Önceki sabah telefonum çaldı.
Arayan “dolandırılmak” istendiğini ifade eden, benim de tanıdığım bir kamu görevlisi.
Dinleyelim mi
“İşyerinde telefon çaldı. Tesadüfen, yakın olduğum için telefonu ben açtım. Emniyetten bir komiser olduğunu ifade etti. Adımı soyadımı sordu. Sonrasında da gayet profesyonelce ve de oldukça inandırıcı bir ses tonuyla, kimlik bilgilerimin başkası tarafından ele geçirildiğini, kimlik bilgilerimin üzerinden çeşitli kredi kartları ve kimlik kartlarının çıkarıldığını hatta terör örgütlerinin bunları kullanma tehlikesinin bulunduğunu söyledi.
Devletin bununla ilgili büyük bir operasyon başlattığını, kimseye bir şey söylemememi, asla telefonumu kapatmamam gerektiğini, aileme bile durumdan bahsetmememi, eşimi aramamam gerektiğini söyledi.
Değişik polis anonsları geliyordu. ‘Amirim’ diyen birileri vardı… Arayan kişilerin polis ve savcı olduğuna inandım. Adeta hipnotize olmuştum. Ne derlerse yapıyordum. Korktum tabii. Dışarı çıktım. Bir taksiye binmemi istediler. Ama bu arada işyerinden müdürümü aramışlar, onun da emniyete geleceğini ifade ettiler. Eşimi aramışlar. O da emniyete ifadeye geliyormuş.
Tabii, müdürüm ve eşimle alakalı bilgileri benden aldıklarını daha sonra hatırladım ben. İsim ve telefon numarasını öğrendiklerinde düğmeye basıyorlar ve anında tüm bilgilere ulaşıyorlar. Mekanizma işliyor. Neyse… Beni bir banka şubesine yönlendirdiler. O bankadan kredi çekmemi istediler.
Bir yandan da beni izlediklerini bana fark ettiriyorlar telefonda. ‘Üzerinde şu şu giysiler var, polisler birazdan oraya gelecek’ diyorlar. Ama banka şubesine bakıyorum, polis falan yok. Ben bir yandan da soruyorum, ‘Bu bir kamera şakası mı ’ diye. Komiser denen kişi, ‘Olur mu hiç siz dalga mı geçiyorsunuz devletle, devletin sizin 3-5 kuruşunuza mı ihtiyacı var ’ gibi laflar ediyor. Burada kredi çekemeyince başka bir banka şubesine yönlendirdiler. Ben tabii para ve kredi kartı denilince dolandırıldığımı anladım.
Vali Konağı Caddesi’nden tesadüfen geçen bir polis aracı gördüm hemen yardım istedim… Ama daha da enteresan ve korkunç bir olay yaşandı polis aracında. En çok da orada korktum. Araçtaki polisler beni arayan telefon numarasını tuşladılar. O kişiler polise, ‘O vatandaşı hemen emniyete götürün, şu amir kendisini bekliyor’ dedi. Ne cesaret! Polisler, ‘Evet öyle bir amir var’ dediler. Tam da o adrese giderken o arada eşim aradı. Ben eşimle konuşurken, benim eşimmiş gibi arayan dolandırıcılardan biri, ‘Ben onun eşiyim, hemen o arabadan insin’ gibi laflar etti. Filme bakın…
İşyerinden amirim de arayarak, ‘Kendisini komiser gibi tanıtan vatandaşlar dolandırıcı’ dedi. Orada film koptu. Ama öyle bir inandırıcı konuşuyorlar ve sizin dünyayla alakanızı öyle bir kesiyorlar ki o söylenenleri yapmamanız neredeyse imkânsız.
Sonrasında polislerle en yakın karakola gittik. Beni arayan telefon numaralarını verdik ama karakol yetkilileri bu telefon numaralarının hemen iptal edildiğini, benzer soruşturmalardan da pek bir şey çıkmadığını ifade etti…”
KAYITLAR NEREDE
İstanbul Valisi Vasip Şahin’den ricam şu;
1) Önceki gün Vali Konağı Caddesi’nde saat 11: 00 ile 12:00 arasındaki mobese kayıtlarını izlemek mümkün mü O saatler arasında Vali Konağı Caddesi’nin hemen girişinde dikkat çeken bir minibüs ya da farklı bir tezgâh var mı, yok mu Zira olayı anlatan an be an izlendiğini aktarıyor.
2) Bu gibi dolandırıcılık hadiselerinde emniyet sıkı bir takibat yapıyor mu Yapmıyorsa, yapamıyorsa neden Mesela o telefon numaraları kimlerin üzerine kayıtlı O mahrem bilgiler dolandırıcıların eline nasıl geçiyor
NASIL OLUYOR DA BÖYLE OLUYOR!
Bir de “yasama”ya (TBMM) ve “adalet”e ve devlete seslenmek istiyorum;
Belli ki bu olayın failleri ile ünlü diyetisyen Canan Karatay’ı dolandırdıktan sonra yakalanan ve sonrasında serbest bırakılan dolandırıcılar aynı ya da benzer şebekenin üyeleri. Bu adamlar yakalandıktan sonra neden ve de nasıl serbest bırakılıyor Bu alanda yasal bir açık mı var Hemen her konuda kanunlar çıkarılıyor bu alandaki -şayet varsa eğer- boşluklar neden doldurulmuyor
Bu şebeke üyeleri istedikleri kişinin tüm bilgilerini anında nasıl elde ediyorlar Mahrem bilgiler bu kişilerin ellerine hangi yollarla geçiyor Bu devlet tarafından araştırıldı mı
TUZAĞA DÜŞMEMEK İÇİN NE YAPMAK LAZIM
Biraz da bilgi verelim…
Tuzağa düşmemek için ne yapmak lazım
Konuşmanızı ikinci bir kişiyle mutlaka paylaşın.
Mantığınızın yatmadığı hiçbir konuyu kabul etmeyin.
Güvenmediğiniz bir ses tonu varsa telefonu hemen kapatın.
Buluşma yerini her zaman karakol olarak verin.
Telefonda aynı kişiyle saatlerce konuşmayın, belirli aralıklar verin.
Kontrol konusunda sıkıntınız varsa psikolojik destek alın.
Ancak anladığım kadarıyla bunların çoğu bir işe yaramayabiliyor. Allah (C.C.) kötü niyetli kişilerden herkesi korusun diyoruz… İçişleri ve Adalet Bakanlığı bu alanda önlem almazsa daha çok kişinin canı yanar.
Benden uyarması
NOT: Bugün, 23 Ocak 2015, Cuma… 1) Emekliler yılda 15–20 TL zamla, hâlâ sürünmeye devam ediyor. 2) An itibariyle asgari ücretli “nasıl geçineceğim ” diye feryat ediyor. 3) Bu parlamento ve mevcut AKP iktidarı, 2011’den bu yana verdiği yeni ve sivil anayasa sözünü yerine getiremedi. 4) 28 Şubat darbesi döneminde kapatılan, yoksul-zeki Anadolu çocuklarının barındığı Başbakanlığa bağlı Vakıf Öğrenci Yurtları hâlen kilitli. Otur, sıfır!