Önceki yazılarla birlikte okunmasını tavsiye ederek kaldığımız yerden devam…
“Ve eydiyeküm / Ve kollarınızı (gaslediniz).” (Maide 6) Türkçede “el” dediğimiz zaman bileklere kadar olan kısma denmektedir, “kol” dediğimiz zaman da bilekten sonraki kısımdır. Arapçada da böyle iki kelime vardır. “Zira’” kol demektir. “Yed” ise el demektir. Türkçede “el-ayak” dediğimiz zaman kol ile bacağı da kastederiz. Aksini yapmayız.
“Ellerinizi yıkayın” dediğimiz zaman sadece bileğe kadar yıkamamız gerekseydi dirseklere kadar denmezdi; dar manada anlar, bileklere kadar yıkama ile yetinirdik.
Buradaki “yed” kol ve el manasında mıdır, yoksa sadece el manasında mıdır, yani dar manada el mi yoksa geniş manada el midir? Bunu kolayca biliriz, çünkü “dirseklere kadar” denmiştir. O halde dirsek dar manasındaki elin içinde olamaz, geniş manada el anlamındadır.
“İle’l-merafiki / Dirseklere kadar.” (Maide 6) “Refik” arkadaş, “mirfek” arkadaşlık yeri demektir. Kol ile ayrılır. Omuza bağlı olan kola arka kol denmektedir. Bir de el ile arka kol arasında olan kol vardır, buna da ön kol denmektedir. Arka kolda tek kemik, ön kolda iki kemik vardır. İkisini birleştiren yere “mirfek” denmektedir. “Merafik” arkadaşlık yerleri demektir. “Merafik” “mirfek”in çoğuludur. Dirseklerin de yıkanması gerekmektedir. Müçtehitler gereklidir diyorlar. Bunu şöyle açıklıyorlar. Geniş manada ellerinizi yıkayın emri omuza kadar yıkanmasını gerektirir ama “İlâ” kelimesi geriye almaktadır.
İki organımızın yıkanması emredilmektedir. Acaba bunun hikmeti nedir?
İnsan çıplak yaratılmıştır. Tüyleri yoktur. Onun yerini elbise almıştır. Elbise vücudu örter ve dışarıdan gelen kirlilikten korur. Bundan istisna edilen iki uzuv vardır; yüz ve eller. Bunların açık olması gerekir. Çünkü yüzümüz kulak, burun, ağız ve göz gibi duyu organlarını taşımaktadır. Ellerimizle de iş yaparız. Bunları elbise ile kapatırsak hayatımız zorlaşır. Bu açık olan yerleri zaman zaman yıkamamız gerekir ki tozdan ve radyasyon diğer kirliliklerden bunlar korunsun. Bu durumda abdest uzuvları demek, açık olan ve elbise ile örtülü olmayan uzuvları yıkamak demektir. Burada şu soru sorulabilir.
- Kollarımız dirseklere kadar mı açıktır, yoksa bileklerimize kadar mı açıktır?
Dirseklere kadar açıksa, kadınlar dirseklere kadar kollarını açabilirler demektir. Yoksa ancak ellere kadar açık olacaktır. Bu ayetin ifadesi ile kadınlar dirseklere kadar açabilirler.
Buna şöyle cevap verilmektedir.
Asıl açık olan bileğe kadardır. Ne var ki yıkanırken ellerimizi kullanıyoruz. Dirseklere kadar açmazsak elbisemiz kirlenir. O halde dirseklere kadar emri açıklık illetinden değil de ittikadan dolayı yani korunmadan dolayı emredilmiştir. O halde kadınlar ancak bileklere kadar açabilirler. Buna cevap olarak kadınlar da abdest alırken açmak zorunda olacaklardır, yoksa açık yerlerde abdest alamazlar, o da onlara harec ve meşakkat yani zorluk olur.
Bu tartışmalara bizim vereceğimiz cevap örflerdir. Kadınlar örfte dirseklere kadar açık geziyorlarsa, o zaman açık gezebilirler. Ama onların örfünde bileklere kadar açıksa, o zaman kollarını da açmamalıdırlar. Yıkanmada başka sorunlar da çıkar.
Bir kimse eline kına koysa ve bu deriyi kaplasa yıkanmış olur mu?
Diş kaplaması yapıldığı zaman dişim de yıkanmış olur mu?
Kına deriye nüfuz etmekte, artık derinin bir parçası hâline gelmektedir. Meşru ise abdeste mâni bir şey yoktur. Deriye nüfuz etmeyip ruj gibi kaplıyor, sonra çıkarılıyorsa, bu hususta ne fetva vereceğiz? Meşru olup olmaması ayrı bir tartışmadır. Ancak gasil olmamakta yani su hücrelere temas edip onlara girmemektedir. Gasil sadece temizlik için ise örttüğü için abdest geçerli olmalıdır. Ama yıkanmanın başka amacı da vardır. Soğuk su ile ıslanan vücutta soğuma meydana gelir ve kan içeriye gider. Sonra normal durum olunca orasını ısıtmak için kan oraya hücum eder. Böylece kan basıncında değişiklik olur. Dolayısıyla yıkanmanın, sürekli yıkanmanın temizlik dışında da etkisi vardır. Bunun için yeter büyüklükte uzuvların yıkanması gerekir. Bunu esas aldığımızda, deriyi ıslanmadan ortaya koyan kaplama üzerinde yıkama geçerli olmaz. Diş ve saç için durum böyle değildir. (Devamı var)