Sen kim gelesin meclise bir yer mi bulunmaz

Mesafe kapanmıyor.

Mezopotamya halklarına güvenmiyorum der, Kemal Tahir.

  Adını unutan

ülke demekte S. Nişanyan.

Anneannemin, gümüş tepsisini göğsüne bastırmış yurdundan

uzaklaştırılan kızı hüzünle izleyişinden beri mesafe kapanmıyor.

Sürgün nar

Şairin gönlünü acıtan, çiğ çağ

Düşünürün yüreğini kanatan, hüzün ki, en çok yakışandır

bize .

Ahmet Telli, azız azız öylesine azız ki, mutluluk bile

bizden çok.

Ah muvazene seni ne kadar sevdim.

Hüner seni de.

Himmet yani emek, gayret seni de.

Dirim sen de gel anneannemin dizlerine uzan.

Sabah akşam seferine çıkmıştınız ya.

Öğlen ikindi yatsı yürüyüşüne.

El uzatmıştı en beyaz güller, rükûlara karışmak için.

Tek muarız kalmıştınız, koskoca Darülfünun da.

Tek muhalif.

Darülfünun un tevhidi, kız ve erkek öğrencilerin birlikte

eğitimine ne kadar karşı çıkmıştınız.

Herkes olumlu oy bildirmiş, tek muhalif siz çıkmıştınız

sonra tasfiye edilmiştiniz üniversiteden.

İnkâr nekürem, inkâr nekürem diye inlerken o Farsça

beyit, inanmış kalbinizde.

Devir fena, devir kanlı ip, devir yağlık yalakalık.

Benizler sarıdır korkudan.

Şimdiyi hiç sorma üstad.

Bu kadar, bu ülkenin İslamcılığı buraya kadar, bunlarla

bundan böyle bu biçimde.

Mezopotamya halkları, mütefekkirden çok müteahhitleri

severken.

Marka giysili başörtülü bayana binlerce beğeni.

İslami hassasiyete bir beğeni.

Alkışlar Mezopotamya.

Ulusalcı medyanın Kürtçe klip çekeceğim diyen sanatçıyı

linç edip sürgüne gönderişinden sonra, teröristlere sahip çıkması şaşırtmıyor

artık Mezopotamya halklarını.

Şapka başınızda olmalıdır, devir astığı astık kestiği

kestik bir yıldırma süreci; ama elinizde iğreti durmaktadır şapka, üniversitede

ders anlatırken başınızda daima takke vardır.

Bir direniş sembolü olarak takke.

Sonra öğrencileriniz Berkes ler, Gökberk ler hocaları

olan sizi, Babanzade Ahmed Naim mi, yobaz dı diye anlatacaklardı.

Ama Çok ahlaklı ve saygın bir yaşamı vardı diye de

ekleyeceklerdi.

Belliydi, pek de meyledemezdiniz bu yerlere.

Hastasınız, Hasta namazı nı tercüme ederken

kalkıyorsunuz öğlen namazına, hadis tercümeniz gibi namazınız da yarım kalıyor.

Tıpkı o güzel dostunuzun size ithaf ettiği secde isimli

şiirin ironisi midir bilinmez, secdede ayrılıyorsunuz dünya yürüyüşünüzden.

Birkaç kişi kaldırıyor, bu Kürt âlimi musalladan.

Ama o gün melekler, ünlü şairden bir bölüm geçmektedir:

Sen kim gelesin meclise bir yer mi bulunmaz