Türkiye ye yönelik her türlü terör ve komplonun ardında
bir karanlık ya da gizli el olduğu biliniyor. Hiçbir istihbarat bilgisine
sahip olmamama rağmen pek çok olayı tahlil ederken görünenin ötesinde olayların
oluşumunu sağlayan görünmeyenin olduğunu şahsen tahmin edebiliyorum. Bu gizli
ya da karanlık elin sahiplerini isimlendirmek ve karşı tedbir almak görevi
ise bize değil ülkeyi yönetenlere düşüyor. Ne var ki, ülkeyi yönetenler de her
fırsatta olayların arkasında bir gizli elin olduğunu söylemenin ötesine
geçemiyorlar. Yani bizim durumumuz ile yöneticilerin durumu arasında fark yok.
Söz gelimi bu ülkede yıllardan beri nükleer santral yapılması gerektiği, buna
ihtiyaç olduğu her seviyede yetkili tarafından dile getirilir ama bu güne kadar
bir nükleer santral devreye sokulabilmiş değil. Son olarak Çevre ve Şehircilik
Bakanı İdris Güllüce Akkuyu Nükleer Santrali nin yapımını engelleyen çabalara
dikkat çekerek, Türkiye nin gelişmesini istemeyen güçler var ama vatandaş bunu
yemiyor diyerek yöneticilerin vatandaş kadar gizli eller konusunda uyanık
olmadığını ortaya koymuş oldu.
Yine ASELSAN mühendislerinin birbiri ardı sıra ölümü de
ısrarla bu gizli ve karanlık ellerle izah ediliyor. Türkiye nin 2023
hedeflerine ulaşmasını engellemek için önemli projelerin mühendislerinin
öldürüldüğü dillendiriliyor.
Çözüm Süreci nin engellenmesi için Cizre başta olmak
üzere ülkenin çeşitli köşelerinde sergilenen provokasyonlar da bu gizli ve
karanlık ellerle izah ediliyor. Hatta Paris te işlenen cinayetlerin ardından
çeşitli Avrupa ülkelerinde yaşanan Müslümanlara yönelik tepkilerin izahı da
gizli ve karanlık el tarafından düğmeye basıldığı şeklinde sunuluyor.
Hemen belirteyim ki tüm bu karanlık ve gizli el
iddialarının yanlış olduğunu söylüyor değilim. Ancak, bu karanlık ve gizli
eller deşifre edilip toplum ile paylaşılmadan her olay bunlara yıkılacak ve
böylece ülkeyi yönetenlerin bu karanlık ve gizli ellerden hesap sorması da
devre dışında tutulmuş olacak. Hâlbuki ülkemizi geri bırakmak, sürekli
karışıklık içinde tutarak teslim almaya çalışan gizli ve karanlık eller
kimlerdir sorusunun cevabının bulunması gerekiyor. Bu karanlık ve gizli ellerin
ülkemizdeki maşaları genellikle biliniyor. Ancak, bu karanlık güçleri etkisiz
bırakmak için maşaların bilinmesi yetmiyor.
Hemen belirteyim ki, ülkemize yönelik gizli ve karanlık
ellerin sahiplerinin Siyonist-Haçlı ittifakının mensupları olduğu hususunda
şüphe yok. Ama ülkemizin müttefik ve dostları sıralanırken bu ülkeler ilk
sırada yer alıyor. Düşmanı/düşmanları dost diye bağrımıza basmaya devam
ettiğimiz sürece bu gizli ve karanlık ellerin oyunu nasıl bozulacak Ne zaman
bunları elimizin tersi ile bir kenara iteceğiz. Belli ki, Biz siyasete
kefenimizi giyerek ya da Darağacını göze alarak bu yola çıktık demek ne maşaları
ne de gizli ve karanlık elleri yıldırmıyor.