Mısır da askeri darbeyi müteakiben ülkedeki İslami
grupların ve göstericilerin terörist gibi gösterilmeye başlanması
birçoğunuzun dikkatini çekmiş olmalı. Hatta 8 Temmuz da göstericilere karşı
açılan ateşin gerekçesi de Cumhuriyet
Muhafızları karargâhına girmek isteyen silahlı kişiler idi. Dolayısıyla,
darbeciler bir anlamda hem darbenin meşruiyet gerekçesini hem de bundan sonraki
süreçte gerçekleştirecekleri operasyonların bir anlamda kilometre taşlarını
döşemekteydiler.
Müslüman Kardeşler Örgütü nün pasif direniş kararı, hiç
kuşkusuz bu suçlamayı ve bunun üzerinden olası bir operasyonu zayıflatıyordu.
Bundan dolayı söz konusu darbeye karşı gerçekleştirilen demokratik tepkilere
kan sıçraması , senaryonun kaçınılmaz bir gereği haline dönüşmüştü ki, öyle de
oldu...
Cumhurbaşkanı Mursi nin devrilmesinin ardından misilleme
tehdidinde bulunan bazı militan örgütler Sina bölgesi ağırlıklı olmak üzere,
Mısır ın birçok noktasında ordu ve emniyet güçlerine saldırılar
gerçekleştirdiler. Sadece Sina da gerçekleştirilen 20 nin üzerindeki saldırıda,
çoğunluğu güvenlik görevlisi olmak üzere 15 civarında kişi hayatını kaybetti.
Saldırıyı gerçekleştirilenlerin Mursi destekçileri olarak
ön plana çıkması ya da çıkartılması da oldukça dikkat çekici bir husustu.
Bunlar içerisinde yer alan ve darbenin hemen akabinde kuruluşunu açıklayan bir
örgüt ise dikkatlerden kaçmadı. El Kaide ye ait bir internet forumunda kuruluş
deklarasyonunu yayınlayan ve darbeye karşı mücadele çağrısında bulunan örgütün
adı Kenan İli nde (Mısır) Ensar El Şeria .
Mısır İslami Cihadı nın devamı ve doğrudan Mısırlı El
Kaide lideri Eyman El Zevahiri ile bağlantılara sahip olduğu iddia edilen
örgütün ilk çağrılarından birinde darbe destekçisi olduğunu iddia ettiği
Kıpti Hıristiyanları hedef alması oldukça manidardı.
Nitekim, açıklamanın ardından Hıristiyanlara yönelik
kaçırma ve öldürme eylemleri başladı. Bunlar içerisinde 6 Temmuz da kaçırılan Mecdi Lemi Semi nin cesedi 11
Temmuz da bulundu. Yapılan değerlendirmelerde Semi yi kimin öldürdüğü
bilinmemekle birlikte, öldürülüş şeklinin El Kaide yi işaret ettiği belirtildi.
Böylece, darbenin hemen arkasından kuruluşunu açıklayan, darbe karşıtı ve Mursi
destekçisi olarak ilan edilen Mısır Ensar El Şeriası örgütünün varlığı ve El
Kaide ile ilintilendirilmeye çalışılması daha anlamlı bir hal almış oldu; aynen
11 Eylül e giden süreçte ve sonrasında oluşturulan bir takım radikal tabela ve
marka örgütler gibi...
Bölgedeki radikal grupların saldırıları sadece Mısır
güvenlik güçleri ve Kıpti Hıristiyanlar ile sınırlı değil. Saldırılar son
günlerde İsrail i de hedef almış durumda. Son olarak, İsrail in Eliat şehri
yakınlarına düşen füzeler, Tel Aviv yönetimini harekete geçirmiş bulunuyor.
Bu arada radikal örgütlerin yanı sıra Filistinli
örgütlerin de gündeme gelmeye başlaması, bir diğer önemli ayrıntıyı
oluşturuyor. Mısır ın Sina bölgesinde askeri karakollara saldıranlar arasında 3
Filistinlinin bulunduğu bizzat General Sisi tarafından açıklanmış durumda.
Yine, El Hayat gazetesinin iddiasına göre Mısır ordusunun Sina da yürüttüğü
operasyonda 32 Hamas militanı öldürüldü.
Dolayısıyla, ibre yavaş yavaş darbenin asıl
gerekçelerinden bir diğerine doğru kaymaya başlıyor. Nitekim, Mısır yönetimi
Sina bölgesindeki silahlı çatışmaları gerekçe göstererek, günlerdir Rafah sınır
kapısını açmazken, Gazze ile Refah sınırı arasında açık olan tünelleri de
kapatıyor. Bundan dolayı Gazze deki altyapı projelerinin yüzde 90 ı durmuş vaziyette.
Bu da, İhvan sonrası ikinci büyük hedefe dikkatleri çekiyor...
Bunların dışında, dikkati çeken bir diğer gelişme ise
darbe sürecine önemli ölçüde destek veren Selefilerin adım adım hedef haline
getirilmeleri. Bunla ilgili olarak Haaretz gazetesinde yer alan bir analiz
oldukça dikkat çekici. Zvi Bar el imzasıyla yayınlanan yazının başlığı bile
fazlasıyla fikir veriyor. Başlık aynen şöyle: Mısır da İstikrarın Sağlanması
İçin Selefiler Kurşun Atmayı Bırakmalı, Konuşmaya Başlamalı .
Yine basında yer alan iddialara göre, Selefi aşiretler bölgedeki radikal İslamcı
gruplar için zengin insan kaynağı ve Mursi nin devrilmesine kadar da Avrupa ve
Asya dan gelen El Kaide bağlantılı gençler, Nasr kentinde Arapça ve Kuran
eğitimi aldıktan sonra genellikle Libya ve Suriye ye savaşmaya gidiyorlardı.
Bu iddiayla birlikte hedef ve şu tablo da bir kez daha
netleşmiş oluyor: İhvan-Selefiler-El Kaide üçlüsü ya da ittifakı. Tabi,
yerseniz...
Görüldüğü üzere, yoğun bir psikolojik operasyon söz
konusu. Operasyon, zikredilen örgütler-yapılar üzerinden ülkeler ve onların
liderlerini hedef alıyor. Nitekim, Mısır Başsavcılığı Mursi hakkında başlatılan
soruşturmada şu üç iddiada bulunuyor: Casusluk , şiddete teşvik ve
ekonomiye zarar vermek . Ekonomiyi anladık; peki şiddete teşvik nedir ve bunun
boyutu nereye kadar uzanmaktadır Ya casusluk
Bu iddialar, bundan sonraki süreçte bölgede
gerçekleştirilmesi muhtemel diğer operasyonların da temel gerekçelerini
oluşturacak gibi. Nasıl mı Bir sonraki yazımızda bu oyunu açıklamaya devam
edeceğiz, özellikle de bu örgütler-yapılar üzerinden bölgede proje yürüten
ülkeler açısından...