Anadolu Engelliler Birliği Derneğimiz 27 Şubat 2016
Cumartesi günü Erbakan Hocamızın vefatının beşinci seneyi devriyesi
münasebetiyle görme engelli üyelerinin kendi aralarında paylaşarak okudukları
hatmi şerifin duasını huşu içerisinde yaptılar. Dernek genel merkezinde yapmış
olduğumuz bu programda yine görme engelliler Yasin i şerifi, Tebareke, Amme ve
diğer kısa sureleri kendi aralarında paylaşarak, benim de bu çorbada tuzum
olsun diyerek aynı zamanda Erbakan Hocanın engelli camiasına yapmış olduklarının
karşısında bir nebze olsun kadirşinaslığımızı gösterelim diye adeta birbirleri
ile yarışarak bu programı icra ettiler. Bu esnada bendeniz arkadaşlara,
Arkadaşlar, bu hatmi merhum Erbakan Hocamız için okuduk, onun ruhuna
bağışlayacağız, dediğimde İbrahim Kayacan arkadaşımız, Başkanım, Erbakan
Hocayı benden daha çok seven kimse yoktur. diye iddialı bir laf etti. Ben de
acaba öyle midir dediğimde, Sinan Saltık isimli arkadaşımız söze girerek,
Evet, Başkanım, İbrahim doğru söylüyor, İsterseniz onu kanıtlayan bir olayı
anlatayım. dedi. Olay şöyle imiş:
İbrahim Kayacan ile diğer bir görme engelli arkadaş
Ankara Ulusta işportacılık yapıyorlarmış. Bir gün akşam eve gitmeye geç
kalmışlar. Sincan Yenikent e gitmeleri gerekiyor. Ama son otobüsü kaçırmışlar.
Çaresiz bir taksiyi durdurmuşlar. Taksi ile İstanbul yolunda evlerine giderken
yolda siyasetten söz açılmış. O günlerde de mahalli seçimler öncesi siyaset
gündemi yoğun. Şoför başlamış konuşmaya. Konuşmasında sürekli Erbakan Hocamızı
eleştiriyormuş. Bu esnada bu eleştiriye dayanamayan İbrahim Kayacan, Sen kime
laf söylüyorsun diyerek elindeki bastonu şoförün kafasına indirmiş. Şoför de
arabayı durdurarak bunları arabasından atmış. Bunlar arabadan atılınca
çekmişler bastonlarını yürümeye başlamışlar. Epey bir gittikten sonra
birbirlerine sormuşlar. İyi ama biz böyle ezbere gidiyoruz ya, acaba nereye
geldik, bir bakalım. diye etraflarına seslenmişler. Burası neresi acaba
diye. Sonra birileri bu sesi duyarak yolun kenarındaki bahçeden bunlara
seslenmiş; Beyler nereye gidiyorsunuz Burası Kazan yol ayrımı. Bunlar da,
Eyvah! Biz Sincan Yenikent e gidiyorduk, herhalde çok geçmişiz. demişler.
Sonra bu vatandaşın yardımı ile yolu karşıya geçip geri yürümeye başlamışlar.
Ve nihayet sabah ezanı okunurken evlerine varmışlar.
İşte bana Sinan arkadaşın anlattığı bu hikâye sonunda,
İbrahim Kayacan, Başkanım, Erbakan Hocamızı kim daha çok seviyormuş, şimdi
anladınız mı diye sordu. Ben de, bir yandan onlara hak verdim, bir yandan da
Erbakan Hocamızı en çok sevenler Milli Görüş davasının içinde halen bilfiil
bulunanlardır, dedim.
Evet, kadirşinaslık örneğinin diğer bir örneği de hatmi
şerifi cüz cüz paylaşarak okuyarak, sonra da böylesi bir programla içten dua
ederek bağışlanmasıdır. Dua eden görme engelli kardeşimiz ilahiyatçı Din
Kültürü Öğretmeni İsmail Çakıcı dua ederken Hocamızın ismini, kendini İslam a
adamış, Milli Görüş ün lideri ve aynı zamanda dünya lideri sözleri ile taltif
etmesi de görme engellilerin Hocayı ne kadar tanıdığı anlamına gelmektedir.
Hocamız sadece görenlere değil, görmeyenlere de kendisini gösterebilen yegâne
bir şahsiyetti.
Diyeceğimiz o ki, kadirşinaslık, yapılan iyiliği bilmek,
vefa duygularıyla ölenleri yad etmek bir insanlık olgusu ve iman esasının
gereğidir. Biz âcizane bu duyguları yoğun bir şekilde yaşayarak ve hissederek
gündeme getirmeye çalıştık. Her ne kadar arzu ettiğimiz seviyede değilse de
karıncanın Süleyman a nasihati mukabilinden kabul etmenizi dilerim efendim.