Cuma günkü yazımızda, ayet-i kerimelere ve hadis-i

şeriflere dayanarak yeni bir devrin başlayacağını müjdelemiş ve yazının sonunda

bugün başlayan Ramazan-ı Şerif i vesile ederek kolları sıvamamız gerektiğini

belirtmiştik. Yerimiz o kadar olduğundan gerisini getirememiştik. Bahis natamam

olmasın diye kaldığımız yerden devam edelim.

O izzetli, şerefli, saadetli, güzel günlere lâyık hale

gelmek için çalışmalıyız. Âcizane tespitlerime göre o İzzet Yolu nun beş temel

taşı var. Bunlar; bilgi, birlik, sevgi, takva ve cihattır. Şimdi bu mefhumlar

üzerinde hülasa olarak duralım:

Bilgi: Evvelâ, bizi yaratan, hadsiz nimetlerle donatan,

peygamberleri ve kitapları ile ve şu kâinat kitabı ile kendini bizlere tanıtan

Rabbimizi esmasıyla, ef aliyle, sıfatlarıyla bileceğiz, tanıyacağız. Buna

Mârifetullah ilmi denir. İnsan Allah ı tanıdıkça sever, bekaya âşık olduğu gibi

likaya da âşık olur. Bütün sevdiklerimizi yok olmaktan kurtaran cemalli,

kemalli ve celâlli isimlerle muttasıf ve bütün isimleri güzel olan Allah-u

Azimüşşân a kavuşmaya iştiyak duyar. İşte mülkün gerçek sahibi olan Allah-u

Azimüşşân, tekvini ve teklifi kanunlar koymuştur. Bu kanunları bileceğiz ve

inkıyat edeceğiz. Allah ın tekvini kanunlarına uymadığımız vakit perişan

olduğumuz gibi, teklifi kanunlarına uymadığımız vakit de perişan oluruz.

Allah ın dini olan İslâm ı öğreneceğiz ve hayatımızda tatbik edeceğiz.

Birlik: Allah Müslümanların kardeş olduğunu, hep beraber

Kur ân a sarılmamız ve birlik olmamız gerektiğini ferman buyurmaktadır. Bu emre

uymayan Müslümanların imanlarında, itikatlarında noksanlık ve arıza var

demektir. Bir an önce Kur ân eczanesinden alacağımız ilaçlarla bu yaramızı

tedavi etmeli ve birbirimize kenetlenmeliyiz.

Sevgi: Allah-u Teâlâ (C.C.) ve Allah ın Resulü (A.S.M.)

Müslümanların birbirini sevmesi gerektiğini ferman buyuruyor. Müslüman

Müslüman a küsmez, darılmaz, silah çekmek şöyle dursun, suratını asmaz. Hz.

Ali nin (R.A.) rivayet ettiği şu hadis-i şerife bakalım: Allah Müslüman

kardeşine karşı surat asan kimseye lânet eder. (Câmiü s-Sağir, 1856 no lu

hadis). Kendimizi ve hissiyatımızı bu mihenkle tartalım ve noksanlarımızı

telâfi edip, Müslüman kardeşlerimizi gerçekten sevelim ve sevdiğimizi belli

edelim.

Takva: Allah-u Azimüş-şân ın yasakladığı, haram kıldığı

şeylerden şiddetle kaçınalım. Çağın vebası olarak Müslümanların en çok

işledikleri haramlar; gıybet, nemime, fâiz, göz zinası, haremlik-selâmlığa

dikkat etmemek, Vekarnâ fî büyûtikünne , yani kadınlar yuvalarına dönsünler

emrine riâyet etmemek, kadınlara mîrastan pay verilmemesi, zekatı ehline

vermemek, Müslüman kadınların tesettür ü şer iye riâyet etmemeleridir. Bütün

haramlardan sakınalım. Haramlardan sakınmak hususunda Rabbimizin yardımını

isteyelim. Mekruh fiillerden ve şüpheli şeylerden de kaçınalım. Takvalı

olmazsak, gücümüz gider. Güçsüz bir insan, nefisle, şeytanla, kâfirle gereği

gibi mücadele edemez ve bu baş düşmanlarımıza karşı mağlup oluruz.

Düşmanlarımıza karşı galibiyetin ilk adımı, takva zırhına bürünmektir.

Cihat: Allah-u Azimüşşân, 350 den fazla ayetle cihadı

emretmiştir. Kıyamete kadar cihat hükmü bakidir. Yeryüzünde, Lâ ilâhe illâllah

Muhammedü r resûlullah demeyen bir tek kişi kalmayıncaya kadar cihat etmek

farzdır. Cihat terk edildiği anda zillet ve esâret başlar. Cihat, Cenab-ı

Hakk ın Kuddüs ismine ayine olmaktır. Kur ân lisanıyla; pislik olan ve tıpkı

canavar hayvanlar gibi beşerin hukukunu talan eden bilumum kâfirleri

dizginlemek için cihat şarttır. Mücahit olmasa ve onların cihadı olmasa,

imanımızı, hürriyetimizi, huzurumuzu muhafaza edemeyiz. Elbette cihadın nasıl

yapılacağı, usulleri, çeşitleri var. Herkes kendi kafasına göre cihat yapamaz.

Bunun için evvelâ bir İslâm devletinin olması lazım.