Bismillahirrahmanirrahim

Âlemlerin Rabbi, Rahman ve Rahim olan Allah (c.c)›a hamd ederim. Salât ve selâm, peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v)’ya, âline ve sahabelerine olsun.

Hayat, iman ve cihattan ibaret bir imtihandır. Bu inanç, Erbakan Hocamızın yaşadığı hayatın şiarı olmuştur. Dünya imtihanının hedefi, yaratan, yaşatan, yöneten, hüküm koyan, hesap gününün tek hâkimi Allah’ın rızasını kazanmaktır. Bu esasa bağlılığındandır ki Erbakan Hocamız bir Meclis konuşmasında, “Ben bu yaptıklarımı bu millet bana oy versin diye değil, Allah rızası için yapıyorum” demiştir. “Ne olarak anılmak istersin?” sorusuna, “Malıyla canıyla Allah yolunda cihad etmiş bir Müslüman olarak anılmak isterim” cevabını vermiştir. Yasin Sûresi 20. ayette şehrin öbür ucundan koşarak gelen ve kavmine “(size hakkı tebliğ eden) bu elçilere uyunuz” diyen bir adamdan söz edilir. Tıpkı bu adam gibi, Erbakan Hocamız da ömrü boyunca millete “Ey millet, ben size İslamsız saadet olmaz diyorum, Siyonizm benim ne demek istediğimi anlıyor ve hemen önlemini alıyor, ne olur bir sefer de siz beni Siyonizm’den önce anlayın da Milli Görüş’e dönün ve saadet bulun” çağrısını yapmıştır. İşte Erbakan Hocamız Allah’ın sadık bir kulu olarak, öldüğü vakte kadar millete hakkı tebliğ eden bir “MÜCAHİD ERBAKAN” olmuştur. Erbakan Hocamız, hak sözden başka bir şey söylemediği için bugün millet “Erbakan bize hep doğru söylemiş, o bizi hiç aldatmamış, yanıltmamış” diyerek hakkını teslim etmekte ve onu hayırla anmaktadır. 

VEFATININ ALTINCI YILINDA

Vefatının altıncı yılında Erbakan Hocamızı anmaya çalışıyoruz. Niçin? Çünkü o; bize, ümmete ve bütün insanlığa dünya ve ahiret saadetinin hak yolunu gösterdi ve bu yolda yürürken bize önderlik yaptı. “İnsanları takdir edip şükretmeyen, Allah Teâlâ’ya da şükretmiş olmaz” nebevi ikazı ve “Ölmüş olanlarınızı hayırla anın” emri gereği onu ve bütün dava büyüklerimizi hayırla anıyoruz. Bu yıl onu, “İslam Birliği ve Yeni Bir Saadet Dünyası” hedefinin temel esasları ile hatırlamaya ve anlamaya çalışacağız. Bu esaslar:

1. Savaş Değil, Barış, 

2. Çatışma Değil, Diyalog

3. Çifte Standart Değil, Adalet

4. Üstünlük Değil, Eşitlik

5. Sömürü Değil, İşbirliği

6. Baskı ve Tahakküm Değil, İnsan Hakları, Hürriyet ve Demokrasi esaslarıdır.

Erbakan Hocamız demokrasiyi, milletimizin inancını, tarihini, kimlik ve kültürünü temsil eden Milli Görüş ile Türkiye’nin maddi ve manevi kalkınmasını önceleyen Adil Bir Düzenin kurulmasının ve yürütülmesinin zemini olarak görmüştür. Batı’nın demokrasiye yüklediği mana ile Erbakan Hocamızın yüklediği mana aynı şeyler değildir. Batılılar, milletimizi kendisine köle yapacak bir anlayışı bize pazarlamak için demokrasiyi bir aldatma aracı olarak kullanırken, Milli Görüş milletimizin tarihteki şerefli yerini alması için yapılan çalışmalarda demokrasiyi, bu hedefe ulaşmak için anlamlı bir imkân olarak değerlendirmektedir.

Erbakan Hocamız son asrın yetiştirdiği çığır açan bir lider olarak bu milletin önüne “Yaşanabilir Türkiye, Yeniden Büyük Türkiye, Yeni Bir Dünya” hedefini koymuştur. Ona göre, “Yaşanabilir Bir Türkiye” ancak; sosyal ve ekonomik hayatın insanı merkeze alacak şekilde tekrar yapılandırılması, halkın refah düzeyinin artırılması, adil paylaşım ve ekonominin onarılması ile kurulabilir. Bu ise yürürlükteki “faizci kapitalist nizam” yerine “Adil Bir Düzeni” ikame etmekle gerçekleşir. “Yeniden Büyük Türkiye” ise Türkiye’nin bölgesinde uydu değil, sanayileşmiş, zenginliklerini kendi imkânlarıyla servete çevirmiş, tarım ve hayvancılıkta hem kendi hem de bölge ülkelerinin ihtiyacını karşılayan, teknolojik ilerlemesini tamamlamış, alan değil veren lider bir ülke olmasıdır. Erbakan Hocamız, hakkı üstün tutan bir siyaset anlayışı ile ömrünü Adil Bir Düzeni kurmaya vakfetmiştir.

BÖYLE GİDEMEZ DEYİP DİRENEN ADAM

Erbakan Hocamız, Siyonizm’in bütün insanlığı köle yapmak için kurduğu “zulüm düzeni ve dünyası” karşısında İbrahimî ve Muhammedî bir duruşun öncüsü olmuştur. Hâlihazırdaki zulüm dünyası yerine Hakkı üstün tutan, herkese hakkını veren bir saadet dünyasının bir an evvel kurulması için milletimizi ve İslam dünyasını teşkilatlandırmış ve Siyonizm’e karşı büyük bir direniş hareketi başlatmıştır. Kurduğu bu teşkilatlar ile saadet dünyasının, bütün tarih boyunca olduğu gibi, bugün de ancak Milli Görüş ile kurulabileceğini ispat etmiştir. Bu çalışmalar sayesinde herkes aşağıdaki gerçekleri görür hale gelmiştir. 

1- Maneviyatsız saadet olmaz,

2- Adil Düzensiz saadet olmaz,

3- Bizim medeniyetimiz diğerlerinden üstündür,

4- Saadet için bugünkü “zulüm dünyası” yerine “yeni bir saadet dünyasının” kurulması kaçınılmazdır,

5- Bulunduğumuz tarihi dönüm noktasını idrak etmeliyiz,

6- İşbirlikçilerden hayır gelmez. Uyanmalıyız ve işbirlikçilere destek olmamalıyız,

7- Güncel yanılgıdan kurtulmalıyız ve Saadet Partisi ile birlikte hareket etmeliyiz. Erbakan Hocamız bu yedi gerçeği herkese ezberletmiştir.

GÖREV VEREN ADAM

Erbakan Hocamız, kurduğu teşkilatlarda görev alan kadrolara, yapacakları işleri anlaşılır bir şekilde tanımlamış ve onlara bir şahsiyet kazandırmıştır. Şu tespit ona aittir: “Tarihin en şerefli hizmetlerini yapan ve tarihi altın sayfalarla dolu olan aziz milletimizin Milli Görüş dışındaki çeşitli sapık düşünce ve ideolojilerin elinde kalarak, “Avrupa kapısına bağlı bir köle olmaktan” ve “sonuçta İsrail’e vilayet olmaktan” kurtulup tarihteki şerefli yerini alabilmesi için ve bugünkü emperyalizmin zulüm dünyası yerine bir Saadet Dünyasının kurulabilmesi için Milli Görüşçülere şu 3 görevi canla başla yapmak mesuliyeti düşmektedir. 3 görev şudur: 1- Şuurlanma, 2- Çelikleşme, 3- Üretim. Erbakan Hocamız bütün Milli Görüşçülere “Yaşanabilir Bir Türkiye’yi, Yeniden Büyük Türkiye’yi, Yeni Bir Dünya”yı kurmak bu üç görevi vermiştir. Onu, bu üç görevi yaparak hatırlayanlardan olalım. Selam hidayete tabi olanlara…