1969 yılında Amerika Büyükelçisi Robert William Komer,  10 yıla yakın Türkiye de görev yapmış,

ODTÜ de aracının yakılmasından bir süre sonra görevi sonlanan Amerikan

büyükelçisi. Aracının ODTÜ öğrencileri tarafından yakıldığı bilinse de bu olay

öğrencilere birkaç beden büyük geleceğinden olayın perde arkası çok daha

farklı.

Konumuz, Komer in Raporu olduğundan bu kısmı es

geçiyorum.

O dönem, Büyükelçi, Amerika ya uyarı niteliğinde bir

rapor yazar. Ki bu kendisinin büyükelçi sıfatıyla yazdığı son rapordur. Bu

rapor o günlerden bu güne Türkiye nin nasıl yönetildiğini, eğer farkına

varılmaz ise ilerde nasıl yönetileceğini gözler önüne serdiğinden çok önemli

bir vakadır.

Kaynak resmi belge niteliği taşıdığından üzerinde

çalışmam hiç kolay olmadı. Aradan geçen onca zamanda dikkate alındığında hiç

kolay bir konu olmadığını anladım. Zor ve kısmi imkânlarla ulaştığım bilgileri

toparlayıp sizlere aktarmaya çalışacağım.

Robert şöyle der raporunda; Türkiye Batı dan yüzünü

dönüp başka arayışlar içerisine girerse, son müttefikimizi kaybeder, milli

menfaatlerimiz tehlikeye düşer. Türkiye de Amerika nın güvenilirliği

sorgulanmaya başlamış olup bu imajımızı düzeltmek anlamında yeni siyasi

politikalar belirlemeli ve acilen uygulamaya koymalıyız. Özellikle Ankara daki

Amerika üssünü daha kıyı illere taşımalıyız.

O dönem Ankara da 20 bin Amerika askeri bulunmaktadır.

Yani bu kadar da Türklerin gözüne sokmamalıyız demek

istiyor.

Amerikan askerlerinin yaptıklarını kademeli olarak Türk

ordusuna eğitim ve teçhizat sağlayarak yaptırabiliriz diyor.

Buradan çıkan sonuç şu: Türkiye ne zaman başka arayışlar

içerisine girse ordu eliyle darbeler vasıtasıyla yönünü tekrar Batı ya

dönmesinin sağlandığı görülüyor. 1972 yılından sonra Türkler kendi ayakları

üzerinde durmaya başlayacaklar, bu zamana kadar gerekli önlemleri acilen almalıyız

diyor. Türkiye deki siyasi aktörleri belirlemeli ve gerekli desteği

vermeliyiz diyerek devam ediyor raporunda.

Bu cümleden şunu kastediyor; o dönemlerde CHP nin başında

İnönü gibi dev bir isim varken Ecevit in getirilmesi. DP nin başında Adnan Menderes

varken Süleyman Demirel in getirilmesini görebilirsiniz, siyasetin nasıl

şekillendirildiğini anlayabilirsiniz. Bu isimlerin Amerika eliyle işbaşına

geldiği açık.

Darbelerin tamamının bunlara hizmet ettiği de.

Türkiye borçlanmalı, muhtaç duruma düşmeli, yönünü

Batı dan başka yerlere çevirmemeli der Komer raporunda.

Kabaca, Türkiye nin ekseni kaymaya başladığından

bahsediyor. Buna izin verilmemeli diyor ve dedikleri yapılıyor el altından.

El altından, çünkü bunu araştıran bilen ve isyan edip baş kaldıran insanlar o

ve ya bu şekilde ortadan kaldırılıyor; Uğur Mumcu gibi Eşref Bitlis gibi

Birçok faili meçhullerde olduğu gibi

Aslında bunlar şehir efsanesi haline geldi. Amerika

Türkiye ilişkileri dillere düştü, herkesin bilip kimsenin bilmediği gerçek

haline geldi. Yeri geldi devleti yönetenler, yeri geldi ülkenin önde gelen

sivilleri, yeri geldi bizim sandığımız ama aslında bizden olmayan medya çanak

tuttu hizmet etti bu oyuna.

Şimdi biliyoruz, görüyoruz, eskisi gibi değil anlıyoruz

ancak yeterince başkaldırıyor muyuz

Bu oyunu bozuyor muyuz Kılıcımızı kuşanıp, yeter artık

deyip yola çıkarak çeliklenip geliyor muyuz Sultan Fatih gibi atımızı denize

sürüyor muyuz Yoksa sessiz bir köşede oturup pusuyor muyuz (HAYRİ DEMİREL)

İlkokul öğrencileri kumara teşvik ediliyor

Bir okurumdan son derece ilginç bir mail aldım. Şöyle

diyor:

Ankara İli Keçiören İlçesi Ayvalı Mahallesi nde bulunan

Ziraat Bankası 120. Yıl İlköğretim Okulu 1. kademede okuyan bir öğrencinin

velisiyim.

Okulda 23 Nisan münasebetiyle öğrencilerden 5 TL

toplayarak (Gönüllülük esasına dayalı) çekiliş yapılıp bazı hediyeler

dağıtılması planlanıyor. Okul Aile Birliği nin tertip ettiği bir çalışma.

Burada rahatsız olduğum konu daha hayatı yeni tanımaya başlayan küçük yaştaki

çocuklara ahlâken, haksız kazanç, çalışmadan sahip olma, kumar alışkanlığı gibi

zararları olan bu tür faaliyetle empoze edilmesi.

Ben yaklaşık 4 gündür çocuğuma, Neden bu çekilişe

katılmaması gerektiğini anlatmaya çalışıyorum.

Fakat maalesef çok zorlanıyorum.

Daha küçük yaşlarda bu tür haksız kazanca teşvik edilen

bir çocuğun ruh yapısında onarılamaz yaralar meydana gelmesi en büyük

endişemdir. İlgili yerleri aradım fakat bazı yönetmeliklere göre bu tür

faaliyetlerin yapılabileceğini söylediler. Gerçekten aciz kaldım. Lütfen yardım

edin. Siz Hakk ın isteğini duyuran, Allah ın (C.C.) Habir ismine mazhar olmuş

bir kurumsunuz.

Neslimize sahip çıkmak zorundayız. Daha ilkokulda okuyan

çocuklar kumara teşvik ediliyor. Bu neslin hali büyüyünce nasıl olur Onlara daha

şimdiden sahip çıkmamız gerekiyor. Allah yardımlarınızdan dolayı ebeden razı

olsun.

Amca-yeğen aş

Devletin malı Çaykur un 2 şirketinin Genel Müdürlerinin,

amca ve yeğen olduğunu biliyor musunuz

Amca İmdat Sütlüoğlu üretici firma bildiğimiz kamu malı

Çaykur un, yeğen Yavuz Sütlüoğlu ise pazarlama şirketi Çaykur un yan şirketi

Çaytaş ın Genel Müdürü!

Devletin malı deniz! Devletin Çaykur u eski bakan ve

milletvekili Sütlüoğlu ailesine çalışıyor.

Buna kim dur diyecek kim! (Y.K.)

NOT: Bugün 20 Nisan 2013 Cumartesi İktidar ve TBMM de

grubu bulunan partiler, 2012 yılında yeni ve sivil anayasa vaadini yerine

getiremedi. Sınıfta kaldı. Umutlar bu yıla sarktı. Dubakalin olacak

Takipçisiyiz