Nişasta Bazlı Şekerlerin (NBŞ) kotasının artırıldığına dair haberi dün gazetemizde detaylı bir şekilde okumuşsunuzdur.
Tam bir skandal!
Ancak Türkiye öyle bir hale geldi ki, artık bu ‘skandallar’ bile bizi etkilemiyor!
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu, bir taraftan seçim meydanlarında çiftçimizi, tarımımızı kalkındırdık diye nutuklar atarken, bir taraftan da pancar üreticisine zarar verecek olan yabancı sermayenin kontrolündeki nişasta bazlı şekerlerin kotasını artırıyor!
Ve bu konunun detaylarında öyle vahim durumlar var ki olanlar karşısında insan hayretler içinde kalıyor!
Devletin en önemli kurumu Sayıştay, yıllık raporlarında NBŞ kotalarının ihtiyaç olmadığı halde artırıldığını rakamlarla ortaya koyuyor…
Danıştay, NBŞ kotasının ihtiyaç olmadığı halde artırılmasından dolayı her yıl Bakanlar Kurulu’na karşı yürütmeyi durdurma kararı veriyor.
Ve işin daha vahimi, kota artış talebinde bulunan Şeker Kurumu, Bakanlar Kurulu’nu doğru rakamlarla bilgilendirmiyor. Yani gerçekçi olmayan rakamlar üzerinden kota artış talebinde bulunuyor. Bunu da Sayıştay belgeledi.
Ancak gelin görün ki, ‘sözde çiftçisi için yanıp tutuşan!’ AKP hükümeti için bunların hiçbir önemi yok.
Küresel sermayenin daha fazla kar etmesi için, hukukun kararlarını da çiğneyerek NBŞ kotasını hiç sektirmeden her yıl artırıyor.
Bu tablo karşısında da haklı olarak şunu sormamız gerekiyor;
Sahi bu hükümetin kimin hükümeti
***
Köşeye sıkıştılar ama
Onlar da haklı!
Asgari ücrette bir hayli köşeye sıkıştılar. Kölelik ücretini önce Cumhurbaşkanı Erdoğan tevil etmeye çalıştı; neymiş efendim, hükümet taban ücreti açıklıyormuş ama kimseye de bunun üstünde veremezsiniz demiyorlarmış!
Arkasından Davutoğlu ve Ali Babacan’dan aynı cümleleri duymaya başladık. Hatta Çalışma Bakanı Faruk Çelik daha da ileri giderek, asgari ücretin ‘geçim ücreti’ olmadığını koruma ücreti olduğunu söyledi. Görüleceği üzere açlık sınırı seviyesinin bile altında kalan asgari ücretle çalışanların ne yaşadıkları kimsenin umurunda değil! Kavramlar üzerinden propaganda yapılıyor. Ve işin acı tarafı da kölelik ücretini kavramlar üzerinden meşrulaştırmaya çalışanlar bu insanlardan hiç sıkılmadan oy isteyebiliyorlar!
Aslında O’nlar da haklı!
İnsanını ‘üreten’ değil de ‘amele’ yapan bir ekonomik model uygulandığı sürece asgari ücreti, insan onuruna yakışır bir seviyeye çıkaramazsınız.
Sonuçta uygulanan ekonomik modelin asgari ücretlilerle bir alakası yok.
Bir rakam vereyim, ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız.
AKP iktidara geldiğinde, 2002 yılında Türkiye’nin en zengin yüzde 1’lik dilimi toplam servetin yüzde 39,4’üne sahipken şimdi bu oran yüzde 54,3’e çıkmış durumda. Yani yüzde 1’lik dilim daha zengin olurken, yüzde 99’luk dilim ise daha da fakirleşmiştir.
Görüldüğü üzere sistem sermaye üzerine kurgulanmış bir sistem!
Bu sistem içinde asgari ücretlilere geçinebileceği bir ücreti nasıl bekleyebilirsiniz!
Yukarıda okudunuz…
İhtiyaç olmadığı halde küresel sermayenin hâkimiyetinde olan NBŞ kotası her yıl artırılıyor!
Bu durum bile sistemin, ‘kime çalıştığını’ göstermiyor mu