Koca makamlarda bulunan zatların inanılmaz tezatlarını ibretle izliyoruz.

Önce Dışişleri makamında bulunan Hakan Fidan’ın Gazze için Olağanüstü TBMM Genel Kurulu’nda yaptığı açıklamalardaki bir bölümü hatırlayalım:

İsrail ile ticareti ‘tamamen’ sonlandırdık. İsrail bağlantılı gemilere limanlarımızı kapattık. Türk gemilerinin İsrail limanlarına gitmesine izin vermiyoruz. İsrail’e giden uçakların ise hava sahamıza girmesine izin vermiyoruz.”

Bu açıklamalara inanmazlık edebilir miyiz?

Dünyadaki tüm gemi ve uçak hareketlerinin internet ortamında canlı olarak izlenebildiğini herkes biliyor. Bu hareketleri izleyenler durmadan şunları paylaşıyorlar. Türkiye’nin bu yasaklarına rağmen limanlarımızdan kalkan bazı gemiler İsrail limanlarına gitmeye devam etmekteler.

İsrail’e petrol götüren gemilerin “bu kirli seferlerine” son verdiklerine dair bir haber henüz yok.

Uçak seferleri de aynen bunun gibi. Hakan Fidan’ın bu açıklamalarından sonra İsrail bağlantılı uçakların hava sahamızı veya havaalanlarımızı kullanarak İsrail’e gitmeye devam ettikleri gözleniyor.

Bu inanılmaz tezatlar nasıl açıklanacak? Bu gemi ve uçak trafiği neden “tam olarak” durdurulmuyor?

Gelelim 50’ye yakın ülkeden yüzlerce barış ve yardım gönüllülerini taşıyan Gazze ablukasını delmek amacıyla yola çıkacak onlarca gemi konusuna.

Saadet Partisi’nin bu muazzam sivil harekete öncülük edeceğini açıklamasının hemen ardından “İsrail’e gidecek gemiler” yasağının ihdas edilmesi, yukarıda izah ettiğimiz gibi İsrail’e giden petrol yüklü gemiler ile yükü meçhul gemileri adeta kapsamadığına göre, bu yasak SUMUD olarak adlandırılan filoya karşı mı alındı acaba? Baksanıza diğer gemi seferleri devam ederken Küresel SUMUD Filosu’nun Türkiye ayağından kalkacak gemiler için limanlar kapatıldı. Neden Saadet Partisi’nin öncülüğünde Türkiye’den büyük kalabalıkların katılacağı görkemli merasimlerle uğurlanması önlendi acaba? Bu gemilerin “yasak” kapsamına dahil edilerek Tunus’a gitmek zorunda bırakılması nasıl inanılmaz bir tezadı yansıtıyor?

Sumud hareketinin onlarca ülke yetkililerince desteklendiği açıklandığı halde, neden bizim ülke yetkililerince tek bir destek cümlesi söylenmiyor? Gazze’ye uygulanan ölümcül ablukanın delinmesi bu koca koca zatları bu kadar mı ilgilendirmiyor?

Geçen hafta Mevlit Kandili dolayısıyla bir konuşma yapan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan dedi ki:

“Biz Müslümanları bir bedenin azaları olarak, bir tarağın dişleri, bir binanın tuğlaları olarak görürüz. Onun için biz şu anda Filistin’deyiz, Gazze’deyiz. Onun için biz Netanyahu denen gaddarın, kâfirin o kıyamına asla seyirci kalamayız.”

Biz dediği AKP iktidarındaki Türkiye olmalıdır herhalde.

Bunu dinleyenler “Türkiye kâfir Netanyahu’nun kanlı zulmüne dur demek için Gazze’ye bir güç gönderdi” şeklinde anlamış olmalı ki, ayakta dakikalarca alkışladılar.

Hâlbuki Türkiye’den Gazze’deki katliam ve yıkımları durdurmak için bir gücün veya silahın, mühimmatın gittiğini duymadık, görmedik. Böyle bir gücün orada yaptığı önleyici faaliyete dair bir haber almadık, duymadık.

“Duymazsınız tabii. Çünkü bu işler gizli yapılıyor, orada bulunan güç kendini Türk olarak tanıtır mı?” diye düşüneceksek, böyle bir gücün orada bulunduğunu koca Cumhurbaşkanlığı makamında bulunan en yetkili şahıs açıklıyor. Bunun gizli kapaklı bir iş olduğunu düşünmek nasıl inanılmaz bir tezattır? Böyle bir gücün Gazze’de bulunduğunu zanneden dinleyicilerin coşarak ayağa fırlamaları nasıl bir tezattır?

Gazze ablukasını delmek için hazırlanan SUMUD gemi filosuna Türkiye limanlarını kapatan, kanlı katil İsrail’e giden petrolü durdurmayan, hava sahası ve limanlarından 2 sene boyunca kâfirin lojistiğini sağlayan, Kürecik’i, İncirlik’i kapatmayan bir zihniyet, Gazze’ye zulmü önlemek için güç göndermiş. İnanılmaz tezatlara bakar mısınız?

Şimdi SUMUD yola çıktı. Ablukayı inşallah delecek. O zaman bu koca koca zatların bu başarıyı kendi eserleri gibi gösterip nasıl “algı oyunu” oynayacaklarını takip edeceğiz.

Yok aksi olur da başarı sağlanamazsa -inşaallah başarılacak- “biz bunun için bu işe sıcak bakmadık, limanlarımızı kapattık, destek vermedik” diye zeytinyağı misali nasıl üste çıkacakları da görülebilecektir.

SUMUD hareketini, içindeki kahramanlarımızı bütün kalbimizle destekliyor, dualarımızla yanlarında olduğumuzu bir defa daha belirtiyoruz.

 

 

ALLAH YARDIM EYLESİN

 

“Direniş” anlamına gelirmiş SUMUD,

Somut bir adım bu, umud bu umud!

 

Ekrem Şama

...