendi ve daha sonra yerine geçen damadı Kemal Kaçar, CHP döneminde yaşadıkları ağır eziyetlerin benzerini DP’nin son döneminde de yaşamışlardı.
Destekledikleri DP’nin İçişleri Bakanı Namık Gedik, cemaat ve tarikatlara nefes aldırmıyor, CHP’nin o yıllarda yaptığı sert muhalefetten çekinen Adnan Menderes, ona müdahale edemiyordu. Said Nursi ve Nurcular, Süleyman Efendi ve Süleymancılar, diğer cemaatler ve tarikatlar hapishanelere atılıyor, sürgünlere gönderiliyordu.
1957’de Bursa Ulucamii’nde Kütahya Tavşanlı’dan Akif Efendi adlı bir şahsın taraftarları kılıçla ortaya atılıp Süleyman Efendi’nin Mehdi olduğunu haykırdılar, müdahale edenlere de saldırdılar. Yakalandıkları vakit kendilerini Süleyman Efendi’nin gönderdiğini söylediler. Bu olay üzerine Süleyman Efendi, Kütahya Emniyet Müdürlüğü’nde işkenceli sorgunun ardından tutuklandı.
Süleyman Efendi, 69 yaşında olmasına rağmen 59 gün Kütahya hapishanesinde tutuldu. Kendisi, Kemal Kaçar ve içeride olan talebeleri ağır eziyetlere maruz kaldılar. Mahkemede Süleyman Efendi tarafından gönderildiklerini iddia eden kimseler, Süleyman Efendi’nin “hazirundan hangisi olduğu”nu bilemediler ve Hakim tarafından kovuldular. Süleyman Efendi 29 Ağustos’ta kefaletle serbest bırakıldı ve 8 Kasım’da beraat etti.
Süleyman Efendi’nin 1956’dan itibaren hükümetin Cezayir politikasını eleştirmesi ve bunu cami kürsülerine taşıması, Demokrat Parti iktidarıyla arasının açılmasına neden olmuştu. 1957 seçimlerinde Cumhuriyetçi Millet Partisi’ni desteklediler. Kemal Kaçar, Osman Bölükbaşı liderliğindeki CMP’nin Kütahya listesinden milletvekili adayı oldu. Ancak Bursa Ulucamii hadisesiyle Süleyman Efendi ile birlikte tutuklanınca seçime giremedi.
Kemal Kaçar, 1965’te Millet Partisi’nden, 1969’da da Adalet Partisi’nden Kütahya milletvekili seçildi. Yani daha önce DP’yi bırakıp, CMP’yi desteklemiş, 1965’te Millet Partisi’nden milletvekili olmuştu. 1969’da Adalet Partisi’nden milletvekili seçilince, Kemal Kaçar’ın lideri olduğu Süleymancıların her biri Adalet Partisi’nin militanı gibi faaliyet göstermeye başlamıştı. Toplumdan uzak, kapalı, dua ederken avuçları bitişik yapan, kadınlarını Hacca göndermeyen, Cuma namazlarını yurtlarda kılan, Süleyman Demirel için koşturan bu cemaate halk Süleyman Efendi’den çok Süleyman Demirel’in cemaati anlamında Süleymancılar adını takmıştı.
Ancak Milli Nizam Partisi kurulunca, cemaatten bu partiye yönelenlerin olması, Kemal Kaçar’ı tedirgin ediyordu. O yüzden Erbakan ve partisi MNP aleyhinde propagandalara girişildi. Ancak buna rağmen cemaatten bazıları, Adalet Partisi’nin de CHP’den çok farklı olmadığını, Süleyman Efendi yaşasaydı onun da Erbakan’a destek vereceğini iddia ediyordu.
Nurcular da benzer duygular içindeydi. Ağabeylerin bir kısmının Erbakan’ın partisine destek vermesi ve tabandan partiye yönelimin olması endişe verici boyuttaydı. Zübeyir Gündüzalp ve çevresi, merkezi bir kararın cemaate ulaşması için sadece meşveretlerin yeterli olmadığını, günlük bir gazete çıkarılması gerektiğini düşünmeye başladı. Yapılan görüşmeler sonucu bu karar alındı ve Bekir Berk’in adını Yeni Asya verdiği günlük gazete, Milli Nizam Partisi’nin kurulmasından bir ay sonra 21 Şubat 1970 tarihinde yayın hayatına başladı. Ancak, ağabeylerin bir kısmı buna da karşıydı.
Gelecek yazı:
Milli Görüş Tarihi-7
12 Mart muhtırasına doğru
Öğrenci olayları anarşiye dönüşüyor