BiSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM,
İMAM, önde giden , önder anlamında! Bu yüzden, hep
toplumun gözü önünde Leke götürmez, çok hassas bir görev! Sarık leke götürmez
sözü bu gerçeği anlatmak için söylenmiş olmalı. Hocalarımız, her durumda meslek
onurunu koruma şuurunda olmalı.
Geçtiğimiz günlerde bir yakınımın yaşadığı ilginç bir
olayın bilgisi ulaştı bana:
Genç hocamız büyük bir şehrin mahrumiyetlerle dolu bir
köyünde 2 yıl görev yapar. Başka bir şehre nakil hakkı elde edince, ilindeki,
şartlarına uygun camilerden birinde görev yapmayı düşünür. Boş kadrolardan
birine yerleşmek için araştırmaya girişir.
Müracaat öncesi, Diyanet çe münhal ilan edilen bir köyün
camisi ve halkını tanımak ister. Eşiyle birlikte bir yatsı vakti köye ve camiye
gider. İmamlık yapar. Cemaatle tanışır. Namaz sonrası caminin lojmanını da
görmek ister. Anahtar muhtardadır. Görüşmek için haber gönderir.
Kahvede arkadaşlarıyla sohbet eden muhtar istifini
bozmaz. Hocanın yanına gelmesini söyler. Genç hoca bu davranışı meslek
haysiyetini zedeleyici bulur. İstemeyerek de olsa muhtarın huzuruna gider.
Muhtara ilk sorusu, Hasta mısınız , Yoksa bir
rahatsızlığınız mı var olur. Muhtar, Hayır! deyince şu sözü söyler:
-Öyleyse, köyünüze misafir olarak gelmiş bir peygamber
vekilini niçin ayağınıza çağırıyorsunuz
Muhtar, Öyle demek istemedim dese de dersini almıştır.
Halim selim, uysal olarak bildiğim genç bir hocaefendinin
meslek onurunu korumak adına gösterdiği hassasiyet hoşuma gitti.
İSLAM I YAŞAMA
ŞEREFİ
HOCALARIMIZ mütevazi ve yumuşak huylu olmalılar ama,
uysal koyun durumuna da düşmemeliler. Mütevazilikleri acizlik noktasına
gelmemeli.
Allah ın son hak dini İslam ı yaşamak o kadar büyük bir
şeref ki! İnsanın dünyada onurlu bir hayat yaşamasına, ahirette de cennete
girmesine vesile oluyor. Ömrü bereketlendiriyor. Seneler önce bir toplantıda
anlatmışlardı: Bir vali Urfa ya tayin olur. Görev yerine gitmeden önce şehrin
ileri gelenleri hakkında bilgi edinmeye çalışır.
Şehrin müftüsünün İslam kurallara uyma hassasiyetini, bu
konudaki tavizsizliğini anlatırlar valiye.
Vali, görev yerine gidince müftüyle de tanışır. Ona büyük
değer verir. Önemli konularda onunla istişare eder; görüşünü alır; şehirle
ilgili kararlarına ortak eder.
Derken, bir milli bayramda, müftü de protokoldedir. Vali
ve eşi tokalaşarak protokolün bayramlarını kutlar. Sıra müftüye gelince, o da
vali ve eşiyle tokalaşır. Fakat bu manzara valinin dikkatinden kaçmamıştır. Bu
olaydan sonra müftüye karşı, önceki ilgiyi göstermemeye başlar.
Müftü, valinin yeni davranışına anlam veremez. Aylar
sonra bir vesileyle bir araya geldiklerinde, validen, Yoksa bir kusurum mu
oldu diyerek yeni tavrının sebebini sorar. Vali cevap verir:
-Size İslamî hassasiyetiniz ve tavizsizliğinizden dolayı
hürmet ediyordum. Törendeki o tavizinizi gördükten sonra size hürmet etmek
içimden gelmedi.
İslam ı samimiyetle yaşamanın insana kazandıracağı
itibarı görüyor musunuz
HAKKI ÜSTÜN TUTMA
GÖREVİ
HOCALARIMIZ maneviyat dünyamızın mimarlarıdır. Hakkı
üstün tutma görevini yapıyorlar. İnsan ömrünün Allah ın dinini tebliğ edip
anlatarak geçmesi ne büyük nasip!
Tebliğ ve davetçilik bütün peygamberlerin ortak özelliği
Peygamberlerin yaptığı görevi sürdürmek her insana nasip olur mu
Burada, İslam ın doğru temsil edilmesi gerekliliği ortaya
çıkıyor. Her nimet bir külfeti de beraberinde getirir. Elbette, hakkın
insanlara anlatılması ve temsilinin de zorluk ve sıkıntısı olacaktır. Bu
zorluklar insanın derecesinin yükselmesine sebep olur.
Her dönemde hak davanın muarızları olmuştur. Allah ın son
hak dini İslam ın da muarızlarının olmasından daha tabii ne olabilir Daha
geçtiğimiz haftalarda, iyi niyetli olmadıkları anlaşılan bazı medya
kuruluşları, kendi uydurdukları bir fetva ile Diyanet İşleri Başkanlığı nı
küçük düşürmeye, kamuoyu önünde itibarsızlaştırmaya çalıştılar. Onlar, Diyanet
kurumunun şahsında asıl yüce dinimiz İslam ı hedef almışlardı.
Problemlerle dolu bir hayatın yaşandığı günümüz
dünyasında, insanlara önderlik yapan hocalarımızın bilgi ve tecrübe bakımından
donanımlı ve İslam ı hakkıyla temsil edebilme istidadına sahip olması gerekir.
Problemlerimizin ideal çözümünün İslam da olduğunun şuuruna varmaları elzemdir:
Kuru ve yaş ne varsa hepsi bu kitabın içindedir. (En am, 59)
Dava büyük, görev hassas, toplum ise ciddi problemlerle
çalkalanmaktadır. İyi yetişmiş, aşağılık kompleksine düşmeyen, inancını doğru
temsil ederek meslek onurunu korumayı ön planda tutan hocalarımıza o kadar çok
ihtiyaç var ki!