MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, “İmralı DEM Parti grubuna gelsin, terörün bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykırsın” çıkışından sonra terör elebaşı, bebek katili Abdullah Öcalan’a üç ziyaret gerçekleştirildi. Terör elebaşısı Abdullah Öcalan, üçüncü DEM Parti ziyaretinden sonra, “PKK kongresini toplasın ve  kendini lağvetsin” çağrısı yaptı. PKK kongresinin nasıl toplanacağı, örgütün kendini nasıl lağvedeceği ve yıllardır binlerce Mehmetçiğimizi şehit eden, kendi milletine bile silah sıkanların ellerindeki silahları nasıl teslim edeceği tam anlamıyla bir muamma…

PKK,  Türkiye’nin başına bela olması için özel olarak üretilmiş bir terör bataklığıdır. Bu bataklıktaki toprak analiz edildiğinde, Siyonist kuklası ABD’nin, Avrupa ülkelerinde bizlere “Hümanizma Masalları” anlatan ülkelerin, Arz-ı Mev’ud hesaplarıyla yanıp tutuşan Siyonist İsrail’in ektiği türlü tohumların olduğu görülecektir.

Cumhuriyet tarihi boyunca Türkiye’nin bir ekonomik sıçrama yapmasını engellemek isteyen küresel emperyalist güçler, bu bataklığın kurutulmaması için ellerinden ne geliyorsa yapmışlardır.

1980 öncesinde akşam ajanslarını izlemek üzere televizyonumuzun başına geçtiğimizde, “Acaba Ermeni örgütü Asala, bugün nerede ne yaptı?” diye yürek yangımızı bastırarak haberleri izlerdik. 1980 sonrası süreçte ise PKK terörü tırmandı ve tırmandırıldı.

Doğu ve Güneydoğu vilayetlerimizde insanlarımızın sosyal hayatını bile felç eden bir boyutta canımızı acıtmaya başladı. PKK terör örgütünün tasfiyesiyle ilgili şimdiye kadar bir çok girişimde bulunuldu. Dolmabahçe mutabakatı, Oslo süreci… Habur sınır kapısındaki tiyatro…

Erdoğan’ın akil insanları Güneydoğu’ya gönderip, bölgedeki hakim unsurlarla görüşmelerini sağlaması. Hiç biri terör örgütünü durduramadı… Terör örgütü uyuma moduna geçtiği günlerde bile kendisine verilecek tavizleri dört gözle bekledi. Onların derdi Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile siyasal uzantıları vasıtasıyla el sıkışmak değildi aslında. Özerklik diyorlardı, bir nevi kendilerince kurtarılmış bölgeler oluşturmaya çalışıyorlardı. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bir bölümünde, kendilerine ayrılacak bir harita bekliyorlardı. Kendi insanlarına bile, etnisitelerine bakmaksızın sıktıkları kurşunun gövdesinde küresel emperyalizmin Türkiye üzerinde oynadığı kirli bir oyunun kirli bir haritası gizlenmiş durumdaydı.

Sorun şuydu: Hani, kuzu ırmağın başında su içerken kurt kendisine yanaşmış, “Ben seni yiyeceğim, çünkü suyumu bulandırıyorsun” demiş. Kuzucuk, mecburen oradan uzaklaşmış, ırmağın ta alt tarafına geçmiş.. Kurt yine çıkışmış, “Ben seni yiyeceğim, sen benim suyumu bulandırıyorsun”… Kuzu itiraz etmiş, “Ben aşağı taraftayım, sen yukardasın, ben senin suyunu nasıl bulandırabilirim”… Kurt, “Olsun, sen bulandırıyorsun ve ben seni yine de yiyeceğim”

Türkiye’nin elini zayıflatmak, ekonomik gücüne sekte vurmak, sosyal ve siyasal çatışma ortamlarını genişletmek ve sürekli bu konuyu gündemde tutmak için, bu terör maşalarını kullananlar, yumuşak karnımıza sürekli yumruk atma çalışmalarına devam ettiler.

PKK terör örgütünü, bilerek beslediler, büyüttüler…

Türkiye, PKK teröründen ülkeyi arındırabilmeyi tek başına çözebilecek iradeyi bu çağrıyla sağlayabilir mi? Terör elebaşısı Abdullah Öcalan’ın kameralar karşısında mektubunun süslü laflarla okunması, “PKK kendini feshetsin” çağrısının yapılması, PKK’nın tamamen bitirilmesinin adımı olur mu? Daha önce yazdığım gibi, bu çok bilinmeyenli bir denklemdir? Bu denklemi çözebilmek için, Siyonist kuklası ABD’nin, Arz-ı Mev’ud hayalleriyle yanıp tutuşan Siyonist İsrail’in, PKK’ya kucak açan AB ülkelerinin rolünü nereye koyacağız? Siyonist kuklası ABD’nin dibimizde uydu devlet yapmak için büyütüp beslediği, silah yardımı yaptığı, eğitip donattığı YPG’nin durumu ne olacak?

Zira bu mesele, artık bizim meselemiz ötesinde, silah tüccarlarının, küresel emperyalistlerin, Büyük Ortadoğu Projesi için türlü entrikalar ve oyunları sergileyen, varlığını ve ideallerini Arz-ı Mev’ud hesaplarına bağlayan Siyonist İsrail’in bize yönelik kirli dış politikalarıyla da ilgilidir. Siyonizmin kuklası ve O’nu Ortadoğu’nun en büyük küresel teröristi olarak besleyen, büyüten, hamisi olan, destekleyen, her sıçradığında, 7 Ekim’den bu yana Gazze’de anne ve bebeklerin üzerine bomba yağdıran, 50 bin Müslüman Filistinli kardeşimizi şehit eden, 100 bin Müslüman kardeşimiz yaralandığında onlara kayıtsız şartsız- şurtsuz arka çıkan Siyonist kuklası ABD’nin, İslam ülkelerinde özellikle kurguladığı, körüklediği  ateş çemberi ve politikalarla ilgilidir.

İp kimin elindeyse, biz onu bulmak ve işe oradan başlamak zorundayız…

40 yıldır canımızı acıtan PKK terör bataklığını kurutabilmek için sadece terörün maşası olanlarla pazarlık yapılması sizce yeterli mi? Kuklanın çağrısıyla bu iş bitirilebilir mi? Asıl kuklacının defterinin dürülmesi lazım. Elbette herkes canımızı acıtan terörün bitirilmesini arzuluyor, ama bunun nasıl yapılacağı bizce soru işaretleriyle dolu bir süreçtir.