Netenyahu verdiği röportajda satır aralarında önemli mesajlar, ipuçları veriyor ve tabiî sonuçtan oldukça da memnun görünüyor. Bakışının en önemli yanı şu: “Devamlı geçmişe takılı yaşayamazsınız. Bunun sebebi çok basit; geçmiş ölüdür ve değiştiremezsiniz.” Bu yaklaşım yeni değil. Yıllar önce de benzer şeyler söylemişti. AK Partililerin geçmiş dönemlerini, yanı Millî Görüş dönemlerini çok da önemsemiyordu. Bulunulan ana ve geleceğe bakıyordu. Bu düşüncesinde ısrarlı.
Bu anlaşmanın asıl önemli yanı elde edilen ve edilecek olan sonuçlarıdır. Bunu da vurguluyor. Zaten biz de bundan sonraki duruma bakıyoruz. Bu anlaşma ile Türkiye Cumhuriyeti hükümeti fiilen İsrail’i bütün yönleriyle onaylamış ve olumlamış bulunuyor. Sonuçta Gazze’ye giden yardımlar bile onların onayı ve denetimi ile yapılıyor. Uluslararası hiçbir hukuk ve gücü tanımayan İsrail, bu konuda nasıl olumlu görülebilir, bunu anlayamıyoruz. Netenyahu’nun şu cümlesi de önem kazanıyor, zamanlama bakımından: “Türkiye ile İsrail’in doğru zamanda anlaşmayı yaptığına inanıyorum.” Çünkü bunun nedenlerini birazdan göreceğiz.
Netenyahu İsrail’in konumunu ve durumunu gayet masum görüyor. Filistinlilerin topraklarını sanki hiç işgal etmemişler ve etmiyorlarmış gibi. Sanki yıllardır o masum ve mazlum insanları abluka altında tutmuyorlar ve zulmetmiyorlar. Orada bir soykırım olduğunun üstünü örtbas ediyorlar. “Bakın her yanımız terörist dolu” diyor. Bunları destekleyen, kim ve ne? Nedense özellikle Suriye’de bulunan bu terör örgütlerinin İsrail’e dönük hiçbir girişimi olmuyor. One minute Mavi Marmara olayı ile iki yıllarının yitirildiğini belirtiyor. Hepsi bu. Daha da ilginci, sanki orada Gazze halkı için ne kadar güzel işler yaptıklarını söylemesi. Onlar için “4 milyar dolara alternatif evler inşa ettik”lerinden söz ediyor. Asıl şaşırtan yanı da bu. Evler inşa edilmişse bu insanlar huzurluysa neden Gazze’nin yeniden inşasından söz ediliyor? İnşaat malzemeleri gönderiliyor?
Mavi Marmara’ya dönük Cumhurbaşkanı Sayın Tayyip Erdoğan’ın çıkışını “takdirle karşılıyor.” Yani mutlu. Bundan daha iyisi ne olabilir ki. Öte yandan Gazzelilerin “hâlâ silahlandıklarını” vurguluyor. Bu, şu anlama geliyor. Onlara karşı tutumlarının değişmeyeceğinin bir göstergesidir bu yaklaşım. “Biz IŞİD ile mücadele eden bir ülkeyiz. Ama aynı zamanda da Hamas’la mücadele ediyoruz, Hizbullah ile ediyoruz.” Burada üzerinde durulması gereken, bugüne değin IŞİD’in hedeflerinde olmadığı. Zaten söz konusu örgütün bu güne değin onlara dönük hiçbir olumsuz çıkışı olmadığı. IŞİD’in önceliği Müslümanlar.
Bu anlaşmanın sonuçların olumlu sonuçlarını şöyle değerlendiriyor. “Yağmurlu bir günü neden hatırlayayım? Güneşli günler gelecek, ilişkilerimizin çok gelişeceğine inanıyorum. Yeni işbirliği olanakları var önümüzde, özellikle de bilim ve teknoloji alanlarında. Enerji meselesi de artık bilimin bir parçası. Eskiden kendi üretemediğimiz enerji kaynakları üzerinde yaşıyorduk. Artık enerji üretecek yeni teknolojik devrimlerin eşiğindeyiz.” Bu ifadeler bize neyi hatırlatıyor bir düşünelim. Joe Biden’in Türkiye ziyareti sonrasında Kuzey Akdeniz’deki enerjiden söz ediyordu. Burada önemli yataklar ve kaynaklar var. İsrail’in bunları değerlendirebilmesi için şiddetle Türkiye’ye gereksinimi var. Nedeni; Akdeniz’in Kıbrıs, Türkiye ve Suriye havzası içinde olması. Zaten Suriye büyük bir ölçüde devre dışı bırakıldı. Türkiye de bu anlamda bağlanmış oluyor. İsrail rahat bir soluk alıyor. Bizim burada çıkardığımız sonuç bu.
Netnyahu’nun bir diğer önemli vurgusu, “Biz iki Arap ülkesiyle barış içinde yaşamayı başardık; Mısır ve Ürdün.” Evet, bu önemli. Mısır’ın Sisi darbesi sonrası, İsrail ile sıkı fıkı oldukları ortada. İsrail açısından artık Mısır diye bir sorun yok. Onlar için engel görünen, Hamas, Hizbullah, Gazzeliler. Buradan bakılınca bölgede Siyonizm’in gelişmesine ve sağlıklı bir ortamda olmasına engel önemli ülkelerden biri Türkiye idi. Şimdi bu önemli kale düşmüş görünüyor. Türkiye’nin eliyle de Gazzelilerin eli kolu bağlanmış olacak.