Mü minler ancak kardeştirler. O halde kardeşlerinizin
arasını düzeltin. Allah tan sakının ki, merhamet olunasınız. (Hucurat Suresi,
ayet: 10)
Bu ayet, mü minlerin kardeş olduğunu ve aralarının
bulunması gerektiğini belirtiyor. İki mü min gurup karşı karşıya gelirlerse,
üçüncü mü min gurubun haksıza karşı haklının yanında yer alması gerektiğini ve
hakkın yerine getirilmesini istiyor Rabbim. Bu ayetler aynı zamanda, Müslüman
devletlerin sayısının da birden fazla olabileceğine işaret eder
denilmiştir.Âlemlere rahmet olarak gönderilen (Enbiya 107) rahmet Peygamberinin
rahmet ümmetinin de çorak gönüllere yağıp, hidayet çiçeğinin açmasına vesile
olması için, buhar gibi kirlerden arınmaları, sonra birleşerek rahmet isteyen
yerlere yürümeleri, birlikte hareket ederek, kendileri diri kalıp, diriltmeye
sebep olmaları gerekir.
Peygamber Efendimiz, Mü minin mü mine olan yardımı
tuğlaları birbirine yardım eden sımsıkı örülmüş bir bina gibidir buyurmuştur.
Ebu Musa el-Eş ari Peygamber Efendimizin bu hadisi irad ettikten sonra
parmaklarını birbirine geçirdiğini rivayet ediyor. (Buhari, Sahih, Mezalim 5)
Bugün dünyanın her tarafına yayılan Müslümanlar İslâm
binasını meydana getiren tuğlalar, taşlar gibidirler. Birbirlerine her yönden
sımsıkı sarılacaklardır. Yaradılıştan gelen zekâ, bedeni güç, sevgi, korku,
cesaret gibi farklılıkları olacak, ancak bunlar övünmeyi veya karşısındakini
hakir görmeyi gerektirmeyecektir.
Bu İslâm binasına temel taşı da gerekir, tepe taşı da
gerekir. Köşe taşı da gerekir aradaki boşlukların doldurulması için küçük
taşlar da gerekir.
Kubbede Peygamberimizin bayrağındaki hilâli temsil eden
tepe taşının, temeldeki taşa üstünlüğü olmadığı, ikisinin de aynı binadaki
görevi paylaştığı gibi mü minler de övünmede değil, birbirine yardımda
yarışmalıdırlar.
İslâm binasını meydana getiren taş ve tuğlalardan biri,
işlediği günahla çatlarsa hemen onun ayıbı örtülüp kapatılıp
sağlamlaştırılmalı. Mü min kardeşinin ayıbını örtenin ayıbını Allah örter.
(Buhari 5/7) Günaha giren mü mine lanet ederek, insan ve şeytanlarına yardımcı
olmamamızı ister Peygamber Efendimiz. (Buhari 12/57)
Taş yerinde ağır sözünde de olduğu gibi, her taş kendi
yerinde en büyük görevi yapmaktadır. Ebû Zerr el-Gıfari ile Amr b. As. Hz. Ali
ile Bilâli Habeşi, Halid b. Velid ile Vahşi her biri ayrı ayrı, ama aynı binayı
ayakta tutmuşlardır.
Bugün bizim birbirimiz hakkında hoşa gitmeyen sözler
söylememiz, farklılıklarımızı düşünmediğimizden, herkesin kendi kalıbımıza göre
dökülmesini, ya hep temel taşı veya hep tepe taşı olmamızı istememizden
kaynaklanmaktadır.
Bu binanın korunması için kalem kullananlar, kılıç
sallayanlar, kan verenler, gözyaşı dökenler, alınteri akıtanlar, güzelim İslâm
binasına bulaşan bid atları temizleyenler, amelle süsleyenler hepsi aynı görevi
yapmaktalar.
Cephede aslan gibi kükreyen askerle, karargâhta harbin
planını hazırlayan asker, zaferin şükür şerbetini eşit şekilde içeceklerdir.
Aynı binanın taşları gibi olan mü minler velisiyle,
delisiyle, yazarıyla, gezeriyle, yayıncısıyla, oyuncusuyla, işçisiyle,
aşçısıyla, amiriyle, memuruyla bize aittir. Çatlayanlar sıvanmalı, süslenmeli
ve kırılan el yen içinde saklanmalı ve tedavi edilmelidir.
Bu davaya gönül verenler dünya çapında kuracakları İslâm
binasının elemanlarını seçerken, temel taşı olacaklarla tepe taşı olacakları,
eşik olacaklarla mihrap olacakları iyi seçmelidir. Bir heykeltıraşın eserini
taşın içinde önce görüp sonra yonttuğu gibi, biz de insanımızı itikat, bilgi ve
becerisine göre değerlendirmeliyiz. Yirmi beş gram ağırlığındaki bülbülden
tavuk yumurtası beklenemez. Karakargadan da bülbül sesi beklenemez.
Bir araya gelerek deniz fenerinin kulesi gibi olmalı.
Yolunu, limanını kaybedenlere yol göstermeli.
Deniz kenarında dalganın geliş yönüne göre hareket eden
ve her hareketinde birbirlerini yiyip bitiren çakıl taşları gibi doğudan veya
batıdan esen inkâr rüzgârlarına göre hareket ederek birbirimizi ufaltmayalım.
Hiçbir kimse İslâmî hizmetlerin tarihini kendisiyle başlatmamalı ve bu dava
benimle kaim, bensiz olmaz dememeli.
Hazreti Âdem den beri bu din devam edip geliyor, bizden
sonra da devam edecek.
Hz. Âdem le başlatılan bu İslâm binasının son taşı
olduğunu Peygamber Efendimiz şöyle ifade ediyor: Benim ve benden önceki
peygamberlerin meseli, güzel bir bina yapıp bir tuğla eksik bırakan insanın
meseline benzer. İnsanlar o evi dolaşıyorlar ve bundan daha güzelini görmedik
ancak bir şu tuğla yeri eksik olmasaydı derler, iyi bilin ki işte o tuğla
benim. (Buharı, kitab-i menakıp, hadis: 3306) Sevgili Peygamberimize kulak
veriniz: Müslüman, Müslüman ın kardeşidir. Ona zulmetmez, haksızlık yapmaz,
onu kâfire teslim etmez (Buhari, Sahih Hadis no: 2442, Müslim Savhih, hadis
no: 2580) Bir Allah kulu kardeşine yardım ettiği sürece Allah da ona yardım
eder. (Müslim Sahih, hadis no: 2699)