Arayan Kemal Yönden…
Yıllardır -ve halen- Milli Görüş partilerinde önemli görevler üstlenmiş bir isim, Kemal Yönden.
Uzun yıllar İstanbul Fatih’te ikamet ettikten sonra şimdilerde Samsun’da mukim ve çalışmalarını burada sürdürüyor.
Önceki gün yayımlanan, “Necdet Nalbantoğlu’na rahmetle” başlıklı yazım üzerine görüş ve düşüncelerini aktardı, hatıralarını yâd etti. Sohbet ettik.
Ve hiç unutamadığı bir fotoğrafı da şu şekilde nakletti;
“Merhum Necdet Nalbantoğlu İstanbul Levent’te oturuyordu. Yaz aylarında da Armutlu’ya devre mülküne gelirdi. Fazla değil birkaç sene önceydi; Necdet Bey Armutlu’da olduğu zaman Yalova’da Saadet Partisi Divan Toplantısı gerçekleştirildi. Merhum Nalbantoğlu, sabah çok erkenden yola çıkarak Çınarcık’tan yine kendi emsal bir teşkilat mensubu ile birlikte bu Divan Toplantısı’na iştirak etti. İleri yaşına rağmen, merhum Nalbantoğlu’ndaki bu gayret ve azmi hepimiz takdir ettik.”
***
Kemal Bey, başından bu yana abonesi olduğu Milli Gazete’ye ilişkin hatıralarını da anlattı, telefonda;
“Bir gün Çınarcık’ta dostlarla muhabbet ediyoruz. O arada teşkilattan birisi bir cenazeden bahsetti. İsim de verdi. O isim konuşulunca bende şöyle bir sarsılma oldu; zira o ismi neredeyse 10 yıl öncesinden hatırlıyordum. Hem de Milli Gazete’deki bir haberden ya da yazıdan. Çınarcık’ta bir Allah (C.C.) dostuydu Rahmet-i Rahman’a kavuşan. Bunu şunun için anlattım, günler, haftalar, aylar, yıllar da geçse Milli Gazete’nin haberleri ve yazıları hiç eskimiyor.”
Kemal Yönden, benim de çok hoşuma giden bir cümle daha sarf etti;
“Milli Gazete’yi eline almayan ve dokunmayan vebaldedir…”
***
Kemal Yönden abimize, Allah’tan sağlık, afiyet ve uzun hayırlı bir ömür temenni ediyorum.
İHTİYAR DELİKANLI!
Yıllar önceydi. 1980’li yılların sonu…
Cuma Şahin’in (AGD-Adana) İstanbul’dan Adana’ya tayini çıktı. Ulu Camii’nin hemen karşısında 2. katta bulunan Refah Partisi il teşkilatına çıktı.
O zamanlar ilk önce karargâha uğranırdı ve “Ben falan yerden geldim” diye teşkilata teslim olmak şarttı. Ve yahut o anda uğrayamıyorsan, partinin önünden geçerken hemen yönünü karargâha dönüp tabelaya selam vermek, biat tazelemek gerekirdi.
Cuma Bey de karargâha teslim olmak için yukarı çıktı. Allah’ın (C.C.) selamını vererek içeri girdi. Gördüğü sahne son derece çarpıcıydı. Şöyleydi; ak saçlı, uzun beyaz sakallı, piri fani bir ihtiyar, (esasen delikanlı) yanındaki gazeteleri/Milli Gazete’leri katlıyor. Üzerine Adana’nın köylerinin muhtar adreslerini yazıyordu.
Cuma Şahin, bu sahneyi görünce, selam verdi ve sordu;
-“Ne yapıyorsun amca?”
-“Bak evladım, otur yanıma ve bana yardım et! Bu, Millî Gazete’mizdir. Başlıca özelliği, 10 yıl da geçse haberleri bayatlamaz! Ve de davasından asla ve kat’a taviz vermez. Yere atılmaz. İnsanın ruhunu temizler. Onun için elimizde olan Millî Gazete’leri köylere posta ile gönderiyorum. Çukurova’nın tarladaki ırgatlarının da Milli Gazete’yi okuması gerekir. Herkesin, her kesimin Milli Gazete’yi okuması şarttır! Muhtarların masasında da Milli Gazete’nin bulunması lazımdır…” dedi.
Sahi, kimdi o amca?
O amcamız Nuri Durmaz.
Nam-ı diğer Milli Görüş’ün tüm dönemlerinin Nuri amcası…
***
Dün gece 1.000 aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi’ydi…
20.11.1997 tarihinde ebediyete uğurlanan Nuri Durmaz amcamıza ve tüm geçmişlerimize Rabbim gani gani rahmet eylesin. Âmin!