Korkaklık, cimrilik ve tembellik; Efendimiz SAV’in sıkça Mevlâ’ya sığındığı kötü huylardandır.
Tembel insan, korkak ve cimri olur. Ayrıca da açgözlü. Zira tembel olduğu ve çalışmak istemediği için, bulduğu her şeye sahip olmak ve her şeyi sömürmek; böylece de kendini/dünyevi geleceğini garantiye almak ister.
Bu durumda cimriliğin bir sebebi de korku ve tembellik diyebiliriz. Zira cimri, sadece açgözlü olduğu için değil hayatının geri kalanını garantiye almak için elindekileri korur ve elinde daha fazla olsun ister.
Bu durumda kıskançlığın ana sebeplerinden birisi de korku, cimrilik ve tembelliktir. Kıskanç kişi, başkalarının elindekine tamah eder ve hatta bunları elde etmek için başka yollara başvurabilir. Hırsızlık , yalan ve hile gibi.
Korkaklık da sadece bilinen anlamda değildir. Açlık ve fakirlik korkusu, elindekileri kaybetme korkusu, yalnız kalma korkusu, kendisiyle ve gerçeklerle yüzleşme korkusu gibi daha birçok huy da korkuya dâhildir.
Aslında bu kusurların dayandığı temel ilke, rahatına düşkün olmaktır diyebiliriz.
Rahatına düşkün olmanın tedavisi, çalışmaktır. Çalışan insan, kazanmayı öğrenir. Kazanmayı öğrenen kişi ise kaybetmeyi anlar. Kazanmayı ve kaybetmeyi idrak eden kişi, korkak olmaz. Böylece korkunun bir tedavisi de çalışmaktır diyebiliriz. Çalışan insan, kıskanç da olmaz. Kıskanç ve tembel olmayan kimse, cimri de olamaz. Zira mala tamah etmez. Malını kaybetmekten ya da malın azalmasından endişe duymaz. Yine kazanacağını ve kazanmanın amacının ne olduğunu bilir.
Buna göre cesaret; sadece gözü peklik değil; cömert olma ve çalışmayı da kapsamaktadır.
Özetle çalışmak; birçok hastalığın ve kötü ahlakın da tedavisidir. Çalışan insanın boş vakti olmadığı için boş ve basit şeylere takılıp kalmaz. Yine böyle kimselerin üzülmeye ve hatta övünmeye vakti yoktur. Ayrıca çalışan kişi tüm zorluklarla yüzleşeceği için sayılan bu kötü huylardan da kurtulmuş olur.
Çalışan insan kıskanç olmayacağı ve diğer boş şeylerle uğraşmayacağı için, bazı toplumsal sorunların ve özellikle de kavgaların/kamplaşmaların çözümünde de çalışmanın ve bir şeyler üretmenin önemli bir katkısı olabilir.
Çocuklarımızı ve gençlerimizi, boş ve kötü alışkanlıklardan uzak tutmak için de onları çalışmaya, üretmeye, proje sahibi olmaya ve cesur olmaya sevk etmek faydalı olacaktır. Böylece çocuklar, boş vakitlerini geçirmek ve kendilerini gerçekleştirmek için daha güzel ve faydalı işlerle uğraşmış olacaklardır.
Mevcut dünya sistemi ise insanları ve özellikle gençleri, çocukları ve kadınları; hazıra alıştırmakta yani tüketmeye sevk etmektedir. Hazıra alışan kişi, öncelikli olarak fazlaca boş vakte sahip olacaktır. Bu vakti ise kötü ve boş alışkanlıklarla doldurma riski daima vardır. Ayrıca hazıra alışan kişi, korkak ve tembel olacağı gibi cimri de olacaktır. Bütün bu kötü huyların sonucu ise acizlik ve zayıflıktır. Buradaki acizlik ile kastedilen ilk şey, zayıf şahsiyetli olmaktır. Hazıra alışma ve şahsiyetin zayıf olması gibi bu yazıda sayılan her şeye bir başka ifade ile “köle ruhlu olmak” da diyebiliriz.
Sonuç olarak; çalışmamanın, korkak ve cimri olmanın nihai neticesi, “rahatı kaçmayacak kadar Müslüman ” ve hatta “keyfi bozulmayacak kadar insan” olmaktır ki bu tür davranışlara “sorumluluktan kaçmak” da diyebiliriz.
Sorumluluktan kaçmanın birçok örneğini vermek mümkündür. Evlenmek yerine birlikte yaşamayı tercih etmek yani eş olma sorumluluğunu almamak, çocuk sahibi olmaktan kaçınmak, çocukların eğitim ve terbiyesini başkalarına; mesela sadece öğretmene bırakmak, girişimci ve üretken olmaktan kaçmak, sorunları çözmek yerine sorunlardan uzak durmaya çalışmak, insanlardan gelen şeylere tahammül etmememe adına insanlardan uzak durmak gibi.
Proje sahibi olmamak yani anın gerektirdiği ya da o anda aklına geldiği gibi hareket edip yaşamak da yine burada sayılan kötü huyların bir sonucudur.
Son olarak burada önemli bir hususu hatırlatarak yazımızı bitirmek istiyoruz: Kötü huylar, birbirini tetikleyerek durumun daha da kötüye gitmesine sebep olur. Mesela tembel insan, cimri ve korkak olur. Korkak olan ise tembellik eder. Böylece bu huylarla mücadele etmeyen kişinin durumu gittikçe daha kötüye gider. Ama tam tersi de doğrudur. Çalışkan insan, cesur olur. Cesur olan ise cimri ve kıskanç olmaz. Cömert olan ise daha fazla cömert olmak için çalışmaya devam eder.
Yani ahlaki hastalıkları düzeltmenin en iyi yolu irade, gayret ve sabırdır. Ahlaki hastalıkların başı ise gevşeklik/sorumsuzluk/ciddiyetsizlik, acelecilik ve tembelliktir.