Kaygı insan ve hayvana has bir olgudur. Yalnızca iyiler değil kötüler de bu hali paylaşır. Adalet adına, hak ve hakikat adına kaygılı/endişeli olmak erdemli insanların vasfıdır. Ancak kötülerin ve zalimlerinde kaygıları vardır; mazlumların kan ve ter denizinde yatlarını/gemilerini yüzdürememek. Dolayısıyla erdemli insanların kaygılı olmasıyla erdemsiz birilerinin kaygılı olması aynı şey değildir.
Erdemli insanlar adaletin tesisi ve sürekliliği için kaygılarını dile getirirler. Bu nedenle adaletin, iyinin ve güzelin yanında olanlar, kötülerin egemenliğine karşı hep kaygılı olmuşlardır. Çünkü kötülerin varoluş nedenleri karanlık mahfillerdir. Onların ellerinden gelse güneşi balçıkla sıvarlar. Kendilerinden olmayanlara yağmurlu bir havada bir damla su bile vermezler.
Bu ülkede son günlerde “kaygılı” olduklarını dile getirenler var. Keşke bu kaygı; yaşamları boyunca çifte standartta, zulme, işkenceye, psikolojik baskı ve harbe, hortumlamaya, yetimin malına el uzatmaya, haksız kazanca, din karşıtlığına, Kur’an Kursları karşıtlığına, İmam Hatip karşıtlığına bulaşmamış insanların olsaydı.
Keşke bu kaygı; ahlaksızlığa bulaşmamış, seksi ve erotizmi yaşam tarzı haline getirmemiş, uyuşturucu kullanımını meşru görmemiş, beyaz kadın ticaretinden uzak durmuş, yatak odasını sokağa taşımamış, mahremiyeti tüketmemiş insanların olsaydı.
Keşke bu kaygı; Allah (cc) ile barışık, peygamberlere müntesip, kutsal kitaplarla alay etmeyen, inançlarla kavgası olmayan, ezandan rahatsızlık duymayan, cami ve mescitlere saygı gösteren, çağ açıp çağ kapayan tarihi ile övünç duyan kimselerin olsaydı.
Şimdi yeni bir dalga var. Kaostan beslenen, ölü bedenler üzerine basarak yükselen, sermaye hareketinde sınır tanımayan, devleti hortumlayan, vergi kaçıran, ucuz işçi çalıştıran ve hiçbir ahlaki kural tanımayan bu tipler; yerel ve ulus ötesi işbirlikçiler yine iş başında.
Erdemli insanlar kaygılı; hiçbir hukuk tanımadan ülkenin başbakanını asanlardan, insan haklarını hiçe sayarak canları istedikçe darbe yapanlardan, sıradan bir haber bildirisi gibi muhtıra yayınlayanlardan; kaygılı.
Erdemli insanlar kaygılı; bir ağacı bahane ederek bireylerin en temel haklarına saldıranlardan, köprünün adını bile bana soracaksın deyip kendileri gibi düşünmeyenlere düşünce hakkı bile tanımayanlardan, bu ülkede inanca saygı yok deyip camilere ayakkabı ile girip, öpüşen ve içki içenlerden; kaygılı.
Erdemli insanlar kaygılı; sosyolojiyi unutan ve bireyselleşen, yardımlaşmayı unutan bencilleşen, kutsalı terk eden hedonistlerden (zevke tapan), toplumsal kuralı tanımayan narsisti ve nihilistleşen, terör üretenden; kaygılı.
Erdemli insanlar kaygılı; 28 Şubat dönemlerinde olduğu gibi gücü ele geçirince başörtüsüne savaş açan, üniversitelerde ikna odaları kuran, namaz kılan insanları fişleyen, kamuda inanan insan avı başlatan, dindarları görünce kırmızı görmüş boğalar gibi saldıran, kendileri gibi düşünmeyen ama bu ülke için vergisini veren ve askerliğini yapan gerektiğinde seve seve ölüme giden insanları; yalnızlaştıran, işsizleştiren ve yok sayanlardan; kaygılı.
Erdemli insanlar kaygılı; özgürlük, inanç, tarih, medeniyet, sanat, bilim ve insanlık düşmanları gücü ele geçirdiklerinde “Hak” kelimesini sözlüklerden sileceklerinden; kaygılı.
Bu ülkede özgürlüklerden, adaletten, alın terinden, inançlardan, tarihten, ilimden, sanattan, hayâdan ve iffetten, tesettürden, milli gelirden eşit pay almaktan yana olanlar hep kaygılı yaşadılar. Bu insanlar; sayılan bu hasletlerin elden gitmesinden veya olmamasından, şayet var ise gasp edilmesinden korktukları için hep kaygılı olmuşlardır.
Kaygı devam ediyor…