Orta Doğu’nun kanserli hücresi İsrail’i yöneten modern firavunlar, bütün varlık amaçlarını Müslümanların huzurunu bozmak, İslam yurtlarını yakmak, yıkmak, bombalamak; çocukları, kadınları masum insanları vahşice katletmek üzerine kurmuş durumda.
Bu, bugün de böyleydi, 100 yıl önce de böyleydi ve dâhi Kur’an-ı Kerim’in birçok ayetinde belirtildiği üzere yüzyıllar öncesinde de, tarihin her döneminde de böyleydi.
Allah’ın kendilerine lütuf ve rahmet vesilesi olarak gönderdiği peygamberleri dâhi şehit eden bu azgın toplumun tarih boyunca herkesi ve her şeyi kendilerine tehdit olarak görme paranoyası yüzünden bugün güzeller güzeli Orta Doğu, tüm zenginliğine, çeşit çeşit imkânlarına ve devasa bereket potansiyeline rağmen ne yazık ki kan ve terörden başka bir şey göremiyor.
Günümüzde Orta Doğu hakkında söylenen her söz, atılan her adım o sinir bozucu ve rahatsız edici şu ifadeye çıkıyor: İsrail’in güvenliği…
Son günlerde İran’ın kahredici sillesini yemiş olmanın intikamını alırcasına, bir yandan Gazze’yi bir yandan Lübnan’ı şiddetle bombardımana tutan, Batı Şeria’da insanların tapulu mülklerini, yaşam alanlarını yıkan, Suriye halkını bir harami edasıyla derdest eden, Ürdün ve Mısır sınırlarına askeri birlikler konuşlandıran İsrail, yalan, hile ve algı operasyonlarıyla da dünya kamuoyunu kandırma girişimlerine devam ediyor. Bu Siyonist kandırmacaların en büyüğünü ise “Abraham Anlaşmaları”, bir diğer adıyla “Abraham İttifakı” oluşturuyor.
ABD Başkanı Donald Trump’ın, ilk başkanlık döneminde (2017-2021) Yahudi damadı Jared Kuscher’in özel temsilciliğiyle yürüttüğü “Abraham Anlaşmaları” bu ara yeniden ısındırılmaya başlandı. İsrail’in 100 yıllık zulüm planlarının bir yansıması olan bu ittifak; İsrail’i çevreleyen ülkeleri bazı menfaat ve rüşvetler karşısında İsrail’i tanımaya, İsrail’e saldırmamaya ve İsrail’le ortak olmaya teşvik eden şerli ve kirli bir amaca hizmet ediyor.
İsrail’i çevreleyen ülkelerin tamamına yakını, halkı Müslüman olan ülkeler. ABD- İsrail zulüm ittifakı “Abraham Anlaşmaları”nı kullanarak, Müslüman halkların Filistin mücadelesine verdiği desteği, İslam ülkelerinin işbirlikçi liderleri aracılığıyla bastırmaya ve imha etmeye çalışıyor.
İslam dünyasını yöneten liderlerin büyük çoğunluğu, başlarına bir bela açmasından korktukları, şerrinden muhafaza olmak istedikleri İsrail’le diplomasi yürüterek Filistin’e yardım edebileceklerine dair gaflet ve delalet siyaseti içerisindeler.
İşbirlikçi liderlerin, ne hikmetse kendilerini gönülden bağlı hissettikleri ABD Başkanı Donald Trump, İslam ülkelerinin liderlerini işte bu yumuşak karınlarından yakalayarak İsrail’le diplomasi masasına oturtuyor ve her geçen sene yeni İslam ülkelerini bu fitne tuzağına dahil ediyor.
Hatırlayacaksınız, 2020 senesinde Trump’ın ilk başkanlık döneminde; Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn, Fas ve Sudan’dan oluşan dört Arap ülkesi İsrail’le normalleşme anlaşmalarına imza atmış ve Trump, bu ülkeciklerin her birisine birtakım rüşvetler sunarak İsrail’e potansiyel düşmanlık yapabilecek 4 ülkeyi “İsrail’e güvenli ülkeler” haline getirmişti. Fark etmişsinizdir 7 Ekim 2023 tarihinde Gazze’de başlayan son soykırım dalgasında, bu ülkelerin yöneticilerinden, İsrail’in rahatsız olabileceği bir tek icraat dahi hayata geçirilemedi. Zira artık, “Abraham İttifakı” çarkına dahil edilmişler dünyalık birkaç menfaat uğruna ahiretlerini berbat etme yolunu tercih etmişlerdi.
Hükümetler de insanlar gibidir, menfaat ve kazanımları söz konusu olduğunda bazen kardeşini bile tanımazlar, hatırlayacaksınız 2016 yılında Türkiye’nin Mavi Marmara davasını düşürme hadisesinde İsrail ne tür kazanımlar elde etmişti? Bu dönemde İsrail’in Filistin topraklarından gasbettiği doğal gazı Türkiye üzerinden Avrupa pazarına aktarma girişimlerini Millî Gazete okurlarımız çok iyi hatırlayacaktır. Hükümetin iştahını kabartan bu süreç, İsrail’in korsan cumhurbaşkanı İzak Herzog denen Siyonist firavunun Ankara’da ağırlanmasına ve Binyamin Netanyahu ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın New York’taki Türk Evi’nde görüşmesine kadar dostane bir süreçte devam etmişti. Öyle ki 7 Ekim sonrası Gazze’de başlayan soykırım sürecinde yükselen halk öfkesinin, hükümeti İsrail’e karşı birtakım yaptırımlar uygulamaya zorlayana kadar.
Velhasılıkelam düşman her zamankinden daha uyanık bir şekilde tetikte beklemektedir, bu süreçte İslam dünyasını yöneten Müslüman devlet başkanlarının, Abraham İttifakı tuzağına karşı her zamankinden daha fazla uyanık olmaları gerekmektedir; lâkin Trump’ın câzibesine (!) kapılmış, Siyonizm’e göbekten bağlanmış, işbirlikçilik ruhlarına işlemiş teslimiyetçi zihniyetlerden bu hassasiyeti beklemek de çok fazla iyimserlik olacaktır.
Gazze’de katledilen on binlerce can ve diplomasi masasında hiç edilen bir asırlık Filistin direnişi bugün Abraham İttifakı’na kurban ediliyor, bir gün Allah’ın adaleti tecelli eder, devran mazlumlardan yana döner döner dönmesine de, işbirlikçiler “Ümmet-i Muhammed”i içine düşürdükleri zelil durumun hesabını Allah’a nasıl verir? İşte orası, işbirlikçiler için dramatik bir manzaradan ibaret olacaktır.