Serbest Fırka ya Anadolu özellikle Ege de büyük teveccüh

olması Halk Partili hükümeti ziyadesi ile kaygılandırmakta idi. Halkın dine,

dini şahsiyetlere olan ilgisini engelleyemiyorlardı. Ama çok basit bir isyan

piyesi yazılarak, birkaç genç figüran bulunup, 1930 un son aralık günlerinde

Menemen de sahneye konarak din uluları ortadan kaldırılmaya çalışılmıştır.

Olay o kadar gariptir ki, Manisa da Mehdi Mehmed isimli

bir bağ budayıcısı, etrafına genç hatta çocuk yaşta bir grup toplar, Menemen

de çok bağ budama işleri olduğunu söyleyip oraya hareket ederler. Mehmed

Giritlidir, çevresi tarafından esrarkeş bilinir ve sevilmez. Etrafındakilerde

bilgiden, hikmetten, irfandan azade tipler. Sütçü Mehmed, süt satmakta, Şamdan

Mehmed ve Zeki Mehmed de budayıcı, Çoban Ramazan, çoban; Nalıncı Hasan yine

Giritli Hasan konu hakkında bilgisi bile olmayan bir çocuk. Yolculuklarında

kaçan Ramazan, yolda nasıl esrar içtiklerini anlatır.

Meczuplar, camiden sancağı alıp, cemaatin karşısına

dikilip, Menemen i 70 bin silahlı ile sardık, diye haykırır. Delice bağırışlara

yedek asteğmen Kubilay bir manga asker alıp gelir. Mehdi Mehmed in yakasına

yapışır ama esrarkeş kendisinde değildir, cebinden çıkardığı bağ budama bıçağı

ile başını koyun gibi keser, manga dehşeti seyreder.

Derken alay sökün eder, camiyi saran mitralyözler ateş

yağdırır, üç Mehmed ölür, Zeki Mehmed yaralı ele geçer, iki Hasan kaçar, sonra

yakalanırlar. Meczuplar öldürülse de mesele bitmez, aranan bahane bulunmuştur,

mesele bir ateş topuna döndürülür, İstanbul dan Sarıkamış a âlimler ölümle,

hapisle, sürgünle cezalandırılır. Zeki Mehmed, canını kurtarmak için hiç

kitaplarını okumadıkları âlimleri suçlamaya zorlanır.

Necip Fazıl , Son Devrin Din Mazlumları nda olayı

detaylı anlatır.

Menemen dindar bir yerdir, Halk Partili kodamanlara yuh

çekmiş ve neredeyse tamamı muhalif parti olan Serbest Fırka ya geçmiştir, hesap

sorulmayı hak etmişlerdir.

Yine Halk Partili kodamanlar Bursa da bir otelde âlem

yaparken karşıdaki oteli ziyaret eden sakallı şahısların göz zevklerini

bozduklarını fark ederler, araştırırlar ki Erbilli Şeyh Esad Efendiyi ziyaret

etmektedirler. Kodamanlar o içki masasında Menemen in defterini dürmeye karar

verip o akşam meczublara bu olayı tezgâhlatma planını konuşurlar. Zira yaralı

yakalanan Zeki Mehmed bütün gerçeği söylemiş, hani bize para vereceklerdi

demiştir.

Savcı, suçluların ceplerinde esrar bulduklarını söylese

de, Manisa da meczupları sadece görmüş olan esnaf, muhtar, bakkal, manav,

fırıncı, kahveci, ayakkabıcı toplanır, dinle alakalı hacı, hoca, imam, vaiz,

müezzin hepsi suçlu bulunur. Ramazan ayında Kadir gecesine iki gün kala, oruçlu

olarak 33 kişiyi asarlar, koğuşun karşısına da 33 ip, 33 sehpa, 33 gömlek

getirip bir hafta orada bırakırlar, dehşetten bayılanlar olur.

Dönemin malum irtica sever basını, depremi önceden haber

vermiştir,18 Temmuz 1930 tarihli Vakit gazetesi; Erenköyü nde bir dedikodu:

Yüzlerce müridi olan bu esrarengiz şeyh kimdir yazısı ile sarsıntılara

başlamıştır. Halkın şeyhi ziyareti bir suç olarak yazıda kışkırtıcı şekilde

kaleme alınmıştır.

Şeyh Esad Efendi, İstanbul a yerleşmiştir fakat

Abdülhamid onu Erbil e sürmüş, Sultan Reşad döneminde yeniden İstanbul da ve

Reis-ül-Meşayih dir. Sultan Reşad ona Karacaahmed Çiçekçi durağındaki mescid

ve zaviyeyi bağışlar. Şeyh sohbetler ve eser yazmakla meşguldür, Mektubat,

Divan-ı Esad, Kenz-ül-İrfan, Risale-i Es adiye, Risale-i Tevhid. İlmi

çalışmaları ile meşgul Şeyh Esad Efendiyi, yaşı doksana yaklaşmış bu muhterem

zatı bohçasını alamadan evinden alıp Menemen e aktarırlar. Menemen de hücre

hapsi de yetmez, Askeri hastaneye kaldırırlar. N. Fazıl ın ifadesi ile: Bir

gece damar içi bir şırınga ile işini bitirdiler ve muradlarına erdiler.

Doksanlık şeyhi asma engelini, zehirleyerek öldürerek aşarlar. Şeyhin oğlu Ali

Efendi nin ise, idam etmek için yaşı uygundur, asılırken son sözü sorulduğunda,

Kelime-i Tevhid , demiştir. Bir ülke acıdan acıya sürüklenirken neler

yaşamıştır.